CHP'nin ikinci yüzyıl toplantısında o kadar çok usul hatası vardı ki, esasa hiç giremedik. Biraz da esas bakımından ele alalım. Gerçekten ne kadar yenilikçi? Gerçekten dünyanın geldiği son noktayı falan temsil ediyor mu? Gerçekten Türkiye şartlarına uyumlu mu?
Bence CHP bu sorulara pek odaklanmamış. Hızlıca "ortaya karışık bir Batıcı ve neoliberal perspektif" koyduğunda yeterince bilimsel, janjanlı görüneceğini düşünmüş. Moda kavramlar ve bilimsel otorite olduğu düşünülen isimler üzerinden daha çok bir "şov yapma" gayreti dikkat çekiyor.
Ancak en temelde sorulması gereken bu soruları hiç düşünmemiş bile CHP. Dünya ekonomilerinde yaşanan bir sorun var. Sadece Türkiye değil tüm dünya bu zamana kadar tartışılması teklif dahi edilmeyen birçok reçetenin artık dertlere deva olmadığını fark eder oldu.
KÜRESELLEŞME DEĞİL YERELLEŞME
Doksanlı yıllarda yaşamıyoruz. Serbest ticaret, küreselleşme, sınırların ortadan kalkması, sürdürülebilir büyüme, yeşil kalkınma, doğrudan yatırım gibi liberalizmin en temel unsurlarına dair artık ciddi bir güvensizlik söz konusu. Bu tür liberal kavramların sürdürülebilirliğinin en temelde devletlerin dış politikalarına ve daha da özelde liberal uluslararası düzenin gerçek sahibi olan Amerika'nın uluslararası etkinliğine ciddi manada bağlı olduğu görüldü.
ABD, uluslararası istikrarı sağlama görevlerini yerine getirmek yerine kendi müttefiklerini bile göz ardı edebileceğini, uluslararası kurum ve normları işletmek bir kenara koruması altına almayacağını, hatta kendi çıkarları uğruna çiğneyebileceğini gösterdiği için doksanlı yılların neoliberal havası çok bozuldu.
Artık devletler birbirlerine daha az güveniyor. Bu nedenle işbirliği alanları daraldı. Kısa ömürlü ittifaklar dönemi başladı. Doğrudan yatırım hikâyesi çoktan bitti. Ülkeler kendi paralarını kendi ülkelerine çekme ve orada tutma yarışına girdi. Sürdürülebilir büyüme ve yeşil kalkınma gibi kavramların Batılı aktörlerin çıkarlarını koruma araçlarına dönüştüğü görüldü. Dünya aslında reelpolitik bir mücadele dönemine girdiği için sınırlar kapanıyor ve tüm dünyada yerelleşme eğilimleri boy gösteriyor.
NEOLİBERALİZM ZEMİN KAYBEDİYOR
Neoliberalizm ve küreselcilik zemin kaybediyor. Bunların dünyadaki sözcüleri de artık pek ikna edici görülmüyor. O nedenle CHP'nin bu isimleri sahneye sürmesi halk nezdinde karşılık bulmayacağı gibi dünya çapında da "eski moda" diyebilirim. Doksanların dünyasıyla Türkiye'nin arayışlarına çözüm bulamazsınız.
O nedenle CHP'nin vizyonuna yine doksanların diliyle cevap vermek daha doğru gibi geldi bana. Neydi o şarkının sözleri? "Yanlış zaman/Yanlış insan/ Tutunmak imkânsız/Bıktım yamalı sevdalardan." Şarkının devamında da şu sözler var: "Artık çok geç yalvarma/ Dönüş yok o yıllara/Bil ki sana bu son veda."