ABD'nin yaptırım kararı bizim için çok sürpriz olmadı. Zaten uzun süredir tahmin ediyorduk. İçerik bakımından da çok şaşılacak bir durum yok. Seçilen yaptırım maddeleri de çok endişe verici değil.
Tabii prensip olarak böylesi bir yaptırım kararının Türkiye açısından kabul edilemez olduğunu bir kenara not etmek lazım. Ne müttefiklik ilişkisine yakışacak bir hareket ne de stratejik bakımdan anlamı var.
Bu yaptırımlar nedeniyle Türkiye'nin savunma sanayii duracak veya bitecek değil. Aksine tüm hızıyla devam edecek. Böyle olur zaten. Bazı yatırımlar zorunluluk haline geldiğinde daha başarılı olur. Bunun son örneğini SİHA'larda kullandığımız kameralarda gördük. Kanada kamera satışlarını durdurunca hemen yerli olanını ürettik. Kullanıma girdi bile.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Amerikan yaptırımlarının da benzer bir etki yapması doğaldır. Burada kritik olan yaptırımların ekonomik boyutu. Amerikan bankalarından ve uluslararası kuruluşlardan kredi kullanımını yasaklamaya yönelik maddeler Savunma Sanayii Başkanlığı'na yaptırım yapıldığı anlamına geliyor. Ama işin aslını konuşmak gerekirse son zamanlarda Türkiye ile ABD arasındaki savunma sanayii işbirliği zaten sorunluydu. Bu karar bahsi geçen sorunlu ilişkileri yazıya döktü desek yeridir.
Dolayısıyla bu haliyle yaptırım kararının etkisi zayıf olacaktır. Zaten ABD'deki Türkiye karşıtlarının rahatsızlığından bunu görebilirsiniz. Bu yaptırımları yeterli bulmadıklarını açıkça söylüyorlar.
Gerçekten bunun devamının gelme ihtimali de var. Bu yaptırım kararı bir yıl sonra tekrar gündeme gelebilir. Biden yönetiminin dış politikası o zamana kadar şekillenecektir. Türkiye ile nasıl bir ilişki kurulacağı bir yıl sonrasının da göstergesi olabilir. Mesele sadece S-400'lerle ilişkili teknik bir iş değil. Siyasi bir gerilim ürünü olduğunu hepimiz biliyoruz. ABD Türkiye'yi kontrol edilebilir aktör haline getirmek için bastıracaktır.
Aslına bakarsınız somut olarak ABD ile Türkiye arasında üç temel sorundan bahsedilebilir. PYD/PKK, FETÖ ve S-400'ler... PYD konusunda Türkiye zaten Suriye'deki operasyonlar sayesinde kendini güvence altına aldı. FETÖ konusunda da yeni bir gelişme olması çok mümkün görünmüyor. Bu nedenle asıl müzakereler S-400'ler üzerine olacaktır. Fakat taraflar arasındaki vizyon farkı nedeniyle her elimizi attığımız konu farklı yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle tek bir dokunuşla her sorunun çözüleceğini veya her şeyin çökeceğini düşünmemek lazım. Amerika'nın dünya siyasetine dair tavrı değişmedikçe veya Türkiye bağımsız güvenlik siyasetini değiştirmedikçe gerilim devam eder. Ama bu gerilimi taktik manevralarla kontrollü hale getirmek de mümkün. Asıl odaklanmak gereken kısmı bu olabilir.