İYİ Parti kongresinde Genel İdare Kurulu'na giren veya giremeyen isimler üzerinden partinin ne yöne doğru gittiğini kestirmenin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Bu isimlerin hiçbiri parti siyasetine etki edecek kadar güçlü değil. Biri gider başkası gelir. Çok da önemli değil.
Asıl önemli olan bence Meral Akşener'in yaptığı konuşma. O konuşmanın içerisinde Kürt seçmene uzatılıyormuş gibi görünen fakat aslında içeri yollanan bir mesaj benim daha çok dikkatimi çekti. Akşener "iki yumruk arasına sıkışmış" Kürtlerden bahsediyor. Bu tür ifadeler alışık olmadığımız şeyler değil. Üçüncü yolculuk olarak bildiğimiz tezin ta kendisi. Defalarca kullanılmıştır. Bir tarafta devletin diğer tarafta PKK'nın Kürtlere zulmettiğini ifade etmek için kullanılır. Bu mantığa göre, devlet de PKK da Kürtlere karşı şiddet uygulamaktadır.
Dediğim gibi bunlar bilmediğimiz tezler değil. Ama kendini milliyetçi olarak konumlandırmaya çalıştığını düşündüğümüz bir parti liderinin ağzından bunları duymak son derece tuhaf. Bırakın bir parti liderini sıradan bir milliyetçi vatandaştan duymak bile tuhaf olurdu. Gerçek bir milliyetçi terör ile devleti aynı kefeye koymaz. Gerçek bir milliyetçi devleti vatandaşlarına şiddet uygulayan bir mekanizma olarak tarif etmez. Milliyetçiliğin zihni tutarlılığını bir kenara bırakın azıcık vicdan sahibi olmak bile yeterlidir. Böylesi hatalı bir dile savrulmazsınız.
Sorsanız Akşener'e ve diğer İYİ Parti temsilcilerine "iki yumruk" ifadesiyle AK Parti ve HDP'yi kast ettiklerini söyleyecektir. Ama kimse kusura bakmasın bu açıklamayla kimseyi inandıramaz. O zaman sorarlar adama neden "iki parti" ifadesini kullanmadınız diye. Yumruk demek şiddeti çağrıştırır, siyasi partileri değil. Siyasi partiler yumruk kullanmaz. Dolayısıyla Akşener yumruk ifadesini bilerek kullanıyor. Böylelikle de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin terörle mücadelesinin altını oyacak bir cümleyi kurabiliyor.
Peki bunu neden yapıyor? Çok basit. Kendi parti tabanını alıştırmak için. HDP ile yapılan ittifakı yavaş yavaş meşrulaştırmak için deneme turları atılıyor. Demirtaş'la kahvaltı meselesi de bununla ilişkiliydi. Yakın zamanda benzerlerini de görebiliriz. Çünkü İYİ Parti kendisini ne milliyetçilikte ne de merkez sağda konumlandırmayı beceremedi. Siyasi bir başarı hikayesi de yok. Ayakta kalmanın tek yolu Millet İttifakı'nın kurallarına ve beklentilerine uymak. Başarılı olur mu bilinmez ama kendisine biçilen rol budur. Meral Akşener gerçek bir siyasi aktör olmaktan uzaklaştıkça daha fazla bu tür payandalık işleri İYİ Parti'yi bekliyor. Zaten açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanlığı'na aday olmayacağını da söyledi. İddiasını bitirdi. Şimdi başkalarının iddiaları için çalışma zamanı.