Yeni bir dünya kurulduğunun farkında mıyız? Amerikan merkezli liberal düzen tüm kurumlarıyla sarsılıyor. Gündelik yaşam içinde karşılaştığımız krizler aslında bir büyük depremin öncülleri ya da artçıları olarak görülebilir. Buradan ne tür bir düzen çıkacağı henüz belli değil. Ancak asıl önemli olan bu belirsizlik dönemlerinde pozisyon alabilmek.
Düzensizlik belirsizlik demektir. Belirsizlik içinde risk ve tehdit barındırdığı kadar fırsat ve özgürlük de barındırır. Önemli olan sizin nasıl hazırlık yaptığınızdır. Eğer bu belirsizlik dönemlerinde yeterince güçlü durabilirseniz tehdit dediğiniz her olay birer fırsata dönüşebilir.
Suriye iç savaşı Cumhuriyet tarihinin en ciddi krizlerinden biriydi. Ancak Türkiye önlemlerini alabildiği için önemli bir fırsata dönüştüğünü görebiliyoruz. Benzer bir durum Libya'da da karşımıza çıktı. Türkiye'nin kuşatılmak istendiği Doğu Akdeniz şimdi bambaşka bir manzaraya büründü. Kuşatmayı kurmak isteyenler artık Türkiye ile anlaşmanın peşine düştüler.
Benzeri olaylar bu yeni belirsizlik döneminde hep karşımıza çıkacak. Başarının üç anahtarı var. Birincisi güçlü olmak, ikincisi planlı olmak, üçüncüsü esnek olmak. Eğer Türkiye askeri ve siyasi anlamda sergileyebildiği kuvvetini geliştirerek devam ettirebilirse kendisine sınıf atlatacak bir yetkinliğe erişecektir. Özellikle yerli ve milli savunma sanayii bu anlamda Türkiye'nin gücünün en kullanışlı mekanizması olacak.
Fakat güçlü olmak tek başına yeterli değil. Bu gücü nasıl organize edip nasıl yansıtacağınız da önemli. Güç bir ön şarttır. Planlama ve uygulama tamamlayıcı cüz. Mesela Amerikan gücünü hepimiz biliyoruz. Fakat Amerika öylesine bir savrulma yaşıyor ki, gücünü kullanmaktan aciz bir felçli görüntüsü veriyor.
Türkiye'nin elinde bulunan ve geliştirmeye gayret ettiği imkanları maksimum faydayı sağlayacak şekilde kullanabilmesi şart. Stratejik öncelikleri belirlemek ve başarılı adımları mümkün olduğunca ısrarla takip etmek fakat böylesi bir kaos döneminde de diplomatik esnekliği hep muhafaza etmek gerekecek.
Türkiye artık aşırı korkaklık ile aşırı ihtiras arasındaki ince çizginin önemini keşfetmiş durumda. Karanlıkta yürürken etrafını hem kontrol ediyor hem de doğru bildiği tarafa yürüyor. Bir köşede sinip saklanmıyor. Burnunun dikine dikine de koşmuyor. Herkesin karanlıkta olduğu bir dönemde güç biriktiriyor. Aydınlığa çıktığımızda kimin elinde ne var ne yok hep beraber göreceğiz. Karanlıkta hazırlığını iyi yapanlar aydınlıkta daha rahat olacak.
Türkiye'nin son zamanlardaki dış politika adımları bize ümit veriyor. Erdoğan liderliğinde yeni dünya düzenine hazırlık yapılıyor. Umarım hepimiz bunun farkındayızdır da gereksiz saçma tartışmalarla bu ahenkli yürüyüşü bozmayız. Bu anlamda toplumsal desteğin büyük önemi var. Toplum bu şartları gördükçe ve atılan adımları benimsedikçe Türkiye'nin genel stratejik vizyonu daha açık ve kararlı hale gelecektir...