Dikkat ederseniz zamanın Ortadoğu'da daha hızlı akmaya başladığını fark edersiniz. Suriye zaten uzun süredir liste başı. Artık Filistin-İsrail meselesi gibi kronik bir sorun olma yönünde ilerliyor.
Ancak göreli olarak daha istikrarlı diyebileceğimiz ülkeler de karışmaya başladı. Irak bunlardan biri. Yıllar yılı en büyük acıları yaşayan Irak halkı normal işleyen bir düzene zaten kavuşamadı.
Ama kırılgan da olsa toparlanmaya çalışan bu düzen şimdi yeniden sarsılma ihtimaliyle karşı karşıya.
Sokaklar karışıyor. Irak Savaşı tecrübesi bize hiçbir şey öğretmediyse aşiret ve mezhep çizgilerinde doğabilecek karmaşanın en tehlikeli karmaşalardan biri olduğunu gösterdi.
Amerikalılar kendi bozdukları düzeni yarım yamalak yeniden hayata geçirebilmek ve kendilerini işin içinden sıyırabilmek adına senelerce uğraşmak zorunda kaldı.
Harcadıkları onca para ve yıkılan Irak bir yana yüz binlerce Iraklının yaşamına mal oldular. İşgal sonrası geliştirdikleri tüm stratejik yaklaşımlara rağmen ortaya koyabildikleri düzen iskambil kağıtlarından inşa edilmiş bir kuleye benziyor.
O yüzden Irak'ı çok yakından takip etmek gerek.
Maalesef tüm sistem her an çökebilir.
Hele şimdi Amerikan tarafı böylesine ilgisizken Irak yeniden bir iç savaşa veya İran gibi bazı aşırı müdahil komşularının vekalet savaşına sürüklenme ihtimaliyle karşı karşıya.
Ama tek fay hattı burası da değil. Mısır da hareketlendi.
Sisi rejimine çalışan bir işadamının Batı basınında açıklamalar yapması sıradan bir olay değildir. Ne bu adam kendi başına çıkar böyle bir açıklama yapar ne de Batı basını durduk yere bunu gündeme taşırdı. Mısır sokakları hareketlenmeye başladığı anda belki de Sisi bir anlaşmaya ikna edildi ki, şimdilik bu süreç dondurulmuş gibi duruyor.
Ancak Amerika'ya bağlı Mısır ordusunun desteğiyle gelen Sisi'nin gidişi de benzer bir biçimde olacağından bu sopa her an tekrar çekilebilir.
Tüm bunların içinde belki de en derinden gideni ve sürekli hale geleni İran-Suud gerilimi.
İran Suud'un zayıflığını çok iyi biliyor. Vurdukça vuruyor. Önce petrol tesislerini sonra havaalanını milislerin hedefi haline getirdi. Suud'un cevap verme kapasitesi olmaması İran'ı daha da teşvik ediyor. Bu nedenle İran'ı durduracak herhangi bir şey yok. Veliaht Amerikan desteğine güvenebileceğini sanarak büyük hata etti. Bölgede kimseye sahip çıkmayan ABD Suud'a da sahip çıkmayacak. Haraç vererek çözülecek bir sorun değil bu.
Suud istediği kadar ödeme yapsın ABD desteğini alamaz.
Trump'ın şu sıralar başını kaldıracak hali yok.
Böylesi bir resmin içinde özellikle Irak ve Suud'un Türkiye'ye yanaşmaktan başka çaresi yok.
Bunu görmeleri ne kadar vakit alır bilmem ve o zamana kadar başlarına bir şey gelir mi o da ayrı mesele ama aklı başında bir hesap bu tür ülkelerin bölgesel angajmanlara yönelmek zorunda olduğunu gösterir. Ve baktığınızda Türkiye'den başka adres de yok.
Şimdilik Türkiye beklemede kalacaktır. Erken bir adım atmak istemeyecektir. Öncelikle bu ülkelerin artık bu durumu sürdüremeyeceğini görmesi lazım.