Trump bir karar verdi ama nasıl ilerleyeceğini ne biz biliyoruz ne de kendisi. Artık çekilmenin nisan ayı içerisinde olması bekleniyor. Amerika'dan gelen tüm sinyaller bu yönde. Ancak ABD için ciddi çıkmazlar var.
PYD'yi bütünüyle ortadan kaldırmak gibi bir seçeneğe hâlâ yanaşmıyor. Yanaşması da çok kolay değil.
Bu kadar eğitim verilmiş adam ve bu kadar dağıtılmış silahın bir anda buharlaşmasını kimse beklemesin.
Zaten Amerikan tarafı buharlaştırmak da istemiyor.
Fakat PYD'ye açmak istediği her alanda Türkiye karşısına çıkıyor.
Çünkü Ankara için mesele taviz verilemeyecek kadar önemli.
Bu nedenle Amerikan tarafı sürekli bir ara kategori arayışında. İlk akla gelen yöntem ise Amerika'nın çekildiği fakat koalisyon güçlerinin varlığını sürdürdüğü bir tampon bölge. Tabii Türkiye tampon bölge fikrini de kabul etmiyor.
Kendisi tarafından kontrol edilecek bir güvenli bölge istiyor.
Güvenli bölge, PYD'nin ortadan kalkması anlamına gelmese de etkinliğini yitireceği ve uzun vadede çökeceği bir yol demek. Bu yüzden PYD de sonuna kadar mücadele edecektir.
Kuzey Suriye bölgesinde varlığını savunmak isteyecektir.
Amerika'nın ise terk ettiği PYD'yi Rusya'ya kaybetme ihtimalini ne kadar endişe verici bulduğu bilinmez ama en azından Rus ve İran etkisinden endişe duyduğu ortada. Rusya bunu çok gizlemeye de çalışmıyor.
Adana Mutabakatı çerçevesinde Türkiye ve Esad rejimi arasında bu işin götürülmesini tercih ediyor.
İşte bu yüzden ABD Avrupalı müttefikleri göreve çağırıyor. Zaten İngiltere ve Fransa başta olmak üzere başlıca Avrupa ülkeleri bölgede var olmayı istiyor. Ancak Amerikan koruması olmadan böyle bir işe girişmeleri çok mümkün değil. Bu nedenle yakın zamanda Türkiye'nin önüne gelecek olan plan Koalisyon ve Türk güçlerinden oluşacak bir güvenli bölge planıdır. ABD hava güvenliğini sağlamayı vaat edecek ancak kara güvenliğine katkı sunmayacağını söyleyecektir.
O zaman Türkiye için iki seçenek var.
Ya teklif baştan reddedilir ve askeri operasyon yeniden gündeme gelir ya da komutası Türkiye'de olan ve uzun vadede Avrupalı güçlerin marjinalleştirildiği bir uygulama tercih edilebilir.
İkinci yol tüm taraflar için meselenin tekrar zamana yayılması anlamına gelir ki, bundan en çok Türkiye rahatsız olacaktır.
Bu nedenle Türkiye'nin bu planı da kabul etmeyeceğini düşünüyorum.
O zaman Amerikan tarafı daha tehditkâr bir dile dönebilir ve bölgeyi Türkiye'nin katılmadığı ve Avrupalı ülkelerden oluşan bir koalisyona devredeceğini söyleyebilir.
Fakat bu içi boş bir tehdit.
Türkiye'nin böylesi bir tehditten ürkeceğini hiç sanmam.
Zira Avrupalı ülkelerin sahada bir karşılığı yok. Amerika çekilir çekilmez tası tarağı toplayıp gitmek zorunda kalacaklar.
Gitmeseler de biz gönderebiliriz. Amerika'nın olmadığı bir yerde Türkiye askeri operasyonu çok rahat yapar. O yüzden bırakalım tüm bunlar sahnelensin ve Amerika çekilsin. Erken tercihlere sürüklenmek zorunda hissetmeyelim.
Gerisi halledilebilir.