Bir zamanlar Yunanistan bizim dış politikamızda ne kadar da önemli bir gündem maddesiydi. Ege adaları, kıta sahanlığı, Kıbrıs, Batı Trakya gibi sorunlar üzerinden doksanlı yıllarda büyük çekişme yaşanırdı. Çipras Türkiye'ye gelince bunu düşünmeden edemedim. Nereden nereye? Bugün dönüp baktığımızda Yunanistan Türkiye'nin çok az önemsediği bir aktör konumuna düştü.
Bunun çok farklı nedenlerinden bahsedilebilir. Öncelikle Türkiye'nin yakın coğrafyasında büyük krizler patlak verdi. Irak ve Suriye gibi çökmüş devletler ana güvenlik sorunları haline dönüştü. Bu şartlar altında Türkiye'nin Yunanistan'la yaşadığı sorunlar devede kulak kalır. PKK ve PYD'nin Irak ve Suriye'deki varlığı tüm stratejik hesapların yeniden masaya yatırılmasını gerektirdiğinden bunda şaşırtıcı bir durum yok.
Ama Türkiye'deki Yunanistan gündeminin arka plana düşmesinin tek nedeni Ortadoğu'daki gelişmeler değildir. Yunanistan ekonomik kriz kaynaklı olarak her açıdan oldukça zayıf bir aktör konumuna düştü. Aynı sırada Türkiye ekonomik olarak büyümekle kalmadı askeri ve siyasi olarak da Yunanistan'ın boy ölçüşebileceği bir ülke olmanın çok ötesine geçti. Bazen çeşitli videolara rastlıyorum. Muhtemelen siz de görüyorsunuzdur. Yunan televizyonları Türkiye'nin ürettiği yerli silahları haber yapıyor. Spiker korku dolu gözlerle anlatıyor.
İşte bu yüzden dönüp geçmişe bakınca nereden nereye gelmişiz demekten kendimi alamıyorum. Şundan yirmi yıl öncesine kadar iki ülke de Amerika'nın çok yakın kontrolündeydi. Çünkü iki ülkenin ekonomileri gibi askeri teknolojileri de Amerikan destekliydi. Soğuk Savaş boyunca Türkiye'yle Yunanistan arasındaki ana rekabet alanlarından biri de Amerika'dan alınacak yardım miktarının nasıl dağıtılacağıydı. Türkiye nüfusu büyük bir müttefik olduğu için daha fazla yardım talep ederken, Yunanistan Türkiye'ye çok yardım gelmesini engellemekle uğraşırdı. Hatta bu konuda bir uzlaşı çıkmıştı. Türkiye'ye yapılan her on yardım karşılığında Yunanistan'a da yedi yardım yapılacaktı.
Bu satırları okurken utanmış olabilirsiniz. Ne yani? "Biz Amerika'nın kapısında yardım kavgası veren bir ülke miydik" diyebilirsiniz. Kusura bakmayın. Üzülerek söylüyorum. Maalesef durum buydu. Bu öyle gizli bilgi falan da değildir. Açın Türk dış politikası üzerine üç beş kaynak okuyun görürsünüz durumun ne olduğunu. Ama insan zihni böyle işte. Yeni şartlara çok çabuk uyum sağlıyor. Herkes Türkiye'nin çok uzun zamandır İHA, SİHA, saldırı helikopteri, tank, falan ürettiğini düşünüyorsa yanılıyor. Biz bu işleri yapmaya son beş on yıl içerisinde başladık. Bu zamana kadar korkunç bir bağımlılık ilişkisi içindeydik.
Ancak şimdi yeni bir tarif yapmak gerekirse bugün iki ülke arasında devasa bir farkın olduğunu söylemek lazım. Yunanistan Avrupa Birliği'ne bağımlı bir ülke konumundayken, Türkiye Amerika'ya ve tüm Batı ittifakına rağmen siyasi pozisyon alabilen kendi ürettiği silahlarla askeri operasyon yapabilen ülke oldu. Bunun kıymetini bilmek lazım.