Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Muhalefet karmakarışık

CHP, İP ve HDP ittifakı ortalığı karmakarışık etti. Dışarıdan bakan gözlemciler için çok bilinmeyenli denkleme dönüştü. Nerede kimin adayı var? Kim kimi destekliyor? Bu destek hangi şehirde var? Hangisinde yok? Hepsini ezberden sayabilecek birini zor bulursunuz. Ama mantığını kavramak zor değil. Asıl meselenin iktidara kaybettirmek olduğu çok belli. Kimsenin kendi partisini düşündüğü yok. Tek bir amaca hizmet etmek var. O kadar.
Stratejik olarak işe yarar mı bilinmez. Ama bu durum öylesine bir hal aldı ki, bildiğimiz anlamdaki ideolojik kimliklerin neredeyse tamamı yerle bir oldu. CHP'nin ulusalcıları HDP'ye verecek. HDPliler zaten İstanbul'da CHP'ye verecek. Duyduk ki Ankara'da İyi Parti Genel Başkanı da CHP'ye verecekmiş. Bu da yetmezmiş. İyi Partililer Türkeş'i yargılayan Nurettin Soyer'in oğlu Tunç Soyer'e verecekmiş.
Dünyanın geldiği yere bakın. Neredeyse herkes yıllardır en büyük düşmanı olarak gördüğü grupların adaylarını destekleyecek. Neden? Çok açık. Yeter ki, Erdoğan zarar görsün. Anladığım kadarıyla Erdoğan nefreti tüm diğerlerin önüne geçiyor.
En son Tunç Soyer meselesi bunu gösterdi. Kendini ülkücü olarak görenler İzmir'de 12 Eylül darbesinin başsavcısının oğluna oy verecekler. Bunu söylediğimizde hemen bir beylik laf geliyor. Neymiş? Kimse babasının günahlarından sorumlu tutulamazmış. Çok doğru. Zaten kimsenin de Tunç Soyer yargılansın dediği yok. Babasının yerine darbe savcılığından suçlu bulunduğu falan yok. Sadece şu söyleniyor. İyi Parti seçmeni bu durumu içine sindirebiliyor mu? Sindirebiliyorsa hiç sorun yok. Buyursunlar devam etsinler. Herkesin özgür iradesi var. Ancak tutarlı olmakta da fayda var. O zaman parti kimliğini bir gözden geçirsinler. Hangi değerler ve hangi doğrular üzerinden siyaset yaptıklarına bir baksınlar. Hepsi bu.
Ama mesele öyle bir hal aldı ki, bu değerlerin hepsi bir kenara koyuluyor. Ortak bir noktadan başlayan yeni bir tutum tüm muhalefet partilerini birbirine benzer hale getiriyor. Rasyonel siyasetin yerini nefrete dayalı söylem ve sadece kaybettirmeye dayalı eylemler alıyor.
Ben bunun artık rastlantısal bir davranış olduğunu düşünmüyorum. CHP, HDP ve İP Türkiye'nin yerli sorunları üzerinden siyaset yapmıyor. Aksine yıllarca denenmiş ve başarılı olamamış bir yola baş koyuyor. Yıllarca böyle söylendi. "Batı'da Erdoğan'ın kalemi kırıldı" diye siyaset yapıldı. Dışarının beklentilerine uygun siyaset yapmanın kazanç getireceği sanıldı. Halbuki 2011'den bu yana görüyoruz. Erdoğan sadece milli irade kavramına dayanarak bir kule gibi yükseldi. Tüm diğer siyasi kimlikler ve karakterler teker teker çözülürken, Erdoğan ülkede normları belirleyebilen bir lider konumuna kavuştu. Muhalefet bu tavrından vazgeçmediği müddetçe bir adım ileri gidemez.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA