Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

İdlib başa bela mı?

Kim ne derse desin. İdlib artık Türkiye'nin kontrolüne girmiştir. Hem de tek kurşun sıkmadan. Soçi mutabakatına dayanarak Türkiye hem sınırları muhafaza edecek hem içeriyi idare edecek. Böylece Türkiye'nin Suriye'de kontrol ettiği alan oldukça geniş bir bölgeye yayılmış olacak.
Daha önce de yapmışlardı. Şimdi de yapıyorlar. Türkiye'nin başını belaya soktuğunu ima ediyorlar. Fırat Kalkanı başladığında "bunun bedeli ağır olur" diyorlardı. "Amerika hesap sorar" diyorlardı. Öyle olmadı. Türkiye Amerika'ya rağmen girdi. DEAŞ'ı temizledi. PYD'nin önünü kesti. Şimdi bölgeyi siyasi ve ekonomik açıdan inşa ediyor. Sonra Zeytin Dalı gündeme geldi. "Rusya müsaade etmez" dediler. "Türk ordusu saplanıp kalır" dediler. "Amerika Afrin'i korur" dediler. Hiçbiri olmadı. Amerika "bizi ilgilendirmez" demek zorunda kaldı. Rusya razı oldu. Türkiye iki ay içinde 4000 teröristi imha etti. Afrin'i boydan boya temizledi. Şimdi siyasi düzen kuruyor.
Sonra İdlib'e geldi. Aynı koro aynı sesler... "Rusya'dan kurtuluş yok" dediler. "Rusya çok kararlı" dediler. "Yolun sonu" dediler. Tahran'da "Astana Süreci çöktü" dediler.
Çok değil bir hafta içinde Soçi oldu. Bu lafları edenlerin sesi içine kaçtı. Birçoğu yeni felaket senaryolarıyla sahneye çıkmak için şimdilik mevziine döndü. Ama bazı arsızlar var. Onlar durmak bilmiyor. Deşifre olmak pahasına felaket senaryosu üretmeye devam ediyor. Neymiş? Türkiye büyük sorumluluk almış. İdlib ve içindeki radikaller Türkiye'nin başına bela olacakmış. Neye dayanarak söylüyor bunu? Hiç! Sadece öyle olmasını umduğu için söylüyor. Bir mantığı yok.
Olabilir. Tüm bu tür askeri kontrol alanları risk barındırır. Ancak abartıya gerek yok. Bu tür bir kontrolün başarısı belli şartlara bağlıdır. Mesela İdlib'de kontrolü zorlaştıracak Türkiye karşıtı bir dalga yok. Bölge Türkiye'nin kontrol edemeyeceği kadar geniş değil. Silahlı grupların büyük bir kısmı Türkiye'nin sözüne değer veriyor. Onlar için öncelikli tehdit Esad rejimi. Bu nedenle Türkiye'ye rıza gösterilme ihtimalleri daha da yükseliyor. Ayrıca Türkiye silah zoruyla girmiyor. Aksine İdlib halkı Türk bayrakları sallıyor. Türkiye İdlib'in yönetimini doğrudan devralmayacak. Şiddet kullanmayacak. Tam tersine uyum ve teşvik stratejisi sahneleyecek. Ilımlı gruplar güçlendikçe radikaller marjinalleşecektir. Böylece hem yerel nüfus hem de silahlı gruplar yeni kurulacak düzende kendilerinin sesi olacağını ve uyumlu davrandıkları müddetçe kazanacaklarını düşünebilir. HTŞ ve/veya içindeki radikal gruplar her zaman bu uyumu bozmak için uğraşacak. Fakat bunların sayısı ancak yüzlerle ifade edilebilir. Ayrıştırılmaları ve yalnızlaştırılmaları çok zor değil. Sınırlarda kurulacak silahtan arındırılmış bölge sayesinde bu radikal grupların uzlaşıyı yağmalayarak bozma ihtimali de düşecek.
Tabii ki riskler var. Ancak gerçekçi bir okuma İdlib'de bu risklerin abartıldığı düzeyde olmadığını gösteriyor. Fırat Kalkanı ve Afrin'de yaptık. Daha iyisini İdlib'de yaparız. Kimse felaket tellallığından medet ummasın. İdlib başa bela değil, Türkiye'nin kontrol etmek zorunda kaldığı ve düzen üreteceği kritik bir bölgedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA