Türkiye'nin en iyi haber sitesi
M. ŞÜKRÜ HANİOĞLU

“Çanakkale”den alınacak farklı bir ders

Çanakkale savaşlarının yüzüncü yıldönümünde sadece savaştan değil “yenilgi”nin nasıl soruşturulduğundan da alınacak önemli dersler bulunmaktadır

Çanakkale savaşları Türkiye'nin imparatorluk mirâsından seçerek anmayı sürdürdüğü tarihî olaylardan birisidir. Bu yapılırken genellikle bağlam kaydırması yapılarak Harb-i Umumî'nin gelişimini etkileyen bir cephede yaşananlar "ulus-devlet"e geçişin hazırlayıcı aşaması olarak sunulmaktadır.
Teleolojik tarih yazımının güzel bir örneği olan söz konusu bağlam kaydırması şüphesiz Çanakkale savaşlarının değerlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Burada karşılaşılan sorun çarpıcı bir askerî zaferin hangi bağlamda ve nasıl tarihselleştirileceğidir.
Dolayısıyla genellikle bağlamından çıkartılarak ideolojik hamaset malzemesi olarak kullanılan Çanakkale savaşlarından, "zafer"in mirâsçıları olarak alabileceğimiz önemli dersler vardır. Bunun yanı sıra bu cephede önemli bir yenilgiye uğrayanların "mağlubiyet"i nasıl ele aldıklarından çıkarılacak farklı dersler de bulunmaktadır.

Yenilginin soruşturulması

Çanakkale ve Irak cephelerinde yaşanan yenilgiler Büyük Britanya'da önemli bir tartışmanın kapısını açmakla kalmayarak hükûmet üzerinde sorumluların ortaya çıkarılması ve başarısızlığın nedenleri konusunda kamuoyunun "aydınlatılması" talebinde bulunan yoğun bir baskının oluşmasına yol açmıştır. Bu ise 17 Ağustos 1916'da söz konusu iki cephenin açılması kararının kimler tarafından ve nasıl alındığı ile operasyonların ne şekilde idare edildiği konularını soruşturacak özel komisyonların kurulmasına neden olmuştur.
Kurulan Çanakkale Komisyonu önce Lord Cromer, onun 1917 başlarında ölümü sonrasında ise Lord Justice of Appeal William Pickford başkanlığında parlamentonun her iki kanadı ve savaşa birlik gönderen Avustralya ve Yeni Zelanda'yı temsil eden siyasetçilerden oluşmuştur. Donanma komutanı Amiral Sir William May ve eski ordu kurmay başkanı Mareşal Lord Nicholson ise komisyonda deniz ve kara kuvvetlerini temsil etmişlerdir.
Komisyon değişik hükûmet temsilcileri ve askerî yetkilileri dinlemenin yanı sıra başta Savaş Konseyi olmak üzere kritik kararların alındığı toplantıların stenografik zabıtlarını incelemiş ve 1917 başında karar alma sürecinde yapılan hatalar ve sorumlular üzerinde yoğunlaşan ilk raporunu yayınlamıştır.
Savaşın, merkezî devletler lehine sonuçlanması ihtimalinin yüksek olduğu, en kritik günlerinde yayınlanan rapor "askerî sır" benzeri bahanelerin arkasına sığınmadan Çanakkale'nin sadece deniz gücü ile geçilebileceğini savunan ve bu alanda dile getirilmiş itirazların nihaî kararın alındığı toplantıda tartışılmasına engel olan Donanma Birinci Lordu Winston Churchill başta olmak üzere sorumluları hedef tahtasına yerleştirmiştir.
İlginç olan savaş bütün hızıyla sürerken yayınlanan bu altmış sahifelik raporun kitap halinde basılması ve satışa sunulmasıdır. Bu şekilde Çanakkale cephesindeki başarısızlığın nedenleri ve sorumluları hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi amaçlanmıştır. Askerî ve diplomatik açıdan yayımı sakıncalı olabilecek bir kaç paragrafta asteriks işareti ile kısa boşluklar bırakılmış, bunlar da yıl sonunda neşrolunan bir buçuk sahifelik bir ek ile kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.
Rapor sadece uzmanların görüşlerini dinlemeyerek deniz harekâtı seçeneğinde ısrarcı olan Churchill'in değil, "her işi kendi başına yapmaya çalıştığı" değerlendirilmesiyle komisyonun kurulmasından önce ölen dönemin Savaş Bakanı Lord Kitchener ile gerekli koordinasyonu sağlayamadığı ima edilen başbakanı Herbert Asquith'in de sorumluluğuna işaret etmiştir.

Seçilenler ve atananlar

Çanakkale Komisyonu'nun ilk raporunda ilgi çeken bir tartışma da danışmanların ihtarlarına kulak asmadığı gibi bunların harekât kararının alındığı Savaş Konseyi toplantısında dile getirilmesini engelleyen Churchill'in davranışı konusunda ortaya konulmaktadır. Tüm komisyon üyeleri Churchill'in sorumluluğu konusunda hemfikir olmakla beraber bu alanda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
Savaş Konseyi'nin 13 Ocak 1915 tarihindeki toplantısında deniz harekâtının başarısı konusunda şüpheler besleyen Lord Fisher, Sir Arthur Wilson ve Sir James Murray söz almamış, sadece Lord Kitchener ve Churchill konuşmuşlardır. Komisyon bu nedenle deniz harekâtı kararının "olup bitti" şeklinde karara bağlandığı kanaatine ulaşmıştır.
Komisyon üyelerinin çoğunluğu toplantıda deniz harekâtının sakıncalarını dile getirmeyen yüksek rütbeli görevlilerin vazifelerini lâyıkıyla yapmadıklarını ileri sürerken Andrew Fisher ve Sir Thomas MacKenzie karşı oy yazılarıyla bu görüşe katılmadıklarını ortaya koymuşlardır. Her iki siyasetçi de bir toplantıya bakan ile beraber katılan askerî ve sivil danışmanların "sorumlu hükûmet ilkesi" gereğince kendi başlarına görüş açıklayamayacaklarını, bakana itiraz edemeyeceklerini, düşüncelerini ise sadece bakan isterse dile getirebileceklerini savunmuşlardır.
Komisyon raporu bu tartışma ile seçilmiş sorumlu hükûmet ile atanmış profesyonel görevliler arasındaki ilişkinin niteliği konusunda da önemli bir ders sunmaktadır.

Alınacak ders

Çanakkale Komisyonu faaliyetini 1919'a kadar sürdürmüştür. Bu tarihte yayınlanan Nihaî Rapor ise operasyonların nasıl yönetildiği ve askerî sorumluluk üzerine yoğunlaşmıştır. Komuta heyetinin kararlarından askerin iaşesine, yaşanan içme suyu sorunundan mektupların cepheye nasıl ulaştırıldığına ulaşan alanlarda tüm ayrıntıları masaya yatıran bu rapor, operasyonel başarısızlıkta temel sorumluluğu General Sir Ian Hamilton'a yüklemiştir.
Bu rapordaki detayların askerî tarih açısından son derece önemli olduğu ortadadır. Ancak komisyon faaliyetinden alınacak en büyük ders başarısızlık ve hatalar konusunda şeffaf, tüm ayrıntıları kamuoyu önüne koyan, sorumluları belirleyen bir soruşturmanın savaş tüm hızıyla sürerken yapılabilmesidir. Hükûmet ve askerî yetkililerin operasyonel kararlarından mesul tutulmaları, atananların, seçimle gelen, halka karşı sorumluluk taşıyan siyasetçilerin talimatlarına uymaları gerekliliğinin vurgulanmasından da yaklaşık bir asır sonra alınacak dersler vardır.
İngiliz tarihçiliği Kırım Harbi'nin idaresi konusunda savaş devam ederken alınan soruşturma komisyonu kurulması kararının 1855 yılı Ocak ayında Aberdeen hükûmetinin istifasına yol açması örneğiyle kıyaslayarak, Çanakkale Komisyonu sorgulamalarının sınırlı neticeler doğurduğunun altını çizmektedir. Bu kıyaslama anlamlıysa da komisyon faaliyetinin önemini azaltmaz. Konuya karşıolgusal bir örnekle yaklaşacak olursak, 1917'de "Sarıkamış" ve "Kanal" harekâtlarını sorgulayan ve başarısızlıktan Enver ve Cemal Paşaları sorumlu tutan resmî raporların kitapçılarda satıldığını hayâl dahi edebilmemiz mümkün müdür?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA