Sevdiğiniz ve tadını beğendiğiniz yiyecekleri neden tercih ettiğinizi düşündünüz mü hiç? Belirli yiyecekleri severek tüketmenizin nedeni genetik yatkınlıktır. Belirli yiyecek tatlarına yöneliminizi tat genleri belirliyor.
Yapılan bir çalışmada araştırmacılar, bir kişinin farklı tatlara yönelik genetik tercihinin, genel gıda seçimlerini etkileyebileceğini ve bunun da genel kardiyometabolik sağlığı üzerinde bir etki oluşturabileceğini öne sürüyor.
Bu genetik eğilim genel yiyecek seçimlerinizi ve dolayısıyla sağlığınızı da etkiliyor.
TAT GENLERİNİN KALP HASTALIKLARI RİSKİNİ BELİRLEMEDEKİ ROLÜ...
Araştırmacılar ilk olarak beş temel tatla ilgili genetik varyantları belirlemek için genom çalışmalarından elde edilen önceki verileri değerlendirdiler. Ardından 'poligenik tat puanı' olarak da adlandırdıkları, poligenik risk puanı adı verilen bir araç geliştirdiler. Geliştirilen bu sisteme göre belirli bir tat için puan ne kadar yüksekse kişi genetik olarak o tadı tanımaya o kadar yatkındır.
6 binden fazla yetişkin katılımcıdan alınan poligenik tat puanları, beslenme kalitesi ve kardiyometabolik risk faktörleri dahil veriler incelendi. Kardiyometabolik risk faktörleri arasında bel çevresi ölçüsü ve kan basıncının yanı sıra trigliserit, kolesterol ve glikoz seviyelerine yer verildi.
Araştırmacılar, bir kişinin poligenik tat puanı ile seçtikleri yiyecek türleri arasında bir bağlantı kurdu. Acı tat puanı daha yüksek olanların, acı tat puanı daha düşük olanlara göre her hafta neredeyse iki porsiyon daha az tam tahıl tükettiği belgelendi. Ve umami puanı daha yüksek olanların, daha düşük umami puanı olanlara göre özellikle kırmızı ve turuncu renkli sebzeleri daha az tükettikleri görüldü.
Ayrıca araştırmada poligenik tat puanları ile belirli kardiyometabolik risk faktörleri arasında da bağlantılar bulundu. Tatlı puanı daha yüksek olan katılımcıların, tatlı puanı daha düşük olanlara göre daha düşük trigliserit düzeylerine sahip olma eğiliminde olduğu kaydedildi.
Bu araştırmanın ortaya çıkardığı bulgular, tatla ilgili genlerin gıda seçimlerini nasıl etkilediğini daha anlaşılabilir hale getirebilir ve gelecekte hastalara kişiselleştirilmiş beslenme rehberliği sunulmasına yardımcı olabilir.
BESLENME ŞEKLİMİZ GENETİĞİMİZE BAĞLI
Kalp hastalıkları ile diyabet gibi metabolik hastalıklar arasında bir bağlantı olduğu biliniyor. Şeker hastalığına sahip kişilerin kalp hastalığı veya felç geçirme olasılıkları iki kat daha fazladır. Bu sebeple çoğu araştırma kişilerin kalp rahatsızlıkları ile metabolizmayı etkileyen diyabet gibi metabolik rahatsızlıklarını içeren kardiyometabolik sağlığa odaklanıyor. Bu araştırmalarda diyet, egzersiz, uyku ve diğer bazı yaşam tarzı değişiklikleri inceleniyor.
Dilde bulunan ortalama 2 bin ila 4 bin arası tat tomurcuğu kişinin tat alma yeteneğinin başlangıcıdır. Her tat tomurcuğunun ucunda tat alıcıları bulunur. Bu tat alıcıları tatlı, ekşi, acı, tuzlu ve umami tatların ayırt edilebilmesine yardımcı olur.
Yapılan çalışmada insanların sağlıklı gıda seçimleri yapmayı neden zor buldukları ve bu nedenle diyetle ilişkili kronik hastalık risklerini artırdıkları konusu ele alındı. Ayrıca insanların neden her zaman kendileri için iyi olanı yemedikleri, ancak kendilerine iyi gelen şeyleri yedikleri incelendi. Yapılan son çalışmada ise araştırmacılar, bir kişinin farklı tatlara yönelik genetik tercihinin, genel gıda seçimlerini etkileyebileceğini ve bunun da genel kardiyometabolik sağlığı üzerinde bir etki oluşturabileceğini öne sürüyor.