Çoğunlukla kronik seyreden sedef hastalığı, farklı görünümlerle karşımıza çıkan ve toplumda oldukça sık rastlanan deri hastalıklarından biridir. Genellikle 15-30 yaş aralığında ortaya çıksa da her yaşta görülebilen sedef hastalığı bulaşıcı değildir. Oluşma nedeni tam olarak açıklanamasa da hastalığın bağışıklık sistemi, genetik ve çevresel faktörlerin karşılıklı etkileşimi sonucu seyir aldığı düşünülür. Hastalıkla ilgili en sık karşılaşılan sorulardan birisi, "Döküntünün aslında sedef hastalığı olup olmadığını nasıl anlarım?"dır. Bu yazımda sedef hastalığının tanımını, tiplerini ve tedavi alternatiflerini anlatacağım…
PARLAK VE KURU KEPEKLERDİR
Farklı görünümlerde oluşabildiği gibi en sık görülen ve hastalığın sedef adını almasına neden olan başlıca belirtileri; kırmızı, hafif kabarık bir bölgeye yerleşik olan beyaz, parlak ve kuru kepeklerdir. Ayak tabanı ve avuç içinde sertleşme, çatlamalar şeklinde görülebilir. Koltuk altı ve göbek deliği gibi vücudun katlanabilir bölgelerinde pişikle karışabilecek bir görünümde ortaya çıkabilir. Hastaların dörtte birinde ise tırnakta çukurcuklar, sarı-kırmızı yağ damlası görünümünde lekeler, tırnak içlerinde boşalma ya da kalınlaşma, tırnak altında kanama ve de tırnak yüzeyinde düzensizlikler görülebilir. En sık saçlı deri, diz-dirsek, kuyruk sokumu ve kalçada oluşur. Bazen de egzama, alerjik deri hastalıkları ile karıştırılabilmektedir.
HORMONAL DEĞİŞİKLİK ETKİLİYOR
Sedef hastalığını tetikleyen faktörler şunlardır:
Güneş yanığı ve kese, ağda gibi cildin zedelenmesine sebebiyet veren mekanik travmalar
Sigara ve alkol
D vitamini eksikliği
Kuru cilt
Stres, duygusal travmalar
Enfeksiyon, hamilelik ve menopoz gibi hormonal değişiklikler
Güçlü ağrı kesiciler, kalp ve sıtma ilaçları
Düzensiz beslenme
Sedef hastalığı her biri kendine özgü semptomlar taşıyan farklı türlere sahiptir. Bu türler şöyledir:
Plak tipi sedef (Plaque psoriasis) En yaygın görülen sedef hastalığı türü olan plak tipi kabarık, iltihaplı ve beyaz sedefli pullarla kaplı kırmızı lezyonlardır. Kaşıntılı veya ağrılı olabilen bu plaklar, vücudun herhangi bir yerinde görülebilir. Ancak en sık görüldüğü bölgeler; dirsekler, dizler, bel ve kafa derisidir. Sedef hastalarının yüzde 80'inde bu tür görülmektedir.
Damla tipi sedef (Guttate) Gutat, plak tipinden sonra en yaygın görülen sedef hastalığı türü olup çoğunlukla çocuklukta ya da genç yetişkinlik döneminde oluşur. Tüm sedef hastalıkları arasında görülme sıklığı yüzde 10 olarak belirtilmiştir. Gutat sedef hastalığı; göğüs, kol ve bacak derisinde, gövdede küçük, kırmızı, ayrı ayrı lekeler şeklinde görülür ve bu lekeler genelde plak tipi lezyonlar kadar kalın değildir.
Püstüler (Su toplayan sedef) Özellikle yetişkinlerde görülen ve sedef hastalığının nadir bir türü olan püstüler kızarık ve hassas deriyle çevrelenen beyaz, içi iltihaplı olmayan sıvı ile dolu kabarcıklar şeklinde eller veya ayaklar gibi küçük bir alanda görülürken, bazı durumlarda yayılabilir.
Ters sedef (Inverse) Koltuk altlarında, kasıklarda, meme altlarında, dizlerin arkasında ve cinsel organlarla kalçalardaki diğer deri kıvrımlarında görülür. Bu tür sedef, pürüzsüz ve parlak, kırmızı renkte iltihaplı lezyonlar şeklinde ortaya çıkar.
Eritrodermik (Genelleşmiş sedef) Sedef hastalığının en sık görülen ve aynı zamanda da en şiddetli şekli olup vücut yüzeyinin büyük bir bölümünü kaplayan iltihaplı bir türüdür. Eritrodermik sedef hastalığında, vücudun yüzde 75'inden fazlası kaşıntılı deri kızarıklığı ve acı veren yaygın döküntülü pullanma ile kaplıdır.
Eklem sedefi (Psoriatik artrit) Ciltte meydana gelen tipik sedef belirtilerinin yanında, romatizmal problemler de oluşur. Eklemleri etkileyen belirtiler arasında şişlik, ağrı, kızarıklık ve hareket kısıtlanması görülebilir. Birçok hastada topuk dikeni, dirsek ağrısı, bel ve sırt ağrısı gibi etkiler de görülebilir.
Sedef hastalığı, bazı anlarda el ve ayak tırnaklarını da olumsuz etkiler. Yaygın olarak tırnakların kalınlaşmasıyla görülür ve tırnağın üzerinde çökme, tırnağın yatağından ayrılması gibi etkilere yol açar.
KAŞINTI KONTROL ALTINDA OLMALI
Sedef hastalığı diğer cilt hastalıkları ile karıştırılabileceğinden, doktorunuza başvurmak; size uygun bir tanı konulmasına ve sizin için en iyi tedavi planının oluşturulmasında yardımcı olacaktır.
Sedef hastalığının tedavisi hastanın genel sağlığı, yaşı, yaşam tarzı, sedefin çeşidi, yaygınlığı ve hastanın daha önce gördüğü tedaviler göz önünde bulundurularak planlanmalıdır. Sedef hastalığı ile mücadelede yapılması gereken ilk şey; cildi kurutmayan sabunlar tercih edilmeli ve kuruluğu gidermek için de nemlendirici krem ve/veya losyonlar kullanarak deri üzerindeki pullar ortadan kaldırılmalı ve kaşıntı kontrol altına alınmalıdır.
RETİNOLLÜ KREMLER KULLANILIR
Modern tıpta sedef hastalığı steroid ilaçları, ışık terapisi ve ağızdan alınan ilaçlar gibi çeşitli yöntemlerle tedavi edilmektedir. Tedavi yöntemleri içerisinde yer alan topikal ilaçlar da cilde doğrudan uygulanan solüsyonlar, kremler ve spreylerdir. Bazıları steroid içerir, bazılarında D vitamini analoğu bulunur, bazılarında steroid ve D vitamini analoğu bulunur ve bazıları da retinoid içerir.
SEDEF HASTALIĞINA KARŞI IŞIN TEDAVİSİ
Tedavi doğal (güneş ışınları) ya da yapay UV ışını kullanımı ile gerçekleştirilir. Işın tedavisi uygulamalarında, tedavi uygulaması tek başına ya da diğer ilaçlarla birleştirilerek gerçekleştirilebilir.
UVB Fototerapi UVB fototerapi ile lekeleri, yaygın sedef hastalığı ve topikal tedavilere karşı dirençli olan sorunları tedavi etmek mümkün hale gelirken, hafif veya orta düzeyde sedef hastalığı semptomlarını artırabilme riski bulunacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Yan etkileri; kaşınma, kızarmalar ve cilt kuruması olabilir.
Psoralen Artı Ultraviyole A UVA ışığı, UVB ışınlarından daha da derin bölgelere nüfuz eder. Kısa süreli ortaya çıkan yan etkileri; bulantı, baş ağrısı, yanma ve kaşıntı iken uzun süreli yan etkileri; kurumuş ve kırışmış cilt, çil, artmış güneş hassasiyetleri ve ciltte kanser riski olabilir.
Atomsal Lazer Şiddeti hafif düzeyde ve orta düzeyde olan hastalıklar için kullanılır ve yalnızca sorunlu cilt bölgesine uygulama yapılır.