Yapılan araştırmalar, gebeliklerin yaklaşık yüzde 50'sinin plansız gerçekleştiğini gösteriyor. Hiç beklemediği bir anda hamile kaldığını öğrenen biri için bu dönemi sağlıklı geçirmek, planlı gebelik yaşayan birine göre çok daha zor. Uzmanlar, tedbirli davranmaktan yana. Doğurganlık yaşınızdaysanız ve güvenli bir doğum kontrol yöntemi kullanmıyorsanız, her an hamile kalabilirsiniz demektir. Bu gruptaki kadınlar, sağlıklı bir yaşam planı oluşturmalı ve buna uymalıdır. Böylece plansız bir hamilelikle karşılaşıldığında bu dönemi sağlıklı geçirmek hem anne, hem de bebek için mümkün olabilir. Sağlıklı yaşam planı, sandığınız gibi diyet listelerine uymak ya da düzenli egzersiz yapmak demek değildir. Sağlıklı yaşam planı, çevresel etkilerin zararlarından kurtulmak üzere oluşturulacak bir yaşam planıdır.
SİGARAYI DER HAL BIRAKIN
İlk yapmanız gereken, varsa zararlı alışkanlıklarınızı terk etmektir. Sigara ve alkol kullanımı bunların başında gelirken, kullandığınız ilaçların bir kısmına da veda etmeniz gerekir. Sigara kullanımı, bireysel tüketiminiz dışında da size zarar verebilir. Eminim hepiniz, sigara dumanında yüzlerce zararlı kimyasal bulunduğunu ve bu kimyasalların kansere sebep olduğunu biliyorsunuz. Bu sebeple sadece sigara içmemeniz yetmez, içilen ortamlardan da uzaklaşmanız gerekir. Özellikle plansız gebe kalan kadınlar, hamilelik döneminde bebeklerini gerçek anlamda hissedemediklerinden korunmak için gerekli gayreti sarf etmekte yetersiz kalıyorlar. Mesela bu durumdaki biri, sigara içilen bir ortamda vakit geçirmekten çekinmiyor. Oysa yüzlerce toksik madde barındıran sigara dumanı, solunduğunda kana karışır. Böylece kan yoluyla beslenen bebek, sigara dumanının zararlı etkilerine maruz kalır. Sigara ve benzer zararlı maddelerden uzak durmak, diğer tehlikelerden uzaklaşmaktan daha kolaydır. Bir de günlük yaşantımızda kolayca fark edemediğimiz tehlikeler vardır ki; en az sigara dumanı kadar zararlıdır. Bunların başında, tüketilen gıdaların içine nüfuz etmiş bakteri ve zararlı kimyasallar gelir. Genellikle hayvansal gıdaların tüketilmesi yoluyla anneye, oradan da bebeğe geçen toksoplazma; hem anne, hem de bebek için ciddi bir tehlikedir. Toksoplazma, Gondii adı verilen parazitin vücuda girmesiyle oluşan bir hastalıktır. Parazit bazı hayvanların vücutlarında bulunur ve bu hayvanların etlerinin pişirilmeden ya da az pişmiş yenmesiyle insana geçebilir. Toksoplazma anne adayından plasenta yoluyla bebeğine geçtiğinde bebekte göz enfeksiyonlarına (koryoretinit) ve buna bağlı şaşılığa ya da körlüğe neden olabileceği gibi, beyin dokusu enfeksiyonu oluşursa, doğumdan yıllar sonra ortaya çıkan sara hastalığının ve/veya zeka geriliğinin nedeni olabilmektedir. Doğmadan önce enfeksiyon geçiren bebeklerde doğumda sarılık, gelişme geriliği, çok sayıda lenf bezinin büyümesi, karaciğer ve dalakta büyüme, havale, beyin dokusunda kalsifikasyon (kireçlenme), hidrosefali (beyinde su toplanması), göz enfeksiyonu, mikrosefali (kafanın ufak olması), nörolojik gelişim kusurları gibi belirti ve bulgular gözlenebilmektedir. Yapılan araştırmalar, gelişmiş ülkelerde meydana gelen doğumların binde birinde bu duruma rastlandığını gösteriyor. Ancak hijyene dikkat edilmeyen az gelişmiş ülkelerde bu rakam kolayca yükselebiliyor.
RİSK ARTIYOR
Az pişmiş et ve soğuk şarküteri ürünleri, toksoplazma taşıyıcılığı bakımından yüksek risk grubuna giren gıda maddeleridir. Uzmanlar, hiçbir et ve et ürününe yüzde 100 güvenemeyeceğimizi söylüyor. Yapılan araştırmalar, az pişmiş bir dana etindeki toksoplazma barındırma ihtimalinin pişmiş dana etine oranla 5.5 kat, az pişmiş bir kuzu etinin toksoplazma barındırma ihtimalininse pişmiş kuzu etine oranla üç kat fazla olduğunu belirtiyorlar. Toksoplazma hastalığından korunmanın tek yolu, yediğiniz ete dikkat etmekten ibaret değildir. Son derece kötü sonuçlar doğurabilen bu hastalık, iyi yıkanmamış sebze ve meyveden, kedi vb. evcil hayvan kumundan ve bahçe toprağından da bulaşabilir! Toksoplazma hastalığının en yüksek seviyelerde görüldüğü Fransa'da yapılan bir araştırma, evcil hayvan (genelde kedi) beslemenin hastalığa yakalanma riskini 4.5 kat artırdığını gösterdi. Uzmanlar, iyi yıkanmamış çiğ sebze yemenin de, tıpkı az pişmiş kuzu etindeki gibi hastalığa yakalanma riskini üç kat artırdığını söylüyor.
BEBEK ODASININ BOYASINA DİKKAT EDİN
Bebeğinizi kucağınıza almadan önce evinizi zararlı toksinlerden arındırmanız gerekir. Bebeğiniz aranıza katılmadan önce evde yapılan ilk şey, bebek odası hazırlıklarına başlamaktır. İşte bu aşamada dikkat edilmesi gerekenlerin başında duvar boyaları geliyor. Duvar renginden önce hangi cins boyayı tercih edeceğinize karar vermeniz gerekir. Alternatifler arasında lateks, akrilik ve sprey boyalar bulunur. Solvent bazlı boyalar, özellikle uygulandığı ilk günlerde ortama koku yayarlar. Yağlı boya ve sprey boya, yoğun solvent içeren boyalardır. Anne adayı da diğer herkes gibi boyaların içerdiği zararlı kimyasalları solumak suretiyle bünyesine alır. Bu tip boyalardan biri tercih edildiyse zararlı etkilerden korunmanın en iyi yolu, kokunun etkisi bitene kadar yeni boyanan ortamdan uzak durmaktır. Akrilik ve lateks boyalar, hamilelik süresinde kullanıma uygundur. Ancak ne olursa olsun onların da kokuları vardır.
BPA, HORMONAL SİSTEME ZARAR VEREBİLİR
Bisfenol , halk arasında bilinen adıyla BPA, fitalat ve PCBs gibi zararlı maddeler; hem hamilelik süresince, hem de sonrasında uzak durulması gereken zararlı maddeler arasında yer alır. Son yıllarda gelişen teknoloji ve tüketici bilincindeki artış sebebiyle BPA free yani BPA içermeyen ürünler üretilmeye başlandı. BPA, plastik maddelere pürüzsüz ve şeffaf bir doku vermek için kullanılan kanserojen bir kimyasaldır. BPA kullanımı o kadar yaygındır ki, nerelerde olduğunu tahmin bile edemezsiniz. İnsan sağlığına ciddi zararları olan bu madde, cilt teması ya da ağız yoluyla kolaylıkla alınır. BPA, vücuda girdiğinde hormonal sistem üzerinde olumsuz etkiler göstererek gelişmekte olan cenine direkt zarar verebilir. Hormonal sistem, son derece hassas bir düzenle işler. Düzeni bozan en ufak bir etki tahmininizden çok daha ciddi sonuçlara sebep olur.
PLASTİKLERİ MİKRODALGADA KULLANMAYIN
Hayatımızın adeta merkezinde bulunan plastik ürünlerden tamamen uzaklaşmak elbette mümkün değil. Bunun yerine hangilerini kullanabileceğimizi bilmek çok daha efektiftir. Kullandığınız plastik ürünlerde bakmanız gereken ilk şey, geri dönüşüm manasına gelen şeklin ortasında yazan rakamdır. Bu rakamlar bize ne cins bir plastikle karşı karşıya olduğumuz hakkında bilgi verir. BPA'dan uzak durmak istiyorsanız 2 ve 4 rakamlarının yazılı olduğu ürünleri tercih etmeniz gerekir. 1 rakamı da tercih edilebileceği anlamına gelir. Fitalat, yine plastik maddelerde sıklıkla kullanılan zararlı bir kimyasaldır ve kolaylıkla içinde taşıdığı gıdalara sızabilir. Mikrodalga fırınlarda plastik kap kullanmak son derece tehlikelidir. Bu tip fırınlar için özel üretilen plastikler dışında bir plastik kap kullandığınızda, kabın içerdiği fitalat ısıtmak istediğiniz gıdalara geçer.