30 Mart 2014 Seçimleri, Türk siyasî tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olacaktır. Aslında Türkiye'de genellikle beş yılda bir yapılan mahallî seçimlerle büyükşehir, il ve ilçe belediye başkanları ile mahallî meclis üyeleri seçilir. Bu seçimlerin ülkenin genel idaresine normal şartlar altında önemli bir tesiri olmaz.
Elbette belediye başkanlarına mevcut siyasî iktidarla uyumlu kişilerin ve ekiplerin seçilmesi, o yöreye gidecek hizmetler bakımından faydalı olacaktır. Lâkin, 30 Mart Seçimleri sadece bu hizmetler bakımından önemli değildir.
Bu seçimler, özellikle Türk demokrasisi ve Türkiye'nin geleceği bakımından fevkalâde önemlidir. Zira 2013 yaz aylarında Türkiye düşmanı dış çevrelere âlet olan marksist, terörist ve CHP'li unsurlar 'Gezi Olayları'nı bahane ederek Türkiye üzerinde dış odaklı, antidemokratik bir komplo düzenlemişler; ancak, bu komplonun açığa çıkması ve tersine tepmesi sonucunda, Yargı ve Emniyet'teki illegal yapılanmanın 17 Aralık ve sonraki komplolarıyla millî iradeye dayanan meşrû demokratik Hükûmet düşürülmek istenmiştir.
Bu seçimler, Türkiye için bir varlık yokluk meselesidir. Yolsuzluk ve hukuksuzluk varsa, elbette bunların hesabı sorulacaktır.
Ancak, 'yolsuzluk' bahanesiyle Türkiye'nin siyasî ve buna bağlı olarak iktisadî istikrarını bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Bir tarafta sandıklardan döne döne millî iradenin düşmanı kesilmiş CHP, bir tarafta millî meselelerde bile sınavda başarılı olamamış ve CHP'nin kuyruğu hâline gelmiş MHP, diğer tarafta siyasî iktidarın daima hayır hizmetlerini desteklediği fakat devlet idaresine karışmasını haklı olarak istemediği ve bugün intikamcı duygularla iktidarın aleyhinde çalışan yapılanma...
Bütün bu grupların bilerek veya bilmeyerek âlet oldukları, Türkiye'nin düşmanı Siyonistler, Neoconlar, Esad'ın Baasçıları, dış medya ve sermaye grupları da bu manzarayı zevkle seyrediyorlar.