1957 yılında ortaokul ikinci sınıf öğrencisi iken, babamın Erika marka eski daktilosu ile sabaha kadar aynı metni defalarca yazarak çoğalttığım 'Noel' aleyhindeki bildiriyi, Malatya'da Söğütlü Camii'nin önünde dağıtırken, bekçi tarafından nasıl derdest edilerek karakola götürüldüğümü hatırlıyorum. Rahmetli babam o sırada DP'nin ileri gelenlerinden olduğu için fazla hırpalanmadan bırakılmıştım.
***
Türkiye'de yılbaşı kutlamaları konusunda iki ayrı kutup vardı:
Birincisi, yılbaşının
'takvim inkılâbı'nın bir parçası olduğunu, çağdaşlığın ve
Batılı hayat tarzının gereği bulunduğunu düşünenler;
ikincisi, yılbaşının
Hristiyan kültürünün bir rüknü olarak kutlandığını ve
İslâm kültürüne tamamen aykırı olduğu görüşünü savunanlar... İlk görüşte olanlar, yılbaşı kutlamalarına âdeta resmî ideolojinin bir icabı olarak yer vermişler;
Şeflik Dönemi'nde millet açlıktan kırılırken devlet imkânlarıyla
CHP il başkanı valiler tarafından düzenlenen
'yılbaşı baloları'nda
'sarhoş devletlûlar' ışıklandırılmış çamlar altında kuyruklu jaketataylarıyla eğlenmişlerdi.
İkinci görüşte olanlar ise, protestolarını yılbaşını neredeyse mâtem günü ilân edecek kadar ileriye götürmüşler ve her fırsatta tel'in etmekten geri durmamışlardı.
***
Yaklaşık 60 yıl önceki bu tablo,
Türkiye'deki sosyo-ekonomik dönüşüm neticesinde büyük ölçüde değişime uğramıştır. Artık, resmî ideoloji gereği yılbaşı baloları düzenleyen bürokratik elitin yerini, yeni oluşan sermaye sınıfının
'sosyetik temsilcileri' almış; daha da önemlisi, bu
'kırismıs kervanı'na biraz parası olan sıradan vatandaşlar da katılabilmiştir. Yâni, kutuplaşmanın birinci ucu bu şekilde çözülerek halkın bir kısmına yaygınlaşmıştır.
Kitle iletişim araçlarındaki hızlı gelişme, bilhassa çok sayıda özel ve renkli TV kanallarının yayınları ve
Türk toplumunun adaptasyon özelliği, kutuplaşmanın ikinci ucunda da çözülmeye ve yumuşamaya sebep olmuş; 1950'li yıllardan itibaren toplumumuz kendine mahsus bir yılbaşı eğlencesi tarzı geliştirmiş ve fazla katı olmayan orta sınıf bu şekilde eğlenmeye başlamıştır. Konu komşu bir araya gelerek radyo dinlemek (daha sonraları TV seyretmek), kestane pişirmek, tombala oynamak gibi mâsum ve sade eğlenceler, aile büyüklerinin kısmî protestoları arasında gelenekselleşmeye başlamıştır.
Sonuç olarak,
Noel Baba'nın, çam ağacı katliamının ve alkollü içki tüketiminin dışında apayrı bir
'yılbaşı kutlaması' ortaya çıkmıştır.
***
Yazımın başlığına bakıp
'Canım, bu gece Noel değil ki; Noel 24 Aralık'taydı, şimdi biz sadece yeni yılı kutluyoruz' şeklindeki itirazları duyar gibi oluyorum. Ben diyorum ki,
'yerlileştirmiş' bile olsak, bu bal gibi bir
Hristiyan kutlamasıdır.
Hristiyan dünyasının dinî bayramıdır. Bu gece
Hristiyan âleminde sabaha kadar dinî âyinler yapılır. İnanmıyorsanız açın da Batı televizyonlarını seyredin... Bizimkiler dansöz oynatarak, her türlü sululuğu yaparak yeni yıla girerken, Batı âlemi kiliselerde âyinler yapıyor. Hiç değilse bu gece
Hz. İsa'nın ruhuna bir fatiha okuyalım; ne de olsa bizim de peygamberimiz...
Mübarek kırismısınız kutlu olsun.