Sevgili okuyucular, son haftalarda terör saldırıları ve Suriye Krizi yüzünden sizlerle dertleşme fırsatı bulamadım. Bu pazar sohbetinde, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun içi boş terörle mücadele programında yer alan 'âkil adamlar'dan müteşekkil bir komisyon teklifini ele alıp dostlara biraz takılmak istiyorum.
Âkil mi, akıldâne mi?
Efendim, bendeniz derviş Yûnus'un bir ilâhisinde söylediği gibi -ki bu ayrıca merhum Selahattin Pınar tarafından Nevâ makamında bestelenmiştir- 'Ne âkilem, ne divane' olduğum için, kendimi Kılıçdaroğlu'nun 'âkil adamları' içinde hiç düşünmedim.
Duymuşsunuzdur, kendisi de ziyadesiyle akıllı ve 'uyanık' olan Kılıçdaroğlu, âkil adamlardan söz edince, aramızdaki bilcümle 'akıldâneler' heveslendiler. Esasen bu zevatı kiram yıllardır 'Kürt Sorunu'nu çözmek için uğraşıp dururlar. Etrafına aldıkları devletlûları yanıltmaktan başka bir başarıları görülmemiştir. Rahmetli Özal, merhum Erdal İnönü, Demirel ve nihayet iktidarı ve ana muhalefetiyle bugünkü dostlar...
Bu arada, 'bilim adamı' (âlim, bilgin) gibi dilimize oturmuş bir söz varken, güya kadınerkek eşitliği uğruna 'bilim insanı' diye gülünç deyimler uyduranlar, 'âkil adam' derken, 'âkile hanımları' nasıl unuturlar anlamıyorum... Halide Edip'in 'Âkile Hanım Sokağı'nı da mı duymamışlar yoksa? Sakın bilinç altındaki antifeminist duygular, kadınların 'âkil' (akıllı) olamayacağı dürtüsünü geliştirmiş olmasın?!...
Nasıl âkil adam olunur?
Efendim, bu 'âkil' sözcüğü bendenizin Osmanlıca merakını gıdıkladı. Mehmet Doğan'ın sözlüğünü karıştırdım. Bakınız bizim 'âkil adamlar'ın diğer anlamları neymiş?
Âkil ('ekl'den): 1. Yiyen, yiyici. 2. Aşındırıcı (Elhak, kendini âkil adam zannedenlerin önemli bir kısmı bu tanıma uymaktadır.)
Bu arada, size hoşça vakit geçirtmek için, Sözlük'teki şu 'âkil' tanımlarını da sıralayalım: 'Âkilü'l- beşer', insan eti yiyen, yamyam; 'Âkilü'l- haşayiş', otla beslenen; 'Âkil'ü'l-hevâm', haşeratla beslenen... Şaka bir yana, 'âkil adamlar' arasında isimleri geçen bazı muhterem zevatın, insan etiyle beslenen câni teröristlerin hâmisi olduklarını; bazılarının ise otla beslenenlerin hamakati içinde bulunduklarını biliyoruz.
Gelelim nasıl 'âkil adam' olunacağına....
'Âkil adamlar' çeşitli gruplara ayrılır:
En çok beğenilen âkil adam tipi 'sosyoliberaller'dir. Efendim, bu deyim bendenizin siyaset sosyolojisine nâçizane bir katkısıdır. Şöyle ki, âkil adam sayılabilmek için, geçmişte hızlı Marksist, bugün ise hızlı Liberal olmak gerekir.
Sosyoliberaller'in perde gerisinde alay edip cahil ilân ettikleri İslamcı geçinen liberaller de ilki kadar olmasa da matlûba muvafık sayılabilir.
Âkil adamların ne dedikleri kolayca anlaşılamaz. Bir araba lâf eder ve sütunlar dolusu yazarlar. Lâkin 'cahil'(!) halkımız onları anlayamaz. Ünlü komedyen Peter Sellers'in oynadığı 'Şanslı Bahçıvan'da olduğu gibi, anlamlı bir şekilde gülümseyerek konuşurlar ve kurulmuş bebekler misâli, hep aynı şeyi tekrarlarlar.
Belli bir fikirleri yoktur; Nasrettin Hoca'nın 'Sen de haklısın hanım!' deyişi gibi herkese hoş görünmeye çalışırlar.
Sosyopat'tırlar; toplumun değer yargılarıyla genellikle ters düşerler.