Sevgili Okuyucular, bu pazar sizlere bir zamanlar Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde yetişen bir "Altın Nesil"i, bu nesle dâhil olan ve bu neslin başını çeken, erken kaybettiğimiz mücahit ruhlu üç arkadaşımızı anlatmak istiyorum: Ahmet Arıca, Yusuf Aydın ve Numan Yazıcı...
Bir altın nesil yetişiyor
Efendim, bu şehit kanlarıyla sulanmış topraklar, nice altın nesiller yetiştirmiştir. Bunların birine bizzat şahit oldum. O zaman ismi Sakarya DMMA olan Adapazarı'nda bir yüksek öğretim kurumunda çok kısa zamanda bir altın nesil yetişti ve bereketi bütün Türkiye'yi sardı.
1978 başında Ecevit'in bürokrasiyi tarumar etmesi üzerine; o sırada çok sevdiğim, nur yüzlü cennet mekân hocam merhum Prof. Dr. Sabahattin Zaim'in daveti üzerine Sakarya DMMA'ya kadrolu olarak geçtim.
Sakarya'ya ilk gidişimde, beni, daha önce MTTB'deki faaliyetlerinden tanıdığım Sami Güçlü ve Abdullah Gül karşıladı. Bu genç, imanlı ve idealist arkadaşlarım, o sırada Akademi'de araştırma görevlisi olarak bulunuyor ve 20 civarında araştırma görevlisine öncülük yapıyorlardı.
Özlemini hâlâ çektiğim o heyecanlı günlerimizde Türkiye'deki ve dünyadaki meselelerle yakından ilgilenir, şûralar oluşturarak bu meseleleri sabahlara kadar tartışırdık. Hülâsa bu bir avuç idealist ve bilgili genç adamın yürekleri inançları ve vatanları için çarpardı.
Bu altın nesil memleketimiz için çok güzide evlatlar yetiştirdi. Bu neslin öncülerinden biri olan Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı'na yükseldi; bakanlar, milletvekilleri yetişti ve Türkiye'ye büyük hizmetlerde bulundular. Bu nesli sevgi ve saygıyla yadediyorum.
'Önden Giden Atlılar'
Efendim, bu pazar Sapanca'da Sakarya günleri ve kaybettiğimiz üç mücahit arkadaşımız anılacak. Düzenleme kurulu adına Prof. Dr. Sami Güçlü anma programına 'Önden Giden Atlılar' ismini vermiş. Hani güzel atlara binip giden güzel adamlar gibi... Numan Yazıcı, Ahmet Arıca ve Yusuf Aydın gerçekten 'güzel' adamlar ve mücahit ruhlu alperenlerdi. Meselâ bir Ahmet Arıca ile konuşurken kendinizi bin sene önce Anadolu'ya gönderilmiş bir mücahitle görüşür gibi hissederdiniz. Arıca, zerre kadar korku bilmeyen, görüşlerini açıkça söyleyen, mert bir mücahitti. Ahmet Büyükakkaşlar ile beraber öğrencilere imtihanda yardım ettikleri gerekçesiyle ferasetsiz idare tarafından görevlerine son verilmişti.
Diğer araştırma görevlileri de hep beraber istifa edip ayrılmak istediler. O takdirde altın neslin yuvası dağılma tehlikesiyle karşılaşacaktı. Ben genç arkadaşlarımı kalmaya iknâ ettim ve Ahmet Arıca ile Ahmet Büyükakkaşlar'ı yanıma alarak Sakarya DMMA'dan istifa ettim. Daha sonra, Ahmet Arıca, Sayıştay uzmanı oldu ve bu görevindeyken 1989'da bir tıbbî hata sebebiyle Hakk'ın rahmetine kavuştu.
Merhum Yusuf Aydın öğrencilerimizdendi. Daha doğrusu altın neslin öğrenci lideriydi. Hakk'a yürüyünceye kadar idealizmini, mücahit tavrını ve alperen edasını hiçbir zaman kaybetmedi. O'nun bir sabah namazında, Ulucami'de, babası olan imamın Kur'an tilâvetini dinlerken nasıl hıçkırıklara boğulduğunu dün gibi hatırlıyorum. Ne yazık ki onu da 2005'te, çok genç yaşında kaybettik.
Önden Giden Atlılar'ın üçüncüsü ve feylesofu, diğerlerine göre yaşı daha büyük olan Numan Yazıcı idi. Bizim altın nesil, Numan Ağabeylerini de çok severdi. O da 2009'da geçirdiği bir kalp krizi neticesinde ahrete intikâl etti.
Bütün bu rahmetli mücahitlerin müşterek bir tarafı vardı; üçü de 'Büyük Doğucu' idiler ve merhum üstat Necip Fazıl'ın da hayranıydılar.
Ne yazık ki sınırlı bir köşe yazısında Önden Giden Atlılar'ı layıkıyla anlatamadım. Onlara Cenab-ı Hakk'tan rahmet diliyor ve altın neslin mücahitleri olarak hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.