Evvelâ, hiçbir komplekse kapılmadan ve hamâset niyeti taşımadan şu gerçeği altını çizerek belirtmek istiyorum: Milletimiz, tarihin her döneminde âdil, merhametli ve haksever olmuş; hiçbir zaman zulmetmemiş ve daima mazlumun yanında yer almıştır.
Binlerce yıldır tarih sahnesinde bulunan ve 16'sı büyük, 113 devlet kuran yüce milletimizin tarihinde hiçbir kara leke yoktur. Milâttan öncesine kadar devam eden bu şanlı tarihte, kurduğumuz devletlerin bazı dönemlerinde hatâlı idareciler de bulunmuş ve tabiatıyla yanlış işler de yapılmıştır. Bunlardan dolayı koca bir milletin binlerce yıllık tarihi kötülenemez ve tarih yazan bu büyük millet itham edilemez.
***
1923'te kurulan
Türkiye Cumhuriyeti devresinde de doğru ve yanlış birçok icraat yapılmıştır. Başta
Atatürk olmak üzere devrin yöneticileri, hedef olarak gösterdikleri
'muasır medeniyet seviyesi'ne erişebilmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Katı ve şekilci bir modernleşme hareketi çerçevesinde hazırlanan inkılâplar uygulanmış ve karşı çıkanlar acımasızca bertaraf edilmiştir.
Tek parti diktası döneminde yapılan haksızlıkları ve hukuksuzlukları kabul etmek mümkün değildir. Bu dönemdeki otoriter ve totaliter anlayış, insan hak ve hürriyetlerine önem vermemiş; zorla uygulanan asimilasyon tedbirleri halkı rahatsız etmiştir. Bu arada
Doğu'daki isyanlara karşı uygulanan güvenlik tedbirlerinin ölçüsüzlüğü de üzücü sonuçlar doğurmuştur.
Dersim Harekâtı, bu üzücü uygulamaların başında gelmektedir. 1936-1939 arasında, devlet otoritesini tanımak istemeyen aşiretlere karşı uygulanan harekâtlar sonucunda, resmî kayıtlara göre 13.800 kişi hayatını kaybetmiş ve binlerce kişi
Türkiye'nin çeşitli yerlerinde iskâna mecbur edilmiştir.
***
Dersim Harekâtı,
Atatürk,
İnönü ve
Bayar'ın devletin sorumlu mevkilerinde bulunduğu bir dönemde uygulanmıştır. Açıkça ifade etmek gerekirse, bu isimler
Dersim olaylarının sorumluları arasındadır. Ülkede asayişi temin ve devlet düzenini sağlamak gibi haklı gerekçelerle de yapılmış olsa,
Dersim Harekâtı'nı ve yöntemini kabul etmek imkânsızdır.
Ayrıca,
İstiklâl Mahkemeleri,
İskilipli Âtıf Hoca ve buna benzer icraatlar da
Cumhuriyet'in bu ilk döneminin tasvip edilmesi mümkün olmayan olayları arasındadır.
Lâkin, bir de madalyonun öbür yüzüne bakmak lâzımdır.
Atatürk,
İnönü ve
Bayar,
Millî Mücadele'yi yürüten ve
Cumhuriyet'i kuran ekibin de başında gelmektedir. Yaptıkları hizmetleri ölçmek de mümkün değildir. Onlar, hatâlarıyla ve sevaplarıyla tarihe mal olmuş şahsiyetlerdir.
***
Dersim Harekâtı'nın son dönemde gündeme getirilmesinin sebebi,
CHP'nin
'yumuşak karnı'dır.
CHP'nin temelindeki çelişki sebebiyle
'Yeni CHP' olma iddiasındaki
Kılıçdaroğlu yönetimi
Dersim konusunda baltayı taşa vurmuş ve başta
Dersimli Kılıçdaroğlu olmak üzere jakoben
CHP'liler tepki göstermişlerdir.
Diğer taraftan
Başbakan Erdoğan da
CHP yönetiminin dikta geçmişi ile ilgili bu acı olayı gündemde tutarak
CHP'yi ve
Kılıçdaroğlu'nu köşeye sıkıştırmıştır. Bu arada
Başbakan'ın 70 küsur yıllık bir hâdiseden sonra devlet adına özür dilemesi de dikkat çekici olmuştur.
***
CHP'nin,
Dersim Harekâtı esnasında meydana gelen olaylar dolayısıyla tavrını ortaya koyması ve o dönemdeki
CHP yönetimiyle ilgisinin olmadığını ilân etmesi şarttır.
Başbakan'ın da bu polemiği devam ettirmesi doğru değildir. Devlet adamlarının
'devletin devamlılığı' ilkesine dikkat etmeleri gerekir. Bu nevi polemikler, devletin yıpranmasına ve milletin üzülmesine sebep olur. Ayrıca,
Ermeni iftiralarını da gündeme getirir.
Bırakınız da tarihimizle ilgili değerlendirmeleri tarihçiler yapsın. Etnik ve mezhebî bölücülere gereksiz yere koz vermeyelim.