CHP'lilerin geçtiğimiz pazartesi günü yemin etmesinden sonra BDP'li milletvekillerinin boykotu, yeni yasama dönemine bir nebze de olsa gölge düşüren son pürüz olarak kalmıştı.
Bilindiği gibi, BDP'nin Meclis boykotu tamamen ideolojik temelliydi.
Bu sayede bir yandan her zamanki gibi gerginliği tırmandırmak istiyor, bir yandan da Hatip Dicle'nin de milletvekili olmasını dayatarak Apo'ya yol açmanın hesabını yapıyorlardı. Bu arada Diyarbakır'da parklarda yayılarak ya da "Grup Toplantısı" yaptıklarını ilan ederek boykotun keyfini çıkardılar. Fırsattan istifade, bütün dünyaya Kürdistan'ın (!) merkezinde "Kürt Parlamento Grubu" toplama mesajı vererek caka satmayı da ihmal etmediler. Halbuki sadece kendilerini gülünç duruma düşürmekle kaldılar.
Apo/PKK/BDP taifesi, seçimden önce ortalığı karıştırmak için "15 Haziran'da iç savaş" tehdidinde bulunmuşlardı.
Seçimden sonra da şantajlarını devam ettirmek için bu defa "15 Temmuz" tarihini ilân ettiler. Bundan kısa bir müddet sonra da İmralı'dan "boykotu bitirin" talimatı geldi. Zira bu boykotun başta Güneydoğu halkı olmak üzere hiç kimse tarafından tasvip edilmediğini görmüşlerdi.
Zombiler gibi kayıtsız şartsız teröristlerin ve PKK'nın emrinde olan BDP'nin, TBMM'ye gelmek ve yemin etmek için nazlanması çok komiktir. Bu münasebetle, Meclis Başkanı Çiçek'in ve AK Parti yöneticilerinin sabırlarını takdir ediyoruz.
Aslında BDP'liler, Apo'dan talimat alınca CHP'lilerden önce boykottan vazgeçmiş ve yemin etmeye karar vermişlerdi. Ancak, CHP'liler "BDP'nin kuyruğuna takıldılar" ithamına maruz kalmamak için BDP'lilerle aynı günde yemin etmek istemediler.