Günlerdir Kovid-19'dan korunma yollarını, online eğitimi, istatiksel verileri, ne zaman biteceğini konuştuk. En hassas ve bu süreçten en çok sıkılan (yaşları gereği) grup olan okul öncesi dönemi çok az konuştuk, tartıştık. Evet, belki sosyal medyadan kreş ve anaokullarının geçici olarak eğitimlerine ara verilmesinden dolayı bolca etkinlik paylaştık, vakit geçirme yollarını, şekilleri üzerinde durduk. Ama bu sıra dışı süreci çocuklara nasıl anlatmamız gerektiği, en az psikolojik hasarla atlatma yolları sanki arada biraz arada kaynadı. Koronavirüsünü okul öncesi dönemdeki çocuklara doğru bir şekilde anlatmayı ve travmatik bir sürece dönüştürmemeyi Psikoloji Bilim Uzmanı ve Psikoterapist Şirin Şinikçi ile konuştuk.
Çocukluk artık global yaşamda istatiksel bir veri, biyolojik bir kültür olmaktan çoktan çıkıp, etkili bir özne olma yolunda ilerlemekte. Sosyolojik bir değer olan çocuklar en basit ve klasik tabirle, yarının büyüklerdir. Yarının büyükleri olan bu çocuklar en önemlisi de bizim ortak hafızamız, ortak bilincimiz ve de ortak bilinçaltımızdır. Bakın doğa bile onları koruma altına aldı, Korona virüsü çocuk yaş grubunda hepimizin bildiği gibi etkili değil. Global bir travma yaşadığımız bu günleri nasıl yönettiğimizin ve de yönetemediğimizin faturasını ileride hep birlikte bu çocuk hafızalarda yaşayıp, göreceğiz. Ama geçmiş bitmiş değil, hala heykele şekil verme zamanındayız. Nasıl?
Direk çocuğa yönelmeden önce ebeveynlerin bu süreçte kendi tutumlarını kontrol altına almaları gerekiyor. Anne, babanın rol model olma özelliği özellikle böyle sıra dışı durumlarda çok daha aktif hale geliyor. Çünkü çocuklar yetişkinler gibi kalıp, rutin bakış açısına sahip değillerdir. Yolunda gitmeyen bir durumu çok çabuk fark ettikleri için ebeveynlerin, her zamanki anne ve her zamanki baba olmaları çok önemli. Bunun için de günlük söylemlerinde çocuğun daha önce pratiğinde duymaya alışık olmadığı salgın hastalık, karantina, ölü sayısı, pandemi gibi kelimeleri kullanmamaları gerekiyor.
Doğru yaklaşım önemli
Sadece sohbetlerimizin değil, günlük akışımızın da mutlaka bir rutini olmalı. Her zamanki saatte yatmak ve de kalkmak. Ev içinde belli saatlerin olması (kitap okuma saati, etkinlik saati, uyku saati). Kreş ve anaokulu dönemlerinde alışık oldukları düzene yakın bir düzenin yaşanması hem zamanın verimli kullanılmasını, hem dönüşte adaptasyon probleminin engellenilmesini sağlayacak. Ayrıca, çocuklar rutinleri her zaman için sever. Dahası kendilerini güvende hissederler. Peki, çocuklara karşı hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağız? Onlara içinden geçtiğimiz bu süreç hakkında hiç bilgi vermeyecek miyiz? Elbette, hayır.
Neden hep evde olduğumuzu, kreşe ve anaokuluna gidememe nedeni mutlaka açıklamalıyız. "Dışarıda grip gibi bir hastalık var. Bize buluşmaması için bir süre dışarı çıkamayacağız. Bu durum bizim iyiliğimiz için olan bir durum ve sen de güvendesin" gibi hem neden, hem de telkin içeren yalın bir cümle yeterli olacak. Bu durumun herkes için geçerli olduğu, geçici bir durum olduğu ve de kendisinin güvende olduğu vurgusu çok önemli. Aslında sevgili ebeveynler doğru iletişim yolları sayesinde çocuğunuzla sağlıklı bir şekilde atlatamayacağınız sıkıntılı bir süreç yoktur.