İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün, Suriyeli mültecilerin eğitimiyle ilgili raporuna dair dış basında Türkiye'yi öven haberler yapılıyor. Ancak Türkiye'deki bazı medya kuruluşları tarafından haberlerde "MEB bu konuda bir şey yapmıyormuş ve başarısız olmuş" gibi bir algı operasyonu uygulanıyor. Bence, bu büyük haksızlık. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Suriye krizinin başladığı günden itibaren krizin Türkiye'ye yansımalarını cömertçe ve olağanüstü gayretle yönetmeye çalışıyor. Her türlü baskıya rağmen politikalarını istikrarlı şekilde sürdürüyor.
Suriyeli çocukların eğitime erişiminin önündeki engelleri kaldırmak adına MEB'in çalışmaları, paydaş kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları ile koordineli şekilde oluşturduğu yönetim modelleri mevcut. MEB, okul çağındaki Suriyeli çocukların eğitim hakkından mahrum kalmaması amacıyla 2015-2016 öğretim yılının başlamasıyla merkezi düzeyde eylem planı hazırladı. Bu planın uygulanabilmesi amacıyla başta UNICEF başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar, paydaş kamu kurum ve kuruluşlarıyla STK'ların katılımı ile krizden en fazla etkilenen illerde il eylem planları oluşturulmaya başlandı.
Geçtiğimiz günlerde, Washington merkezli düşünce kuruluşu Küresel Politikalar Enstitüsü'nün (Global Policy Institute -GPI) Suriyeli Mülteciler konulu konferansı yapıldı. Suriyeli mültecilerin dünü, bugünü ve geleceğinin masaya yatırıldığı konferansta konuşan değerli dostum ve Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, mülteci krizinin eğitim boyutlarına değindi. Suriyeli mülteciler için bu yıl 3 milyon dolarlık daha yatırım yaptıklarını dile getiren Yücel, Suriyeli mültecilere Türkçe öğretmek üzere 150 öğretmen yetiştirdiklerini, bu yaz 5 bin öğretmen ile 300 bin öğrenciye Türkçe öğretmeyi hedeflediklerini vurguladı.
Suriye'deki savaş bir gün bitecek. Bence, bu kısa sürede olamayacak. Mülteci konumundaki insanlar eğitilerek ülkelerine geri dönecekler. Bu süreçte Türkçe öğrenmeleri hem bizim, hem de onlar için çok önemli. Bu konuda ciddi adımlar atan Enver Yücel'i ve ekibini kutluyor ve destekliyorum.
Gelin konuyu başka açıdan değerlendirelim. Bunları yapabilmek için maddi ve manevi güce ihtiyaç var. Türkiye 9 milyar doların üzerinde para harcadı; helal olsun. Ancak hâlâ Avrupa Birliği üyesi ülkeler 3 milyar dolar yardımı verelim mi, kaç yılda verelim, nasıl verelim bunları tartışıyor. Ayrıca, bu insanları ülkelerine almamak da AB'ye yakışıyor mu?
Kısacası, bu üzücü durumu kendimiz yaşasaydık neler hissederdik. Bu sorunun doğru cevabını veren insanlığını kaybetmemiştir.