Başbakan Erdoğan kararlı, seneye dershane kalmayacak. Başbakan şunları söyledi: "Bazıları para kazansın diye Anadolu'daki vatandaşların daha da sömürülmesine izin vermeyeceğiz. Altyapısı uygun dershaneler özel okula dönüşecek. İsteyen dershaneler birleşerek dönüşecek. Sen yatırımı yap biz sana öğrenci de göndeririz. Hem de insanımızın yokluğa mahkûm olmasını engellemiş oluruz. Bu adımın da hazırlıklarını yapıyoruz.
2012-13 eğitim yılında inşallah bunu başaracağız."
Başbakan vizyonunu ortaya koydu. Bir eğitimci olarak bu sözlerin altına imzamı atarım.
Şimdi görev Milli Eğitim Bakanlığı'nda.
Ancak gerçekleri de görmezden gelemeyiz.
Seçme sınavına dayalı bu sistemle, dershanelerin kapanacağını düşünmüyorum. Yani dershaneye ihtiyaç duyan eğitim sistemini düzeltmek gerekiyor.
Dershanelerin özel okula dönüşmesi kolay olmayacak. Özel okul açma şartlarında revizyona gidilmeli. Mevcut şartlara 4 bin dershaneden, binde 2'si uyabiliyor. Eğer dershaneler özel okula dönüşecekse, MEB'in yeni bir okul türü bulması gerekir. Bu akademik liselerde, 5 gün okula gidilip, 1 gün de seçme sınavına hazırlık yapılabilir.
Dershane öğretmenlerinin çoğu yönetmelik gereği okulda eğitim veremez. Mevzuat iyileştirilmeli.
Dershaneler zaten özel okul açabiliyor, engel yok. Bu kurumların potansiyeli ve müşterisi farklı; özel ders alamayan ve özel okula gidemeyen dar gelirliler dershaneyi tercih ediyor.
Eğer SBS kaldırılırsa, dershanelerin yarısı da ortadan kalkar. Tabii burada "fen, Anadolu ve özel okullara nasıl öğrenci alınacak" sorusunu da yanıtlamak gerek. Çok talep gören bazı okullar kendi sınavını yapabilir. Sonuçta getirilecek sistem eşitlik ve adalet ilkelerine ters düşmemeli.
Okulu eğitim sisteminin merkezine aldığımızda, üniversiteye giriş sınavına hazırlık ikinci plana düşer. Bunun şartı, okulun gerçekten adaletli ölçme ve değerlendirme merkezi olabilmesi.
MEB'in öğrencinin bilgi, yetenek ve kapasitesini ölçen sınavlara geçeceğine inanıyorum.
Bence, dershaneler neden değil, sonuçtur.