Kamuoyu, Başbakan Erdoğan'ın, "üniversiteye giriş sistemi değişecek ve dershaneler kapanacak" açıklamasına odaklanmış durumda.
Gelişmiş ülkelerde öğrencinin geleceği, tek sınavla şekillendirilmiyor. Bunun yerine okul sürecinde, öğrencileri sıkmayan, "bu sınav kötü geçerse geleceğim kararacak" kaygısına yol açmadan uygulanan ölçme değerlendirme teknikleri var. Örneğin olgunluk sınavı gibi.
Edindiğim bilgilere göre, MEB artık bir öğrencinin, tek sınavla geleceğini şekillendirecek uygulamaya son vermek istiyor. Sayın Başbakanımız da bunu açıkladı.
Okulu eğitim sisteminin merkezine aldığımız takdirde, üniversiteye giriş sınavlarına hazırlık belli bir sürede artık ikinci plana düşecek. Bunun sağlanmasının şartı, okulun gerçekten adaletli ölçme ve değerlendirme merkezi olabilmesi. Zamanla ülkemizde ölçme ve değerlendirmenin çoktan seçmeli sınav sisteminden kurtarılıp, gerçekten öğrencinin bilgisini, yeteneğini ve kapasitesini ölçen sınavlara dönüşeceğine inanıyorum.
Dershaneler kapanmayacak
Dershanelere bu kadar yoğun talebin nedeni, çoktan seçmeli sınav sistemiyle öğrenci seçme ve yerleştirme sistemimiz. Bence, şu an en adaletli sistem bu. Ancak klasik yazılı sınavını, öğrencinin seviyesini belirlemede, öğrenci seçme ve yerleştirmede bir ana unsur olarak kullanmalıyız. Ölçme değerlendirmede çoktan seçmeli sınavın ağırlığı % 25'in üzerine geçmemeli.
Şimdi Fatih Projesi kapsamında, öğrencinin elektronik ortamda yazılı sınava alınabilmesi çalışması yürütülüyor. Eğer yeterli programlar yazılabilirse, öğrenci elektronik ortamda yazılı sınav olabilecek. Sınavı hiç tanımadığı bir öğretmence elektronik ortamda okunacak ve her aşamasına puan verilecek. O aradaki süreci öğrencinin ne kadar algıladığı da ölçülecek. Bu, başarıyla uygulanabilirse, çoktan seçmeli sınavın ağırlığı azalacak. Böylece, dershaneye talep de kendiliğinden azalacak.
Bir kanunla dershaneler kapatılamaz. Bence, bunun kısa vadede gerçekleşmesi çok zor. Hakça bir yerleştirmenin egemen olacağı yeni bir sistem oluşturulmalı.