Seçme sınavlarını, kurumların kendilerinin yapmalarına ilişkin önerilere sıcak bakmıyorum. Çünkü kurumların kendi sınavını yapmasının kamuoyunda rağbet görmeyeceğini düşünüyorum. Bence de sakıncaları var. Zaten, KPSS'de kopya olayının ardından harekete geçildi. "Devlet Sınav Sistemleri Merkezi" ya da "Türkiye Sınav Sistemleri Merkezi" adı altında yeni bir üst kurul oluşturulacak. Bu kurum YÖK'ün üstünde olacak ve yeni bir teknoloji ile donatılacak. Ayrıca, öğretmenlerin branşına göre yeterlilik sınavını da, 2011'den itibaren MEB hazırlayacak. Düşünülen sınav sisteminde, alan soruları da olacak.
İptal edilen KPSS Eğitim Bilimleri sınavı için yeni soru hazırlama komisyonu oluşturuluyor. Soru komisyonu için, sicili düzgün, akademik açıdan seçkinleşen hocalara ihtiyaç var. Güvenilir hocalar için; saygınlık, itibarlılık ve inanılırlık referans kriteri olacak. Aldığım bilgilere göre, soruların tamamını doğru çözen 350 kişi değişik salonlarda sınava girecek. Durumları şüpheli olan yaklaşık 3 bin öğretmen adayının sınava gireceği salonlarda da özel önlem alınacak. Bence bunlar çok yanlış. Burada yapılacak tek doğru işlem, kopya çekenleri bulup, onları sınava sokmamak olmalıydı.
İptal mahkemelik oldu
Şaibeli KPSS'nin ardından çok sayıda gruba bölünen memur adayları içerisinde son dönemde en çok eleştirilenler, sınavın iptaline karşı çıkanlar oldu. Suskunluğunu bozan ve iptale karşı çıkan grup, şimdi de hukuk mücadelesi başlatıyor. Grup üyeleri, iptal edilen Eğitim Bilimleri sınavında yürütmenin durdurulması için dava açtılar. Dava için dilekçe ile başvuruda bulunanlar, iptal kararının hukuksuz olduğunu sadece kopya çekenlerin bulunup, onların sınavlarının iptal edilmesi gerektiği fikrini savunuyorlar. Hukukun üstünlüğüne inanan bir insan olarak, alınacak her karara saygım sonsuz. Ancak sınavda yeterli puan alanlar açısından iptale hâlâ karşıyım. Bence en doğru olan, kopyacıları bulup sadece onların sınavları iptal edilmeliydi.
Geçtiğimiz günlerde ÖSYM ile ilgili bir haber kamuoyunun gündemine düştü. Habere göre, ÖSYM'nin hesabına, KKTC'den yatırılan sınav ile harç paralarının Türkiye'deki hesaplara aktarılmayarak milyonlarca lira vurgun yapıldığı iddia edildi. ÖSYM'de görevli bazı üst düzey bürokratların, bu paralarla KKTC'de villa ya da arsa satın aldığı ileri sürülüyor. Bu iddialar ne kadar doğrudur bilemem. Ancak şunu çok iyi biliyorum ki, artık ÖSYM denince insanlarımızın midesi bulanıyor. Değerli yetkililer, kamuoyunun vicdanını rahatlatabilmek için, doğruları onlarla paylaşmalıdır.