İstanbul Tıp Fakültesi Liyazon Psikiyatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan; OKS (Orta Öğretim Kurumları Sınavı) ve ÖSS'ye (Öğrenci Seçme Sınavı) hazırlanan çocukların ailelerinden gelen soruları yanıtladı:
* Sınava çok az kaldı ancak oğlum konsantrasyonunu kaybetti; çalışması için hiç mi uyarıda bulunmamalıyım?
Uyarıda bulunabilirsiniz. Şimdiye kadar verdiği emeklerin boşa gitmemesi için bilgi tekrarının ve bol test çözmenin yararlı olacağını vurgulayın. Tabii burada kimlerin sınavdan vazgeçeceğini de düşünün. Genellikle iki grup öğrenci bırakışa gider: Bir grup çok başarılı olanlardır, sınava tamamen hazır olduklarını düşünürler. Diğer grup ise umudunu yitirmiş öğrencilerdir.
BU ÇOCUKLARIN SINAVI SİZİN DEĞİL!
* Oğlum ÖSS sınavına benim verdiğim önemi vermiyor, geleceğiyle ilgili böyle sorumluluğu olmaması normal mi?
Çocuklar ailelerininin sınava verdiği önemi vermek zorunda değillerdir. Bu, çocukların sınavı! Ailesine öfkesi varsa; aile sınavı abarttıkça, çocuk da ya beklentinizi karşılayamayacağı düşüncesiyle ya da öfkesi nedeniyle ders çalışmaktan vazgeçebilir. Bu yaş grubu çok özel bir dönemdir. Ailenin beklentisi çocuğun kendinden beklentisini çok etkilemişse, bunun altından kalkamayacaksa vazgeçer. Örtülü bir öfke yaşıyorsa bırakabilir. Kendi beklentinizi değil, çocuğun kapasitesini ve yeteneklerini önemseyin, tavrınız da mesajlarınız da lütfen bu düzeyde olsun. Sizin kaygı düzeyiniz artıkça çocuğun kaygı düzeyi de artar. Kaygı bulaşıcıdır; bu durumda kaygıdan kaçıp geri çekilme moduna girebilir. Bu noktadan sonra çocukta telaş yaratıcı mesaja gerek yok. Son birkaç günde yüklenme olması zaten doğru değil. Sonuçlarla birlikte sorumluluğu çocuğa bırakın. Ona güvendiğinizi hissettirin.
* ÖSS sınavı için tek bir test çözmedi, hiç çalışmadı, dersleri de bu yıl hiç parlak değil ama yine de sınavı kazanacağını düşünüyor; sizce hayalperestliğini onunla açık açık konuşmalı mıyım?
Konuşun, çünkü çocuk ciddi bir hayal kırıklığı yaşayabilir. 'Bu sınava denemek için gireceksin herhalde' demek lazım. Olayın farkında olduğunuzu hissettirin ama yine de suçlamadan konuşmakta fayda var.
* Herkes üniversite sınavı stresinden bahsederken ben oğlumun liseyi bitirmesi için dua ediyorum ve son iki yıldır benim zorumla okuyor, sürekli onun adına rapor almaktan bıktım. Sizce bırakayım kalsın mı? Sonra üzülmeyecek mi?
Çocuğunuzun kişiliğini ve yeteneklerini iyi tanıyın. Gerçeklerle önce siz yüzleşin. Yetenekli olan insan daha motive olur. Çocuğun kendini yeteneksiz hissetmemesi için hayatta başka seçenekler olabileceğini ortaya koyun. Devamsızlığı varsa sınıfta kalsın. Yapay destekler anlamlı değil. Başarısızlığın sonuçlarıyla çocuk yüzleşmeli. Uyuşturucu kullanan bir genç; ailenin yardım etme duygusuyla uyuşturucu kullanmanın sonuçlarını sürekli abartılı kullanması nedeniyle, davranışlarının sonuçlarıyla yüzleşemez ve sorumluluk alamaz. Burada da aynı tarz davranış söz konusu. Üniversiteye giren öğrencilere temel mesaj verirken 'babanıza değil, kendinize güvenin' demek lazım. Çünkü bu yaş grubu biraz farklı. Ergenliğin bittiği ve yetişkinliğe girilen bir dönemdeler. Sorumluluğu tamamen gence vermek en doğrusudur. Ailenin görevi ise çocuğa ortam hazırlamak, talep edildikçe maddi destek sağlamaktır. Bu arada kendi aile yapınıza da bakın. Anne babanın meslek sahibi olduğu ailelerde öğrenciler daha motivedir. Çocuklar birçok şeyi model alırlar. Başarıyı değil, sadece para kazanmayı düşünen bir aile ortamında yetişen çocukların çok fazla çalışkan olması beklenmez.
KAYGIYI KONTROL ALTINA ALIN
* Sınava son bir hafta kala kızıma çalışma temposunu yavaşlatmasını mı önereyim yoksa artırması mı daha doğru?
Siz karışmayın, çocuğunuz soruyorsa ancak fikrinizi söyleyin o kadar. Çünkü çocuk kendi ritmini kurmuştur. Soruyorsa son gün için mesaj verebilirsiniz; 'sınavdan 2n saat önce artık çalışmanı bitirsen iyi olur' diyebilirsiniz.
* Kızım çok heyecanlıdır, sınavlarda kapasitesinden hep daha düşük notlar alır; sizce imtihana girmeden ona hafif dozda sakinleştirici önerebilir miyim?
Heyecanı nedeniyle kapasitesinden düşük notlar alması sizin görüşünüz. Sınav kaygısı, bilgisini sınavda etkili bir şekilde kullanmasını engelleyebilir. Ancak unutmayın bütün öğrencilerde böyle bir kaygı var. Sizin kızınızın daha aşırı hissetmesinin nedenini düşünün. Belki beklentisi ve inancı arasında fark vardır. Sakinleştirici ilaç vermek yerine düşünce tarzını değiştirmesini önerin. Amaç burada kızınızın hissettiği kaygıyı yok etmek olmamalı. Kaygıyı kontrol edilebilir düzeye indirgemek başarısını artırır. Kaygının, korku düzeyine çıkmasını engellemek için sınavla ilgili düşünce tarzını değiştirmesi gerekir. Bütün olasılıkları düşünen insan beyni, daha az kaygı yaşar. İlacı kesinlikle önermem!