Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TUBA KALÇIK İLE GÜNDEME DAİR TUBA KALÇIK

Sinema Genel Müdürü Birol Güven GÜNAYDIN’a konuştu: Sinemanın başına sektörden birinin getirilmesi çok zekice

Sinema Genel Müdürü Birol Güven, GÜNAYDIN’a özel açıklamalarda bulundu. Devletin sektörün içinden birini bu göreve getirmesini çok zekice bulduğunu belirten Güven, “Devletin yetkilerini kullanarak sinemanın sorunlarını kendiniz çözün’ dediler. Bu sivil ve çok demokratik bir hamle. Bu görev benim için hem çok büyük bir onur hem de büyük bir sorumluluk” dedi

Türkiye'de iz bırakan projelere imza atmış bir isimsiniz. Sektörün içinden gelmenizin yeni görevinize nasıl katkı sağladığını düşünüyorsunuz? Mutlaka katkısı olacaktır tabii. Ben bu görevde başarılı olur muyum bilmiyorum, inşallah başarılı olurum ama devletin bu yaptığını gerçekten çok zekice bulduğumu söylemek zorundayım. Bizden birini tüm yetkiyle ve tüm sorumlulukla sinemanın başına geçirdi, "Gelin siz yapın. Devletin yetkilerini kullanarak sorunlarınızı kendiniz çözün" dedi. Bu çok sivil ve çok demokratik bir hamle. Bunun için de ben seçildim. Bu benim için hem çok büyük bir onur hem de omuzlarımda çok büyük bir sorumluluk. Sayın Bakanımız bana bu görevi teklif ederken "Vatan borcu bu" dedi. Bir cümle içinde vatan borcu lafı geçiyorsa orası sözün bittiği yerdir. Şimdi bu borcu ödeme zamanı...
Sinema alanında ülkemiz son yıllarda uluslararası platformlarda büyük başarılara imza atıyor. Siz Türk sinemasını bu açıdan daha da iyi yerlere getirmek için hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?
Dizilerle karşılaştırdığımız zaman ana akım sinemamızın uluslararası başarısından henüz söz etmek zor. Bu konuda yapmamız gereken çok şey var. Öncelikle ulusal sinemamızı güçlendirmek ve filmlerimizin yurt içinde başarılı olmasını sağlamamız lazım. Türkiye'de salonlarımız dolup taşarsa uluslararası başarı arkadan gelir zaten çünkü artık çok ciddi bir marketing networkümüz var. Ama uluslararası başarıdan söz etmişken 'art house' filmlerimizin festival başarılarından da bahsetmemiz lazım. Çok iyi genç bir jenerasyon var Türkiye'de. Gerçekten çok iyi sinemacılar bunlar ve uluslararası festivallerde adlarını duyurmaya başladılar. Önümüzdeki yıllarda çok daha büyük başarıların geleceğinden şüphemiz yok. Yapmamız gereken şey onların film çekme imkanlarını geliştirmek.




Yapay zeka, son dönemin en çok konuşulan konularından biri. Sizce yapay zeka, sinema ve dizi sektörünü nasıl etkileyecek?
Yapay zeka diğer sektörleri nasıl etkileyecekse sinemayı da öyle etkileyecek. Yapay zeka nasıl doktorun, mühendisin, çiftçinin, işçinin, memurun kapasitesini artıracaksa sinemacının da kapasitesini artıracak. Artık filmin birçok unsuru yapay zeka marifetiyle kolayca ve hızla yapılacak. Birçok işte insan faktörü azalacak ama bu konuda da endişe edilecek bir şey yok. Yapay zeka sinemacının işini elinden almayacak ama yapay zekayı çok iyi kullanan bir sinemacı yapay zekayı kullanamayan sinemacının elinden işini kesinlikle alacak.
Sinemamız kadar dizilerimiz de dünyada ilgi görüyor. Ancak dizi sektöründe dizi sürelerinin uzunluğu oyuncular tarafından dile getirilen bir sorun. Siz bu konuda neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Dizi endüstrisinin bu kadar büyümesinin, sektörde bu yüksek rakamların konuşulmasının ve gerçekleşmesinin nedeni de bu süre. Bu durum bizi rakip ülkelere göre avantajlı duruma sokuyor. Ben kimsenin bundan şikayetçi olduğunu da düşünmüyorum. Dizilerin ilk bölümleri hariç çalışma şartlarında da bir sıkıntı yok zaten. Şu an piyasa şartları, uluslararası rekabet dizi sürelerinin uzun olması gerektiğini söylüyor, ileride bu durum değişebilir tabii. Sektör kendi dinamikleriyle bunu çözer.
Sinema genel müdürü olarak yeni projeleriniz nelerdir?
Tek bir hedefimiz var beyazperde. Her ne yapıyorsak beyazperde için yapıyoruz. Sinema salonlarını dolduracak projeler için çalışıyoruz. Salonlar dolmazsa kendimi başarısız bulurum. Çocukların, gençlerin filmleri sinema salonlarında izlemelerini, o tadı almalarını sağlamak zorundayız. Biz Yeşilçam'ın o muhteşem sıcak filmleriyle büyümüş insanlarız, filmi sinema salonunda seyretmek bizim kültürümüzün bir parçası. Türkiye hâlâ yerli filmleri Amerikan filmlerinden daha fazla seyredilen bir ülke. Bunu yeni nesillere de aktarmak en büyük hedefimiz.




OSCAR'I ÖNEMSEYEN BİRİ DEĞİLİM

Bu seneki Oscar adayımız Zeki Demirkubuz'un 'Hayat' filmi oldu. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
'Hayat', Oscar kurulumuzdaki üyelerin oy çokluğu ile aday seçildi. Bu yıl özellikle Avrupa'dan bu kategoride güçlü bir adayın olmadığı söyleniyor. Ben hepsini seyretmedim. Bu durum 'Hayat'ın şansını artırır. 'Hayat' adı gibi hayat gibi akan çok güzel bir film. Neden olmasın diyorum. İlk hedef zaten short liste yani son 5'e kalmak. Ondan sonrası daha kolay olur ama hemen şunu da belirteyim şu ana kadar son 5'e kalan bir filmimiz yok.
Türkiye'den bugüne kadar Avrupa'da birçok ödül alan sinemacımız oldu ama Oscar konusunda ne yazık ki başarı elde edemiyoruz. Siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Ben Oscar'ı o kadar önemseyenlerden değilim. Sonuçta Amerikan film endüstrisinin verdiği bir ödül bu. Verirlerse alırız, vermezlerse çok sorun etmeye gerek yok. Bir film ödül aldı diye güzel bir film değildir. 'Hayat' ödül almasa da çok güzel bir film.




FİLİSTİN SİNEMASI'NA BÜYÜK ALAN AÇTIK

Haziran ayında Filistin Direniş Sinema etkinliği düzenlediniz. Bunun devamı gelecek mi?
Biz bir etkinlik düzenlemedik, etkinlikler düzenledik. Türkiye Kültür Yolu Festivali'nde her ilimizde Filistin Sineması'na büyük bir alan açtık. Filistin filmleri gösterdik, yönetmenlerini ağırladık, Filistin'i ve Filistin sinemasını konuştuk. Mesela bu günlerde 13 Filistinli yönetmeni İstanbul'da ağırlıyoruz. Filistin Sineması'nın kurucusu olarak kabul edilen Michel Khelifi İstanbul Kültür Yolu Festivali için bakanlığımızın davetlisi olarak İstanbul'da.

CEP TELEFONUNDAN İZLENEN FİLME SİNEMA DENMEZ

Sinema salonları eskiye oranla az ilgi görüyor. Sinemacılar, filmlerini dijital platformlara taşımaya başladı. Bu durum Türk sinemasını sizce nasıl etkiliyor? Sinemamızda bu açıdan geriye gidiş var mı?
Maalesef var. Sinemamız Kovid döneminde yaşadığı büyük travmayı henüz atlatabilmiş değil. Sinemamızın iki şeye ihtiyacı var iyi film üretmeye ve iyi seyirci yetiştirmeye. Burası bir sinema ülkesi. Bilet almak ve sinemaya gitmek bizim genetiğimizde var. O günlere geri dönmemiz ve gençlerimize şunu öğretmemiz lazım; sinema büyük beyaz bir perdede, karanlıkta, yüksek ses kalitesinde ve birlikte izlenir. Cep telefonundan izlenen şeye sinema denmez.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA