Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu milli okçumuz Mete Gazoz, Günaydın'a çok özel açıklamalarda bulundu... "Beni izleyen, bir çocuk bile benden ilham alıp spora başlasa benim için büyük bir gurur olur" diyen Gazoz, Türkiye'ye başarılar kazandırırken, farklı insanların da hayatlarına dokunabilmenin gerçek başarı olduğunu söyledi.
Türk okçuluk tarihinde ilklere imza attınız. Neler hissediyorsunuz?
İlklere imza atmak, bir yol açmak, kapıyı aralamak bunlar elbette gurur verici şeyler. Geriye dönüp baktığımda ülkemizin spor tarihi adına bu güzel başarıları elde etmek beni çok mutlu ediyor. Beni daha çok mutlu eden bir başka şey ise spor kültürünün gelişmesine katkıda bulunmak. Beni izleyen, başarılarımı gören bir çocuk bile benden ilham alıp spora başlasa benim için daha da büyük bir gurur olur ki sokakta konuştuğum insanlarda, sosyal medyadaki yorumlarda böyle şeylere rastlıyorum ve çok mutlu oluyorum.
8 SAAT ANTRENMAN YAPIYORUM
Başarılarınızla gurur duyuyoruz. Bu başarıları elde etmek için nasıl bir yol izlediniz peki? Sizin aracılığınızla tüm halkımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. O kadar güzel geri dönüşler alıyorum ki sizlere anlatamam. Halkımızın desteğini her koşulda yanımda hissediyorum. Sokakta beni görüp bir şeyler ikram etmeye çalışanlar, fotoğraf çektirmek isteyenler, sohbet edenler, çocuklarına beni tanıtanlar... Tüm bunlar o kadar anlamlı ki benim için. Ben onlardan biriyim, her evin çocuğu gibiyim yani. Bu beni çok motive ediyor. Ben her yarışmada, arkamdaki milyonlarla beraber o yayı geriyorum ve atışımı yapıyorum. Halkımız benim itici gücüm. Onların desteği beni, her zaman daha da iyi olmaya itiyor. Yakalanan başarıya gelecek olursak, bunların hiçbiri bir günde olmuyor tabii ki. Siz beni müsabaka sırasında yayımı gerip atışımı yaparken görüyorsunuz ama arka planda müthiş bir çalışma ve özveri var. Ben yılın çok büyük bir kısmında kamptayım. Ailemden arkadaşlarımdan uzak... Günde 8 saat antrenman yapıyorum. Gerçekten başarılı olmak istiyorsanız, bulunduğunuz alanın gerekliliklerini en iyi şekilde yerine getirmeniz gerekiyor. Ve yolun asla bitmeyeceğini çok iyi biliyor olmanız gerekiyor. Bu nedenle kendinizi hep geliştirmeniz ve hazır olmanız çok kıymetli.
TARİFSİZ GURUR YAŞIYORUM
Türkiye'yi dünyada temsil ediyorsunuz. Neler hissediyorsunuz bu noktada?
Ülkemi temsil etmek, bayrağım için başarılar kazanmak tarifsiz bir gurur. Benim ve diğer tüm sporcularımızın kazandığı başarıların hepsi ülkemizin adının daha fazla duyulmasına katkı sağlıyor. Spor, tüm dünyanın ortak dili, insanlığı birleştiren bir güç. Böylesi büyük bir gücü en verimli şekilde kullanarak ülkeme kendi en iyi bildiğim alanda katkı sağlamak da benim en önemli görevim. Bunun bilinciyle hareket ederek her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret gösteriyorum. Eğer bunu başarabiliyorsam ne mutlu bana.
2015'TE OKÇULUĞU BIRAKIYORDUM
Spor hayatınızda sizi gururlandıran bir an var mı?
Çok kolay bir cevabı varmış gibi gözükse de benim için çok zor bir soru. Ne mutlu bana ki genç yaşıma rağmen çok gururlandığım, mutluluktan gözlerimi dolduran birçok anı biriktirdim. Sanırım en çok gururlandığım an Tokyo'da kazandığım Olimpiyat altını. Tarihimizin olimpiyatlarda okçuluk branşındaki ilk madalyası, ilk şampiyonluğu getirdiğim an olabilir. Nedenini tam olarak anlatmak için kaseti biraz başa sarmak gerekiyor. 2016 yılına kadar gitmemiz lazım. Rio'da ilk defa olimpiyat tecrübesi yaşadım ama onun da öncesinde 2015 yılında okçuluğu bırakmanın eşiğinden döndüm. O yıl hiç de istediğim gibi gitmedi. Yarışmalarda istediğim sonuçları bir türlü alamıyordum. Sonuçta ben de bir insanım zaman zaman yapamadığımı, fazla geldiğini düşündüğüm anlar olmuştu. Tüm bunların neticesinde benden buraya kadar dedim ve ailemle bu kararı paylaştım. 16 yaşındaydım. Onlar da kararım ne olursa olsun arkamda duracaklarını ama devam edersem birçok şeyi başarabileceğimi bana söylediler. Onların o desteği benim tüm bakış açımı değiştirdi. Bu karar aşamasında bir sene sonra Rio'da olimpiyatlardaydım. Rio benim için harika bir tecrübe oldu. 2016'da olimpiyatlardan Türkiye'ye döndüğümde verdiğim bir röportaj var. Orada tüm halkımıza bir söz verdim. "Evet, bu sefer olmadı ama 2020'de altın madalya benim olacak" dedim. Tokyo'da kürsünün en üst basamağındayken aklımdan hep bunlar geçti. Ailemin bana karşı olan güvenini kara çıkarmadım ve 5 yıl önce tüm ülkeme verdiğim sözü tuttum. İşte o gün yaşadığım gurur, diğerlerinden biraz daha farklıydı.
SPORCUYA VERİLEN DEĞER ÜLKE SPORUNU ÜST NOKTAYA TAŞIDI
Türkiye'nin olimpiyatlarda daha da başarılı bir noktada olması için sizce neler yapılması gerekiyor?
Planlama olmadan başarılı olamazsınız. Hep söylediğim gibi sporda yetenekli olmanız başarılı olacağınız anlamına gelmiyor. Doğru şekilde çalışmadan ve başarı için fedakarlıklarda bulunmadan olmuyor maalesef. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Önümüzde Tokyo Olimpiyatları örneği var. Madalya rekoru kırdık. Okçuluk ve jimnastikte ilk olimpiyat madalyalarımızı kazandık. Bu sonuçlar ülke olarak doğru yolda olduğumuzun kanıtı aslında. Gençlik ve Spor Bakanlığımız ve TMOK iş birliğiyle yapılan yatırımlar da bu noktada çok önemli. Spora ve sporcuya verilen değer, ülke sporunu başka bir seviyeye getirdi. Her branştaki potansiyelimizi yavaş yavaş ortaya çıkartıyoruz. Bakanlığımızın tesisleşmeye verdiği önem, TMOK'un sporculara verdiği destek, ülkemizde çok büyük bir atılıma yol açtı. Hep söylüyorum, ülkemizdeki bu başarıların hiçbiri bir günde elde edilmiş başarılar değil. Hepsi sisteme sadık kalınarak elde edilen başarılar. Devamlılığının olmasının sebebi de bu. Çok bilinçli antrenörler yetenekli sporcularla bir araya geldi. Bu anlamda başarı da kaçınılmaz oldu. Umarım böyle de devam edecek.
ÜLKEMİZE BİR OLİMPİYAT ALTINI DAHA GETİRECEĞİM
Bu seneki hedefleriniz neler?
Eğer benim gibi yeni mücadelelere her zaman aç, kazanma arzusu yüksek bir sporcuysanız hedefiniz bitmez. Benim hep söylediğim bir şey var. Kürsüden inene kadar şampiyonsunuz. Kürsüden indikten sonra kendinizi yeniden, yeni mücadelelere hazırlamaya başlamalısınız. Büyük hedeflerden bahsedeceksek, bu yıl iki büyük hedefim vardı: Avrupa Şampiyonası ve Paris'te gerçekleşecek Olimpiyat Oyunları. Geride bıraktığımız mayıs ayında ilk hedefime ulaştım. Benim de koleksiyonumdaki tek eksik bir Avrupa Şampiyonluğu'ydu. Bizim branşımızda elbette her yarışma çok kıymetli, çünkü hepsinden puan alıyoruz. Bu puanlar hem genel klasman sıralamamızı hem de Olimpiyat biletimizi etkiliyor. Ne mutlu bana ki Tokyo'da Olimpiyat altını, Berlin'de Dünya Şampiyonası altınını kazandım. Koleksiyonumdaki tek eksik Avrupa Şampiyonası altınıydı. Olimpiyatlar öncesi bu eksiği de tamamladım. Şimdi ise sırada Olimpiyat Oyunları var. Paris'e yeniden Olimpiyat şampiyonu olmaya gidiyorum. Tokyo'da kürsünün en üst basamağındaydım, Paris'te yine en üst basamakta İstiklal Marşımızı okutmak istiyorum. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağım. Umuyorum ki ülkemize bir Olimpiyat altını daha getireceğim.
CUMHURBAŞKANIMIZ İLE OKÇULUK SOHBETİ YAPIYORUZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile şampiyonluğunuzdan dolayı görüştünüz. Neler söylemek istersiniz?
Sayın Cumhurbaşkanımız sporla çok ilgili. Gerçekten her detayı biliyor ve bizimle çok yakından ilgileniyor. Onun desteği elbette bizler için önemli bir moral kaynağı. Dünya şampiyonu olduktan sonra da ilk arayan ve başarımı kutlayan isimlerden biriydi. Ara ara da telefon görüşmelerimiz oluyor. Okçuluk üzerine sohbet ediyoruz. Spora ve sporcuya olan ilgisi gerçekten üst seviyede. Destekleri için de kendisine teşekkür ederim.
VATANIMA BAĞLILIĞIMI HER YERDE DİLE GETİRİYORUM
Başka ülkelerden 'Gel bizim vatandaşımız ol, bizim adımıza yarışmalara katıl' teklifi geldi mi?
Tüm dünya benim ülkemi ne kadar sevdiğimin farkında. Her ortamda vatanıma olan bağlılığımı dile getirmekten hiç çekinmiyorum. Bu sebeple kimsenin bana böyle bir teklif yapmak aklına bile gelmez.