Geçtiğimiz günlerde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'Tiyatro yapmayın' sözünden dolayı özür dilemesi, sosyal medyada gündem oldu. İmamoğlu'nun her yaptığını sorgusuz sualsiz alkışlayanlar, özür dilemesini de 'ne kadar medeni bir tavır' diyerek yere göğe sığdıramasalar da gerçek öyle değil maalesef... İBB'de olan biteni bilmesem belki bu özrü samimi görürdüm. Ama bana bu özür son derece samimiyetsiz geliyor. Neden mi? "Hiç kimsenin işine, emeğine dokunmayacağız" diyerek söz veren sanki kendisi değilmiş gibi, işten çıkarmalara son sürat devam ediyor. İşte son örneği de bu ay yaşandı.
NEYE İNANACAĞIZ?
İBB iştiraki Spor A.Ş'den içlerinde engelli çalışanı da olmak üzere onlarca kişiyi işsiz bırakan İmamoğlu ve ekibi, bununla da kalmadı. İşten çıkarmaları protesto etmek için Spor A.Ş'nin önüne gidenler binaya giremesin diye giriş kapısına kilit de vurdurdu. Görünen o ki, işten çıkarılan çalışanların protestosuna bile tahammül edemeyen bir İBB yönetimi var. Şimdi biz hangi İmamoğlu'na inanalım? İstanbul seçimlerine girerken katıldığı her programda "Kimsenin işine, aşına dokunmayacağız" diye vaatlerde bulunan İmamoğlu'na mı, yoksa engelli çalışanı bile kapının önüne koyan İmamoğlu'na mı? Geldiği günden beri popülist bir çizgi izleyen İmamoğlu, her şeyi PR malzemesi yapmaktan hiç çekinmiyor. "Tiyatro yapmayın" sözünden bile 'özür dileyerek' puan toplamaya çalışırken, keşke aynı duyarlılığı bu olayda da gösterse. Keşke, ekranlarda, miting meydanlarında onlarca kere tekrarladığı "Kimsenin işine dokunmayacağız" sözünü tutmadığı için de bu insanlardan özür dilese. Ama dilemez... Niye mi? Çünkü onun siyaseten kendisine puan toplamayacak hiçbir şeyin içinde olmadığını bir çok olayda gördük. Umarım bu sefer bizi yanıltır da mağdur ettiği insanların sesine kulak verir..
TİCARİ KAYGIYLA YAPILAN FİLMLER SANATÇILARIMIZA BÜYÜK HAKSIZLIK!
Müslüm Gürses'in hayatını anlatan 'Müslüm' filmi çok konuşulmuş, çok da tartışılmıştı. 6 milyondan fazla izleyiciye ulaşan film sonrasında, aramızdan ayrılan ünlü sanatçıların yaşamları bir bir beyaz perdeye taşınmaya başlandı. Şimdi de Bergen, Dilber Ay ve Neşet Ertaş'ın hayatları film oluyor...
DOĞRU YAPILMALI
Böyle büyük bir hayran kitlesine sahip bu isimlerin yaşamları dünyanın birçok yerinde beyaz perdeye taşınıyor. Ancak buradaki önemli nokta ne kadar doğru taşındığı. Sadece ticari kaygılar taşınarak film yapılırsa bu sanatçılarımıza büyük bir haksızlık olur diye düşünüyorum. Çekilen çile, emekler ve tüm zorluklar, ticari kaygıdan öte gerçekleri yansıtmak amacıyla beyaz perdeye taşınırsa ne ala.. Ama bu gerçekler egzajere edilerek, daha fazla izleyici toplamak için yapılırsa, bu sanatçılarımız olmak üzere ailelerine de büyük bir saygısızlık olur. Umarım, vizyona girecek bu filmlerimiz gişe kaygısı taşınmadan, sanatçılarımızın hayatını en doğru biçimde aktarır...