Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

Prenses Leia...

İnsanoğlu her şeye alışmaya muktedir. Hayat inişli çıkışlı... ama bu saçma sapan 'date'leri ne yapacağız? Geçen gün yakın bir kadın arkadaşım başından geçen en garip buluşmayı anlattı. Filmlere konu olur... (Valla olur yapımcı dostlarım!)

BENDE KAHVE İÇELİM Mİ?
Ben biraz abartmayı severim, duyduklarımı size öykü olarak yazacağım. Kahramanların isimlerini değiştireceğim. Buyurun:
Yemek boyunca karşısında oturan Can'ın ne kadar kibar, ne kadar özenli, ne kadar naif olduğunu düşünüp durmuştu Aslı. Zaman zaman fazla nazik gelen hallerini saymazsak sanki bu iş olacak gibiydi... Yarın ilk iş, kendisini bu kibar, 40'larında, İstanbul'da hâlâ bekar kalabilen ressam adamla tanıştırdığı için Melis'e teşekkür edecekti. Ama önce, Tünel'deki balıkçıda arka fondan gelen Zeki Müren'in sesi ve üç kadeh alkolün etkisiyle gevşemiş zihnini toplayıp Can'ın, "Bana gidip bir kahve içelim mi?" teklifini düşünmesi gerekiyordu.
Sonuçta arsızca üzerine düşmemişti, diğerleri gibi sulu espriler yapmıyordu, giyim kuşamı da fena değildi. Tek sorun rahatsız ediciliğin sınırlarında dolaşan kibarlığı ve hayallerindeki kadar yakışıklı olmamasıydı. Umutsuzluk ve alkol el ele verince nasıl da güzel görünüyordu bazen adamlar...



UZAY GEMİSİNDEYMİŞ HİSSİ
"Tamam" dedi kıkırdayarak...
Kapının açılmasıyla kendini karanlık salonun ortasında bulması süresinde bir kararsızlık rüzgarı geçti gitti içinden... Aldırmadı. Can ışığı açtığında evini incelemeye başladı. İçindeki huzursuzluk artıyordu. Önce evdeki duvar kağıtları dikkatini çekti. Kendi resimlerini göreceğini sandığı adamın evindeki uzay gemisindeymiş hissi veren duvarlardan gözünü alabildikçe Can'la bakıştılar.
"Jedi Tapınağı" dedi Can, "Star Wars'un hayatımda anlamı büyüktür, o yüzden duvar kağıtlarım böyle."
Filmden söz ettiğini anladığında odayı çekingen gözlerle süzmeye başladı. Kütüphane raflarına özenle yerleştirilmiş ışın kılıçları, film karakterlerinin bibloları, duvarlara asılmış posterler, bir uzay mekiğini andıran orta sehpa, Darth Vader palto askısı, Hansolo figürlü masa lambası... Şaşkınlıkla kendini koltuğa bıraktı. Derin bir nefes alıp sakince düşünmek için kendine birkaç saniye süre tanıdı.
Kahveleri yapmak için mutfağa giren Can'ın sesiyle irkildi:
"Prenses Leia'yla tanıştın mı?"
Kimden söz ediyordu acaba. Kedisi mi vardı yoksa?
Can elinde kahvelerle içeri girip, evin köşe koltuğunda oturan cansız mankeni işaret etti... Leia orada oturuyordu. Evdeki diğer detayları incelerken, bunu nasıl olmuş da gözden kaçırmıştı?



UYUMSUZ HAYAL KURANLAR
Can üzerine kostüm giydirilmiş cansız mankenle konuşmaya başladığında kanının çekildiğini hissetti.
Sesi soluğu kesilmişti Aslı'nın... İnanamaz gözlerle Can'a bakıyordu... O ise yarattığı hayal alemine, bir canlıyı davet etmenin telaşındaydı. "Sen farklı birine benziyorsun. O yüzden evime davet ettim, yoksa kimse giremez bu kapıdan. Zaten Prenses Leia da çok kıskançtır. Çok özel bir ilişkimiz var onunla" derken koltuğa oturttuğu, metalik renkli bir elbise giydirdiği mankene doğru döndü. Ruj da mı sürmüştü ona!
Yaaaa böyle işte arkadaşımın başına gelenler... Ne adamlar var yahu! Adam diye date'e çıkıyorsun, Maladaptive Daydreaming muzdaribi çıkıyor. O ne ola ki diyorsanız, uyumsuz hayal kurma da diyebiliriz. Uyumsuz hayal kurma kişinin aşırı hayal kurmasının insanlarla iletişiminin yerini aldığı ve günlük işlerin aksatıldığı bir durumdur. Ben böyle çok tip tanıyorum. Ya siz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA