Ankara'da Mamak Belediyesi'nin sorumluluğundaki hayvan barınağında aç bırakılan köpekler birbirini parçaladı.
Pek çok köpek kanlar içinde bulunurken, tepki için barınağa giden hayvan severler köpekleri dışarı bıraktı. Valilik olayla ilgili soruşturma başlattı.
Barınaktan medyaya düşen görüntüler dehşet verici!
Oysa CHP'li Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin, sokak köpekleriyle ilgili çıkan yeni yasayı uygulamayacağını belirtip, izleyeceği yolu şöyle anlatmıştı:
"Sokak köpeklerini incitmeyeceğiz, beni iyi takip edin. Elimizdeki bütün imkânları kullanıp, sizlerle birlikte sokakta mücadele edeceğiz.
O hayvanları incitmeden sizler ve veteriner hekimlerle birlikte tedavi edip, aldığımız noktalara kamera kayıtlarıyla geri bırakacağız. Sokak hayvanlarına sevgiyle yaklaşırsanız bu sorunun çözüleceğine emin olun." Sevgiyle, incitmeden yaklaşmak köpekleri birbirine parçalatmak mı oluyor?
Sosyal medyaya düşen bir videoda barınaktaki köpekleri kurtarmaya çalışan bir hayvan sever, "CHP'li Mamak Belediyesi'nin yaptıkları işten haberleri yok. Hayvanlar açlıktan birbirlerini yemiş.
Şimdi de delilleri karartıyorlar" diyordu.
Barınağın kapısına şirin köpek resimleri çizip, sosyal medyada 'can dostlarımıza bakıyoruz, koruyoruz' diye sevimli köpek fotoğrafları paylaşmakla olmuyor bu işler!
BELEDİYELERE CEZA!
Elbette bugün CHP'li belediyenin barınağında yaşananlar, yarın başka siyasi partilerin belediyelerinin de başına gelebilir!
Defalarca yazdık; başıboş köpekler ciddi bir sorun, bu sorunu çözmek için büyük maddi kaynaklara ve özverili çalışmalara ihtiyaç var!
En kötüsü ise; birçok belediyenin, köpekleri toplamanın, kısırlaştırmanın ve sahiplendirmenin ne kadar zor, maliyetli ve hata yapma oranının yüksek olduğunu görüp hiçbir şey yapmamaları!
Çünkü Mamak Belediyesi gibi işi ellerine yüzlerine bulaştıracaklarını iyi biliyorlar!
Oysa yeni çıkan yasaya göre sokak köpekleri sorununun çözümünün birinci adresi belediyeler. Ancak bırakın sokak köpeklerini toplamayı, tedavi etmeyi, barınak bile kurmuyorlar!
Sonra da ülkemizde kuduz vakaları artıyor, insanlar sokak ortasında köpekler tarafından parçalanıyor!
Başıboş köpeklerle ilgili yeni yasayı uygulamayan, sorumluluklarını yerine getirmeyen belediyelere cezai uygulamalar hemen başlatılmalı!
***
DÜNYA ORTALAMASININ ÜZERİNDEYİZ
Dijital Global İstatistik Raporu'na göre Türkiye nüfusunun 74,41 milyonu internete erişiyor.
Nüfusun internet kullanım oranı yüzde 86,5. Türkiye'de kullanıcılar günde ortalama 7 saat internette vakit harcıyor.
Dünya genelinde sosyal medyada geçirilen süre ortalama 2 saat 19 dakika iken, Türkiye'de günde ortalama 2 saat 37 dakika süre harcıyoruz.
Türkiye'de internet ve sosyal medya kullanımının dünya ortalamasının üzerinde olması hem güzel hem de kötü bir veri.
Güzel çünkü internet kullanımında çağı yakalamışız, hatta dünya ortalamasını geçmişiz.
Bu sonuçlar kötü çünkü Türkiye'deki kullanıcıların tüm sosyal medya platformlarındaki aktif hesap sayısı 303 milyon 97 bin.
Bu da vaktimizin çocuğunu sosyal medyada geçirdiğimizi gösteriyor.
16 yaş üzerindeki internet kullanıcılarının herhangi bir cihazdan oyun oynama oranı dünya genelinde yüzde 84,1 iken bu oran Türkiye'de yüzde 92,6 olarak ölçüldü.
Türkiye bu oran ile dünyada altıncı sırada yer alıyor. Dünya genelinde günlük ortalama TV izleme süresi 3 saat 8 dakika iken, Türkiye'deki günlük ortalama TV izleme süresi 3 saat 34 dakika.
Türkiye, TV'ye en çok vakit harcayan 11'inci ülke.
Özetle başta çocuklar ve gençler olmak üzere Türk halkının hayatının çoğu ekrana bakmakla geçiyor.
Bunun ekonomik, sosyolojik ve psikolojik birçok nedeni var. Ve bu nedenlerin etkilerini düşürmek için de kapsamlı yasalara ihtiyaç var.
***
106 YENİ CEZAEVİ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Önümüzdeki beş yıllık bir plan dahilinde 106 cezaevi planladık" dedi.
Bu geç alınmış doğru bir karar.
Türkiye'de yaklaşık 300 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor.
Toplam 355 cezaevindeki doluluk oranı ise yüzde 100'ü aşıyor.
Birçok suç kaydı olmasına bazı suçluların aramızda dolaşmasının ve genelde suçluların az ceza almasının bir nedeni de cezaevlerindeki kapasite yetersizliğiydi.
Ceza İnfaz Yasası'nda yapılacak değişikliklerle birlikte tutuklu sayısının da artacağını hesaba katarsak; daha fazla cezaevi toplumda güveni artırır, adalet sisteminin daha adil ve verimli çalışmasına yardımcı olur.
***
10 YAŞINDA 361 SUÇ KAYDI!
İstanbul- İstiklal Caddesi'nde 10 yaşında bir çocuk, turist bir kadının cebinden telefon çaldı. Olayı fark eden Güven Timleri telefonu alıp sahibine teslim etti.
10 yaşındaki çocuk sevk edildiği makamlarca serbest bırakıldı.
Çünkü Türk Ceza Kanunu madde 31 gereğince, 12 yaşını doldurmamış yaş küçüklüğü grubundaki çocukların ceza sorumluluğa sahip olmadığı ve bu nedenle ceza kovuşturması yapılamayacağı belirtiliyor.
Öte yandan hırsız çocuğun 361 suç kaydı olduğu ortaya çıktı.
Bu inanılmaz suç kaydına ulaşması için çocuk altı yaşından itibaren dört günde bir suç işlemiş gerekiyor.
Bir de çocuğun yakalanmadığı, resmi kayıtlara geçmeyen suçlar var!
Belki de çocuk altı yaşından beri her gün hırsızlık yapmak için evden çıkıyordu!
Peki, çocuk 361 kez yakalanırken ailesi ne yapıyordu?
Herhalde çocuğu her gün hırsızlık yapması için kalabalık semtlere götürüyorlardı!
Normalde bu çocuğun aileden alınıp devlet korumasına altında bir çocuk esirgeme yurduna konması ve psikolojik destek sağlanması gerekiyordu.
Çocuklarını suça işlemeye yönlendirmeyi geçim kapısı gören birçok ebeveyn var!
Suça teşvik eden anne ve babalar mutlaka cezalandırılmalı.
***
Altyazı
"Gülün, dünya sizinle birlikte gülsün; ağlayın ama yalnız başınıza ağlayın." (Oldboy)