Tayvan'da meydana gelen ve son 25 yılın en büyüğü olarak nitelenen 7.4 büyüklüğündeki depremde sadece 10 kişi hayatını kaybetti ve az sayıda bina hasar gördü.
Böylesine büyük bir depremden sonra bile dükkânlar ve kafeler açıktı, trafik akıyordu.
Bir yıl önce aynı büyüklükteki depremde ise Türkiye'de 50 binden fazla insan hayatını kaybetti.
Bunu klişe bir karşılaştırma gibi görebilirsiniz.
BBC'nin iki ülkeyi karşılaştıran haberinde belirtildiği gibi Tayvan ile Türkiye'nin deprem geçmişi arasında büyük benzerlikler var.
Tayvan tarihindeki en kötü depremlerden biri olan Chi Chi depremini 1999 yılında yaşadı.
Türkiye de 1999'da büyük yıkım ve insan kaybına yol açan Marmara Depremi'ni yaşamıştı.
Tayvan'da 1999'daki depremde 2 bin 400 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı bize göre az, onlara göre ise çok yüksekti.
Ülkede yıkılan on binlerce binanın arasında yeni yapıların da olması Tayvanlılar da şok etkisi yarattı.
Ve Tayvanlılar tıpkı Türkiye'deki gibi 1999'da birçok binanın betonunda ucuz olduğu için deniz kumu kullanıldığını fark etti.
Tayvan'da Chi Chi depreminin ardından bina yönetmelikleri değiştirildi.
ERKEN UYARI SİSTEMİ
Yeni binaların temel bir depreme dayanıklılık seviyesini karşılamaları gerekiyordu.
Bütün köprü ve yol gibi altyapılar sismik güçlendirmeden geçti. Ülkenin her yerine erken uyarı sistemleri kuruldu, deprem tatbikatları yapıldı vs.
Türkiye'de de 1999 yılından sonra deprem yönetmeliği yasası çıkarıldı.
Erken uyarı sistemleri kuruldu, tatbikatlar yapıldı vs. ama 6 Şubat'ta yine sınıfta kaldık.
Peki, biz neyi yapmadık?
Aradaki en önemli fark Tayvan'ın depreme karşı çıkarılan yasaları kâğıt üzerinde bırakmamasıydı.
Binaların güçlü yapılması için yasadaki her maddenin harfiyen uygulanması denetlendi.
Yeni eski her binanın deprem dayanıklılık seviyeleri ölçüldü.
Kalitesiz konut yapanlara ve eksikleri tamamlamayanlara caydırıcı cezalar uygulandı.
Türkiye'deki temel sorun binaların yapım aşamasında sürekli ve aktif bir şekilde denetlenmemesi!Ve belediyelerin imar planlarının rüşvete, yolsuzluğa açık olmaları!
Ruhsatı veren belediye ile binayı yapan müteahhitlerin sorumluğu başkasına atmayacakları bir denetleme sistemine ihtiyacımız var.
***
BAKLAVA TUZAĞI!
Ramazan Bayramı'nda baklava satışları patlar. Ancak artık kaliteli bir kilo fıstıklı baklavanın fiyatı 900-1000 TL'den başlıyor.
Fırsatçılar özellikle Ramazan Bayramı'nda piyasaya sahte veya kalitesiz baklava sürüyor.
Sahte baklavayı nasıl anlayacağız? İşte uzmanların uyarıları:
Gerçek baklava genellikle altın sarısı renkte olur ve üstünde iri fıstık veya ceviz parçaları bulunur. Kalitesiz baklavanın soluk, yapay bir rengi vardır.
Sahte baklavanın şekli de kötüdür. Normalden daha kuru olabilir ve şerbet eksikliği hissedilebilir.
Baklava aşırı parlaksa içinde şeker yerine glikoz şurubu olabilir!
Katları ince değilse, ağızda eriyen bir dokuya sahipse yine baklavanın kalitesiz olma ihtimali yüksektir.
Öte yandan malzeme maliyetlerindeki artış bile baklavanın kilosunun 1000 TL olmasını açıklayamaz!
Bazı baklavacılar enflasyon bahanesiyle müşteriye fahiş fiyat çekiyor!
***
'ATIN ÜZERİNDEKİ TÜRK DEĞİLSE YÜKTÜR'
Futbolu bıraktıktan sonra sırra kadem basan Mesut Özil, geçtiğimiz ay vücut geliştirme antrenman paylaşımlarıyla ortaya çıkmıştı.
Geçmişteki zayıf imajının aksine, son paylaşımlarında kaslı vücut yapısıyla dikkatleri çeken eski futbolcu, en son at üzerinden bir paylaşım yaptı.
Bu pozunun altına "Atın üzerindeki Türk değilse yüktür" notunu düşen Özil'in paylaşımı büyük beğeni topladı.
At, atlı süvari, atlı okçu vs. denilince tarihte akla ilk Türkler gelir.
Özil'in paylaşımı bu açıdan anlamlı ama günümüzde Türklerin atla olan bağı kesildi.
Eskiden atın üstünde büyüyen Türk evladı şimdi at görünce şaşırıyor.
Mesut'a dönecek olursak. Türkiye'ye geldikten sonra özüne de dönüş yapan yıldız futbolcu, milliyetçi paylaşımlarıyla dikkat çekiyor.
Hep dedik; keşke Mesut Türk milli formasını tercih etseydi! O zaman at üzerindeki paylaşımı daha değerli olurdu.
***
SİGARAYA YAPAY ZEKA ÖNLEMİ
Singapur'da 'Balefire' adı verilen bir yapay zeka sistemi kullanılarak yasak alanlarda sigara içenler tespit edilmeye başlandı.
Bu sistem kişileri sigara içerken tespit ettiğinde, gerçek zamanlı olarak yerel yetkililere bildirimde bulunuyor. Böylece yetkililer hızla müdahale edebiliyor.
Kapalı alanlar, parklar, eğitim kurumları gibi alanlarda sigara içenlere 148 dola para cezası kesiliyor.
Bu sistemin bir üst versiyonu ise yüz tanıma yöntemiyle anında ceza kesen yapay zeka yazılımı olabilir.
O zaman sistemin polisi çağırmasına da gerek kalmaz.
Türkiye'de eskisi gibi sigara yasaklarına uyulmuyor. Ceza kesen de olmuyor.
Ülkemizde yapay zeka ile sigara cezası kesilse maliyenin kasası dolar!
***
JANDARMADAN SANAL DEVRİYE
Ankara İl Jandarma Komutanlığı'nın sanal devriye faaliyetleri sırasında, yasa dışı 721 internet sitesi tespit edildi.
Yasa dışı bahis oynanmasına imkan sağlayan 601, müstehcen içerikli paylaşım yaptığı belirlenen 111 ve 'oltalama' yöntemiyle dolandırıcılık yaptığı tespit edilen dokuz internet sitesi hakkında işlem başlatıldı.
Ayrıca 19 faili meçhul internet-telefon dolandırıcılık aydınlatıldı.
Genelde kırsal alanlarda görev yapan jandarmanın internette sanal devriye çıkması olumlu bir gelişme.
Günümüzde yan kesicilik, kap-kaç ve ev hırsızlığı artık fazla yapılmıyor. Bunların yerini telefon ve internet dolandırıcılığı aldı.
Güvenlik güçlerimizde de bu yönde bir değişim içinde olmalı.
Siber güvenliğe daha çok bütçe ve uzman çalışan ayrılmalı!