Çınarcık'ta yaşanan 4,1 şiddetindeki depremden sonra yine olası İstanbul depremi ihtimali tartışılmaya başlandı.
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Çınarcık depreminden sonra "Sanıyorum deprem Adalar Fayının güneyindeki küçük normal faylar üzerinde olmuş olabilir... Marmara'daki sistem gerilim biriktiriyor" dedi.
Görür, 4 Aralık'ta Mudanya açıklarında gerçekleşen 5,1 depreminden sonra ise "İstanbul'da her an deprem olma ihtimali yüzde 47'ye çıkmış durumda. Bu inanılmaz bir oran. Neredeyse yazı tura atacaksın" uyarısında bulunmuştu.
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ise yine Görür'ün tam tersi açıklamalarda bulundu:
''Hep Adalar fayında deprem olacak deniyordu. Adalar fayı ölü faydır, Kuzey Anadolu Fayı değildir. Fayın bir ucu Düzce'ye gidiyor. Diğer ucu Teşvikiye'den Mudanya'ya gidiyor.
Adalar fayında böyle bir aktivite görmüyoruz. Çınarcık depremi 1999 depreminin sonunda artçıların biriktiği Teşvikiye'de olmuştur. Beklenen büyük İstanbul depremi tam bir balondur."
Özetle iki yerbilimci çok farklı düşünüyor. Bu iki profesörün de destekçileri farklı. Örneğin Prof. Celal Şengör, Görür'ü destekliyor.
Prof. Ahmet Ercan da Üşümezsoy'a yakın açıklamalarda bulunuyor.
Bilimsel verileri bu kadar farklı yorumlamak mümkün mü? Peki, biz kime inanacağız?
Çevremde ve sosyal medyada gördüğüm kadarıyla insanlar artık inanmak istediklerine inanıyor!
Görür'ün açıklamalarını pür dikkat dinleyip korku içinde bekleyen insanlar da var... Üşümezsoy'ün pozitif açıklamalarında kendini rahat hisseden İstanbul'da büyük bir deprem olmayacağına dair iyimser beklentide olanlar da var.
BALON MU?
Ama Üşümezsoy, İstanbul'da ısrarla büyük deprem olacağını söyleyenler hakkında büyük bir ithamda bulunuyor:
"İstanbul'da Kumburgaz çukurunda 6 ya da 6.5'luk bir deprem olabilir. Yerel yönetimler hayalet Adalar fay hattı üzerinden yurt dışından krediler alıyor. Yeni alanlar imara açılıyor, rant kovalanıyor. Adalar'da aktif fay yok, rant için hayalet fay ürettiler!"
Böyle bir şey olabilir mi? Örneğin Görür deprem uyarısında bulunurken artık neredeyse ağlayacak gibi oluyor. Duygusal açıklamalarda bulunup önlem alınması için adeta yalvarıyor!
Öte yandan "Her gün İstanbul depremi konuşuluyor. Her gün İstanbul yıkılacak deniyor. İnsanda psikoloji bırakmadılar" diye deprem yorumlarından sıkılanlar da var.
Naci Görür ile Şener Üşümezsoy neden bir TV kanalında karşı karşıya gelip tartışmıyorlar!
Zaten her gün yorum yapıyorlar. Bari karşılıklı konuşsunlar, tezlerini öne sürsünler. Orta yol bulunuyorsa bulunsun. Bulunmuyorsa da insanlar bu iki farklı görüşü dinleyip bir karara varsınlar.
Elbette depreme karşı önlemler hızla alınmaya devam edilmeli ama deprem olasılığına dair de insanların kafası daha fazla karışmamalı!
***
CELAL ŞENGÖR'Ü DE ÇALDILAR!
Yunanistan'da bir televizyon programcısının Prof. Dr. Celal Şengör'e olan benzerliği Türkiye'de gündem oldu.
Sosyal medyada paylaşılan fotoğrafların altına "Baklavadan sonra Celal Şengör'ü de çalmışlar" benzeri yorumlar yazılarak, Yunan programcıya "Celali Sengoretsi" adı takıldı.
En çok güldüğüm yorum ise şöyleydi: "Baklavaya, kokorece eyvallah dedik, Celal Şengör'ü niye çaldınız?" Bence 'eyvallah' demeyelim!
Baklava da kokoreç de Celal Şengör de bizim.
Hatta Celal Hoca'yı hemen tescil edelim!
***
GQ TÖRENİ FARK YARATTI
GQ Men Of The Year 2023 Ödül Töreni beklendiği gibi görkemli geçti.
Önceki gece 2023 yılında metre kareye en fazla ünlünün düştüğü töreni takip ettik galiba.
Geceden birçok ilginç görüntü, an ve dedikodu var. Bu anlar magazin ortamlarında ve sosyal medyada konuşuldu ve konuşulmaya devam edecek.
Bence Taro Emir Tekin, Selahattin Paşalı, Burak Özçivit, Teoman ve Mauro Icardi'nin yan yana oturdukları bu kare gecenin en çok konuşulan anıydı herhalde.
Bu fotoğraf için "Şampiyonlar Ligi gibi" diyen de oldu, "Teoman'ın kafası yine başka yerlerde" gibi espriler yapanlar da...
Daha önce yaptığı yorumu tekrar paylaşmakta fayda görüyorum; ülkemizde birçok ödül töreninde 'adil seçim' yapılmadığına dair tartışmalar yaşanıyor.
Özelikle internet üzerinden halk oylaması yapılınca bazen manipülasyon yapılıyor!
Ama GQ ödüllerinde bu tarz tartışmalar yaşanmıyor. Bunun nedeni kazananları GQ dergisinin editörleri, yazarları, danışmanları ve okurları belirliyor.
Yani GQ'nun kendisine has rafine bakış açısıyla bir değerlendirme yapılıyor diyebiliriz.
***
ŞİMDİ KAZIKÇI MEKÂNLAR DÜŞÜNSÜN!
Ticaret Bakanlığı'nın aldığı yeni karara göre 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren işletmeler, hizmetin özelliği ve tüketiciye sunuluş biçimine göre fiyat listesini iş yerine asmakla yükümlü olacak.
Özellikle lokanta, restoran, kafe, pastane ve benzeri işletmelerde fiyat listeleri hem giriş kapısına hem de masa üstlerine konulacak.
Birçok ülkede bu sistem uygulanıyor. Olması gereken bu değil mi? Neden yıllardır beklenildi?
Pandemiden sonra kafe ve restoran gibi işletmelerin fiyat ayarı kaçmıştı zaten!
Bazıları pandemideki zararı kapatmak için ekstra zam yaptı. Baktılar müşteri ses çıkarmıyor, enflasyon bahanesiyle sürekli zam yaptılar. Birçok gıda ürününde KDV vergisi düşürülmesine rağmen zamlara devam ettiler!
Her şeyde fiyatlar yükseldi ama son iki yıldır yeme içme sektöründe işletmeciler tutturabildiğine satış yapıyorlardı. Kafalarına, müşteriye göre fiyatlandırma yapanlar vardı.
İnsanlar bir mekâna girdiğinde "Acaba fatura ne gelecek?", "Ne kadar kazık yiyeceğiz?" diye düşünmekten yediklerinden keyif alamıyorlardı.
Özetle geç alınmış doğru bir kararla karşı karşıyayız.
Tabii önemli olan yeni yönetmeliğin kâğıt üzerinde kalmaması, uygulanması!
***
Altyazı
"Ben dürüst değilim ve dürüst olmayan bi adamın dürüst olmayışına her zaman güvenebilirsiniz. Dürüstçe söylüyorum bunu. Asıl dikkat etmeniz gerekenler dürüst olanlardır, çünkü ne zaman gerçekten aptalca bişey yapacaklarını asla tahmin edemezsiniz." (Karayip Korsanları)