Tam senelik iznime çıktığım gün Disney Plus, 'Atatürk' dizisini yayımlamayacağını açıkladı. Önemli bir yazı konusunu kaçırdım. Bu konuda çok şey söylendi, tartışıldı.
O yüzden bu konu hakkında naçizane görüşlerimi belirtmek isterim.
Disney, önce birçok Türk yapımı içeriği yayından kaldırarak kendine gelecek eleştirileri hafifletmeye çalıştı ama herkes bu kararın ABD'deki Ermeni lobisinin baskısıyla alındığını gördü.
Ayrıca Disney bir yıl reklamını yaptığı, platformun çıkış projesi olarak gördüğü pahalı ve iddialı 'Atatürk' dizisini neden yayından kaldırdığı konusunda kimseyi ikna edemedi.
Atatürk'ü ağızlarından düşürmeyen, Atatürk'ün partisi CHP, Disney'e beklenen tepkiyi göstermedi. Normalde ilk tepki gösteren, ortalığı ayağa kaldıran CHP olmalıydı ama olmadı. AK Parti başta olmak üzere Cumhur İttifakı'nın partileri anında Disney'i sert bir dille eleştirdi.
Birçok sanatçı Disney'e tepki gösterdi lakin asıl tepki göstermesi beklenen güya Atatürkçü ve muhalif birçok ünlü hiç ses çıkartmadılar ya da üstü kapalı açıklamalar yaptılar.
En büyük hayal kırıklığı ise Atatürk'ü canlandırma şansına ve şerefine ulaşan Aras Bulut İynemli'nin aman Disney'i karşıma almayayım der gibi üstü kapalı bir açıklama yapmasıydı!
Elbette sanatçılar her olay karşısında açıklama yapmak zorunda değiller, sessiz de kalabilirler ama şunu net bir şekilde gördük: Eğer Disney'e ilk çıkışı CHP yapsaydı muhalif sanatçılar hemen topa girecekti! Disney'den ilk hesap soran AK Parti olunca sessizliğe büründüler.
ATATÜRK'ÜN ASKERLERİ!
Bu refleksin arkasında iki neden olabilir. Ya Ak Parti'nin yanında gözükmeyim diye düşündüler ya da dünyanın en büyük yapım şirketlerinden olan Disney ile "Aman aram bozulmasın, belki yarın onlardan bir proje gelir, çalışırız" diye küçük hesaplara girdiler.
Gözlerimiz "Ben bu karardan sonra Disney'in projelerinde yer almam arkadaş" diyecek sanatçıları aradı lakin en başta muhalif sanatçılar üç maymunu oynadı!
Ben kendi adıma Disney Plus'a 'Atatürk' dizisini yayından kaldırdığı için teşekkür ediyorum. Çünkü Disney, bu kararıyla Atatürk'ü ağızlarından düşürmeyen, Atatürk'ü en iyi kendilerinin özümsediklerini iddia eden, sürekli Atatürk üzerinden iktidarı eleştiren, Atatürk tüccarlığı yapan, her 10 Kasım ve resmi bayramlarda Atatürk için paylaşımlar yapan, birçok sanatçı ve siyasetçinin 'sözde Atatürkçü' olduğunu gösterdi.
Her fırsatta "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyorlardı, tek yürek olmamız gereken ilk lobi savaşında mevziyi terk ettiler!
***
DOKTORLAR 'ÇAKARLI' ARAÇ KULLANSIN MI?
DHForum'da "Doktorlara çakarlı araba kullanmak yasal olmalı" başlıklı bir tartışma başlatıldı. Başlığı açan kişi şu yorumu yapmış:
"Çakarlı araba neden kullanılır? Acil ve önemli işin varsa, trafikte sana öncelik sağlanması için. Gel gelelim nerede acil ve önemli iş yapmayan adam var hepsine çakar yasal. Milletvekili mesela, acele acele gidip kanun mu çıkartacak ne yapacak? Ama mesela bir kalp cerrahına gecenin 3'ünde acilen ihtiyaç olabilir. Saniyeler dahi önemlidir bu mevzuda..."
Enteresan bir öneri. Bence devletin üst kademesindeki yöneticiler, güvenlik güçleri ve ambulans dışında kimse 'çakar' kullanmamalı!
Yukarıdaki yorumda bir haklılık payı var. Bir cerrahın ameliyata yetişmesinden daha hayati ne olabilir? Yangın, adli vakalar vs. olabilir.
Acil servislerde devamlı çalışan cerrah ve doktorların araçlarında çakar kullanması teklif edilse buna karşı çıkan olur mu?
***
ROBOT TAKSİ TARTIŞMASI!
Otonom sürüş destekli araçlar artık yurt dışında toplu taşıma ve taksilerde de kullanılıyor.
Örneğin San Francisco'da daha önce robot taksiler veya sürücüsüz taksiler yalnızca gece saatlerinde (22.00–06.00) çalışabiliyordu. Donanımhaber'e göre bu hafta itibariyle San Francisco'da 7/24 çalışmaya başlıyorlar.
Artık sürücüsüz otomobil şirketleri Waymo ve Cruise günün her saatinde şehirde yolcuları taşıyabilecek.
Öte yandan The San Francisco Standard'da yer alan bir makaleye göre, bazı müşteriler sürücüsüz araçlarda cinsel ilişkiye girmeye başlamış, iyi mi?
Bu kişilerin büyük kısmı ise Cruise'un robot taksilerini tercih ediyorlar.
Bu olaylar taksi içindeki kameralarda tespit edilmiş. Kameraya rağmen yapmışlar!
Üstelik araçların camlarında film yok!
ABD'de şimdi sürücüsüz araçlarda ilişkiye girilir mi diye bir tartışma başladı.
Şirketler araç içinde sigara içmemek, aracı kirletmemek gibi birçok kural belirlemişler ama sevişme yasağını koymayı unutmuşlar!
Standard'da yayımlanan makalede otonom araçların 'saatlik otellerin' yerini alabileceği de belirtiliyor! Otellere rakip geldi yani!
Hem de hareket eden bir rakip!
Sürücüsüz araçları icat edenler bu araçlarda ilişkiye girileceğini hiç akıllarına getirdiler mi acaba? İnsanoğlu garip bir varlık!
***
'KIZ ARKADAŞ ARIYORUM'!
'Dalgaları Aşmak', 'Dogville', 'Karanlıkta Dans' gibi başyapıtları çeken dahi, çılgın yönetmen Lars von Trier, Instagram hesabından kız arkadaşı ilanı verdi.
Trier paylaştığı video ilanda aynen şunlar söyledi:
"67 yaşındayım, Parkinson hastasıyım, obsesif kompulsif bozukluğum ve kontrollü alkolizmim var... Bu, sosyal ağlar hakkında hiçbir fikrimin olmadığı, bir kız arkadaş/ilham perisi aradığım eski moda bir flört ilanı olarak görülmelidir.
Tüm mızmızlanmalara rağmen iyi bir günde, doğru partnerle, keyifli bir yol arkadaşı olabileceğimi iddia ediyorum. " Sigortam, emekli maaşım, evim, arabam da var deseymiş, tam olurmuş!
Şaka bir yana samimi, sıra dışı bir ilan değil mi?
En azından DM'den yürümeyecek kadar gururlu.
Psikolojik rahatsızlıkları olduğunu bile açıklamış. Bu arada ünlü yönetmen literatüre de 'kontrollü alkolizm' diye bir kavram kazandırmış oldu.
Trier gibi arıza bir dâhiyi yakından tanımak için bile bu ilana cevap yazan çok olur diye düşünüyorum.
***
Altyazı
''Sıradan anları hatıralardan ayıran bir şey yoktur, ne zaman ki, o anların açtığı yaralar sızlar, hatıra değeri kazanır.'' (La Jetee)