NASA ve SpaceX, 2030'larda ilk astronotları Mars'a yollama amacıyla çalışmalarını sürdürürken, ünlü Scientific Reports dergisinde yayımlanan araştırmada Mars'a gidecek ilk mürettebatın tamamen kadınlardan oluşabileceği öne sürüldü.
Mars gibi uzak bir gezegene gidilirken her damla su, alınan her nefes hesap edilmek zorunda.Yapılan analizde Mars'a erkekler giderse toplam enerji tüketimi yüzde 30, oksijen tüketimi yüzde 60,karbondioksit üretimi yüzde 60 ve su ihtiyacı yüzde 17 artıyor. Eğer Mars'a sadece kadınlar giderse kurulması planlanan yaşam alanı modülleri daha küçük olacak. Yemek ihtiyacı da düşecek. Kadınlarda kalp krizi geçirme oranı da erkeklere göre az. Demek ki, biz erkekler şehir içinde çok yakan arabalar gibiymişiz! Her şey düşünülmüş ama kadınlar en çok hem cinsleriyle anlaşamaz! Sadece kadınlardan oluşan bir ekibinin kendi aralarında anlaşamama ve kavga edip geri dönme ihtimali de var! Kadınları, erkeksiz başka bir gezegene gönderirsek güvenlik sorunu da çıkabilir. Sonuçta Marslıları tanıyan, huyunu suyunu bilen yok! Bunlar benim aklıma gelen sorular... Bu araştırma sosyal medyada da çok tartışıldı. İşte bazı yorumlar:
■ "Ee uzay mekiğini kim park edecek?"
■ "Mars'ta ilk dedikodu yapılacak demek!"
■ "Yuvayı dişi kuş yapar."
■ "Yorumlarda erkeklere ya karşı çıkılmış ya da durumdan rahatsız olunmuş. Ya da kadınların gidişini alaya alıp küçümsemişler. Sahi feministliğe gerek duymadan erkekler ne zaman kadınları tam manasıyla kaale alacaklar?"
■ "Hanımları yollayalım de biraz kafa dinleyelim!"
■ "Mars'a önce feminizm gidecek!"
■ "Bilim adamları da hanımcı çıktı!"
***
BATSIN BU DÜNYA!
TÜİK'in 2022 yılına ilişkin 'Gelir Dağılımı İstatistikleri'ne göre Türkiye'de en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay, geçen yıl bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak yüzde 48'e yükseldi.
En düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak yüzde 6'ya geriledi.
Yani zengin daha zengin, fakir daha fakir oldu. Dünyada da benzer bir ivme var.
Kapitalizmin işleyişi böyle. Bütün küresel sistem ekonomik krizlerde bile zengin daha çok kazanacak şekilde oluşturulmuş.
Ücretsiz eğitim, sağlık vs. Türkiye'deki sosyal devlet anlayışı, birçok gelişmiş ülkeden bile ileride.
Daha önce de zenginleri yurtdışına kaçırmayacak, küstürmeyecek oranda 'servet vergisi' alınması taraftarı olduğumu yazmıştım.
Her şeyi devletten beklememek lazım!
***
ZARARLARI KARŞILANSIN MI?
Bir bankanın şube müdürü Ş.E. tarafından yüksek kazanç vaadiyle dolandırıldığı iddia edilen Fatih Terim, Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera, Emre Çolak gibi ünlü futbol adamlarının adının geçtiği olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
Ş.E.'nin 80 milyon dolar topladığı iddia ediliyor.
Bir diğer iddia ise Arda Turan'ın 150 milyon TL, Emre Çolak'ın 100 milyon TL, Emre Belözoğlu'nun 86 milyon TL, Fatih Terim'in 80 milyon TL, Fernando Muslera'nın 10 milyon TL, tercüman Mert Çetin'in ise 1,5 milyon TL dolandırıldığı yönünde...
Hadi Arda, Emre, Terim, Muslera büyük paralar kazanıyor. Bu kayıplar onları fazla sarsmaz. Çolak'ın 100 milyon TL kaybetmesi ise büyük bir yıkım olsa gerek.
Acaba tercüman kimin gazına geldi?
Ş.E. ise dişi Sülün Osman gibi!
Zekice hareket etmiş, önce mağdurların güvenini kazanmış!
Ş.E. bir kamu bankasında müdür olduğu için ünlüler kayıplarının iade edilmesini istiyor.
Ancak paraların banka dışı mekânlarda, çantalarla teslim edildiği iddia ediliyor.
Banka da sorumluluğun paralarını 'özel kapalı fon' sistemine yatıran ünlülerde olduğunu söylüyor.
Sırf daha çok kazanmak için bankacılık sisteminin dışında işlem yapmak riski de göze almak demektir!
Kamunun bu zararı karşılaması sadece vatandaşa haksızlık olur diye düşünüyorum.
Tabii kararı hukuk verecek.
***
DÜNYAYI NÜKLEER ENERJİ Mİ KURTARACAK?
Üç Oscar'lı yönetmen Oliver Stone'un, her zaman ABD'deki hakim siyasi görüşe alternatif fikirleri oldu.
Şimdi de 'Nuclear Now' (Nükleer Zamanı) adlı belgeselde dünyayı nükleer enerjinin kurtaracağını söylüyor.
Bu belgesel, iki yıl önce çekilse Stone için herkes deli derdi!
Ama Ukrayna-Rusya savaşında çıkan doğal gaz krizi yüzünden Avrupa ülkeleri kapattıkları nükleer santralleri açmalarıyla işler değişti.
Stone nükleer enerjinin doğalgaz ve kömürden daha temiz olduğunu söylüyor.
Belgeselde görüşü alınan uzmanlardan biri de "Kömürden kaynaklanan sebeplerle iki hafta içerisinde ölenlerin sayısı, zamanın başlangıcından beri nükleer enerji yüzünden ölenlerin sayısından çok daha yüksek.
RİSK DAHA AZ!
Nükleer enerjiyle ilgili korkular sadece Çernobil'de yaşanmış tek bir olaydan kaynaklı...
Bence Stone doğruları söylüyor. Belgeselde belirtildiği gibi "İklim değişikliğiyle kıyaslandığında nükleer atıklar bir hiçtir!"
Güneş ve rüzgârdan sonra en temiz enerji nükleer diyebiliriz. Elbette bir lider çıldırıp nükleer savaş çıkarmadığı ya da nükleer santraller havaya uçurulmadığı sürece!
Bu, kara yolculuğunda daha fazla insanın kazalarda hayatını kaybetmesine rağmen hep uçak kazalarının hatırlanması gibi bir durum!
Bu belgesel ayrıca Türkiye'de nükleer santral kurulmasına karşı çıkan muhalefet liderlerine de izlettirilmeli!
***
ZOR SORULAR!
Gwyneth Paltrow, Alice Cooper'ın podcast yayınına konuk oldu.
Geçmişte ilişki yaşadığı Brad Pitt ve Ben Affleck ile ilgili sorularına biraz zorlanarak yanıt verdi.
Her ikisinin de öpüşme konusunda iyi olduğunu söyleyen Paltrow'a, Cooper'dan zor bir soru geldi. Sunucu Cooper, Pitt ve Affleck'in yatak odasındaki durumunu sordu.
Paltrow sözlerine "Bu gerçekten zor" diyerek başladı.
Ardından da Pitt ile kimyalarının daha uygun olduğunu ekledi:
"Hayatınızın aşkı gibi" diye konuştu.
Affleck hakkında da "Teknik olarak harikaydı" dedi.
Ama geçmişindeki her iki erkeği de göz önüne getirince Paltrow, Pitt ile yeniden aşk yaşayabileceğini söyledi.
Paltrow, bir dönemin güzellik sembolüydü. Oscar'lı bir kariyeri oldu. En gözde, yakışıklı erkeklerle hızlı yaşadı. Ve hayatı hakkında seks bağımlısı olduğunu itiraf edecek kadar samimi konuştu. Tıpkı son söyleşisinde olduğu gibi.
Bu söyleşide Jennifer Lopez'in neden tekrar Affleck'e döndüğünü de anlamış olduk!