Kiracısınız ve oturduğunuz dairenin bulunduğu apartman depremde yıkılıyor.
Canınızı kurtarsanız bile bütün ev eşyalarınız, mobilyalar vs. zarar görüyor, yok oluyor. Ve evsiz sokakta kalıyorsunuz.
Daha sonra konutunuzun ev sahibinin kusuru sonucu yıkıldığını öğreniyorsunuz. Bu durumda ne yaparsınız? Ev sahibi aynı zamanda müteahhit ya da aşağıdaki dükkânın kolonunu kesip kiraya vermiş biri!
DEPOZİTOYU DA İSTER!
İşte bu durumda, bir haber sitesine konuşan avukat İrem Aktaş "Ev sahibinin, deprem sonucu binanın yıkılmasında bir kusuru bulunuyor ise kiracı ev sahibinden tazminat talep edebilir" diyor.
Ayrıca kiracı eve girerken ödediği depozitoyu da geri isteyebiliyor. Çünkü evde meydana gelen zarar kiracıdan bağımsız ortaya çıktı.
Kiracıları zor durumda bırakan durum ise depremde az hasarlı raporu alan binalarda kira bedelini ödemekte yükümlü olmaları.
Kiracı yaşadığı deprem korkusuyla o apartmandan hatta o şehirden ayrılmak istese bile ev az hasarlıysa kira yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda.
Aktaş, "Ev hasarsız olmasına rağmen depremden korktuğu için evde oturmaya devam etmek istememe gibi psikolojik etkenlere ilişkin kanunda açık bir düzenleme yok" diyor.
Bu noktada yeni bir kanuna ihtiyaç var. Deprem dehşetini yaşadıktan sonra kiracı yaşadığı travma yüzünden kira ödemeden evden ayrılabilmeli!
Kiracının hem büyük depresyon yaşayıp hem de korkudan oturmak istemediği bir yer için kira ödemesi adil değil.
***
KADINLAR KOŞMAKTAN KORKUYOR
Dünyanın en büyük spor markalarından biri, dokuz ülkeden (kadın ve erkek) toplamda 9 bin koşucuyla bir araştırma yaptı.
Bu araştırmaya göre kadınların yüzde 92'si koşarken kendisini güvende hissetmediği ortaya çıkardı.
Erkeklerin sadece yüzde 28'i fiziksel saldırıya uğramaktan korktuklarını açıkladı.
Kadınların üçte birinden fazlası koşu sırasında fiziksel veya sözlü tacize uğradıklarını belirtirken, cinsiyetçi yorumlara ve korna çalınmalarına maruz kaldıklarını, hatta takip edildiklerini ifade etti.
Ankete katılan kadınların yüzde 69'u, kendilerini koşu sırasında daha güvende hissetmek için bol kıyafetler giydiğini, bir partnerle koşmak gibi önlemler aldıklarını ifade etti.
Bu yüzden kadınların yüzde 46'sı artık koşmaya olan ilgilerini kaybettiklerini söylediler.
Araştırmanın yaratmak istediği farkındalık ise erkekleri ve erkek çocuklarını eğiterek, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti önlemek ya da en azından azaltmak.
***
ÜÇ BANT BİLARDONUN KRALIYIZ
Üç Bant Bilardo Dünya Şampiyonası'nda ülkemizi temsil eden Semih Saygıner ve Tayfun Taşdemir, Viersen'de düzenlenen organizasyonda finalde İsveç ile karşılaştı.
Semih Saygıner, Torbjörn Blomdahl ile yaptığı karşılaşmayı 40-29 kazandı. Tayfun Taşdemir de Michael Nilsson'ı yine aynı skorla 40-29 mağlup etti.
Böylece Türkiye, üst üste üçüncü kez dünya şampiyon oldu. Toplamda ise yedinci dünya şampiyonluğunu elde etti.
Bilardo denilince akla ilk snooker gelir ama üç bant bilardo daha zordur. Teknik beceri yanında geometri, fizik bilgisi, oyun stratejisi gerektirir. Yani snooker, üç bant bilardonun getir götürünü yapar!
Üç bant bilardoda Semih Saygıner için dünya şampiyonu olmak rutin bir başarı.
Peki, üç bant bilardoda üst üste üç kez dünya şampiyonu olmamız neden gündem olmadı?
Bilardo da bir spor. Hem dünyada hem de Türkiye'de çok yaygın. Üç bant bilardo ülkemizde birçok spor dalından daha popüler!
Takım sporlarında yedi dünya şampiyonluğumuz olan başka bir spor dalı da yok diye biliyorum.
***
EYT'LİLER!
Bir hafta önce Fransa'da emeklilik yaşının 62'den 64'e çıkarılmasını öngören yasa tasarısını protesto eden yüz binlerce kişi greve gitmişti. Sokaklarda yer yer çatışmalar çıkmıştı.
Ve emeklilik reformu Fransız Senatosu'nda yapılan oylamayla kabul edildi.
Tartışmalı yasaya göre Fransa'da bu yıl eylül ayından itibaren emeklilik yaşı her yıl yılda 3 ay kademeli olarak artırılacak. Emeklilik yaşı 2027'de 63 yıl 3 aya, 2030'da ise 64 yıla ulaşacak.
Ülkede emekli olabilmek için 2027'den itibaren 43 yıl çalışmış olmak gerekecek.
Fransada emeklilikte yaşa takılan insanların protesto gösterilerini izlerken bizde Emeklilikte Yaşa Takılanlara (EYT) ilişkin yasa teklifi kabul edildiği gün EYT'lilerin yaşadığı sevinç aklıma geldi.
Davul zurna eşliğinde halaylar çektiler, göbek attılar ve EYT eylemlerinin sembolü olan tabutu parçaladılar.
Fransa ekonomik açıdan bizden çok daha güçlü ama vatandaşını 64 yaşta emekli etmek için yasa çıkarıyor.
Türkiye'de ise 9 Eylül 1999 ve sonrasında ilk kez sigortalı olan kadınlar için emeklilik yaşı 58, erkekler için 60 yaş. Ayrıca 7 bin 200 prim günü sayısı gerekiyor.
Ama çıkarılan EYT kanununda yaş sınırı olmadığı için birçok EYT'li 40'lı yaşlarda emekli olma hakkını kazandı.
Evet, EYT'liler kazanılmış haklarını geri aldılar ama birçok ülke bu hakkı vatandaşına tanımıyor!
***
VE PLAK, CD'Yİ GEÇTİ...
Amerika Kayıt Endüstrisi Birliği'nin (RIAA) raporuna göre geçen yıl plak satışları 1987'den bu yana ilk kez CD satışlarını geçmiş.
ABD'de 2022'de 41 milyon plak ve 33 milyon CD satılmış. Plak satışları 2007'den beri artıyor.
Normalde teknoloji geliştikçe yeni ürünler daha çok ilgi görür. CD'ler ilk çıktığında kaset ve plak satışlarına büyük darbe vurmuştu.
Daha sonra bazı müzikseverler için dijital müzik yapay ve ses kalitesi düşük gelmeye başladı.
Plak sesinin daha orijinal ve kaliteli olduğunu düşünenlerin sayısı arttı ve 2007'den itibaren bir plak furyası başladı. Bu ilgide 'retro' hayat tarzının da payı var.
Ben de evimde kutular dolusu kasetlerle, kaset furyasının başlamasını bekliyorum. Bizim kuşak internetin olmadığı için ergenlik ve gençlik döneminde harçlıklarını kasetlere gömmüştü!
Müzik dinlemek için çok para harcıyorduk! Şimdiki gibi korsan siteler ya da yasal müzik uygulamalar yoktu!