İnternetin öncülerinden profesör Geert Lovink, internet kurucularının, bu projenin merkezi olmayan, vatandaş destekli bir ağ olmasını öngördüklerini söyledi ve ekledi:
"Bu savaşı olağanüstü bir şekilde kaybettik. İnternet, bireylerin veya bir bütün olarak toplumun haklarını çok az önemseyen teknoloji şirketlerinin elinde."
Donanım Haber'e göre 'sözde ifade özgürlüğü'nün artık gerçekten mevcut olmadığını savunan Lovink, internet çağının bir gün sona erebileceği fikrine alışmamız gerektiğini söylüyor.
ÖZGÜRLÜK KISITLANDI
Evet, internet başta çılgın, özgür bir ortamdı ama şimdi teknoloji şirketleri ve devletlerin kontrolüne geçti.
Hatta internet fikir özgürlüğünün kısıtlandığı, bazen bir tweet yüzünden insanların idam edildiği bir alana dönüştü. Elbette "Fikir özgürlüğünün de bir sınırı olmalı" diyenler de var
Belki de sorun akıllı telefonlarla başladı. Akıllı telefonlarla interneti her an sınırsız kullanmaya başladık ama bu aynı zamanda bireylerin, otoritenin kontrolü altına girmesini çok kolaylaştırdı.
Lovink'in verdiği şu örnek de çarpıcı:
"Pek çok genç sadece çarpık özgüven ve kaygı bozukluklarından mustarip olmakla kalmıyor, aynı zamanda beynimizin bazı kritik işlevleri de dış kaynaklı hale geliyor. Kısa süreli hafıza zayıflıyor ve dikkatimiz giderek daha parçalı ve çok özel olarak yönlendirilmiş hale geliyor."
BİLİM KURGU FİLMİ GİBİ!
Demek ki, insanların internette teknoloji şirketleri ya da devletlerin ideolojisi adına yönlendirilmesi artarak devam ederse bireyler beyinde robotlaşabilir!
İşte bu tehlike karşısında insanların internete de başkaldıracağına inanıyorum.
Peki, internetin yerine ne koyulacak? İnternetin devamı olan bir teknoloji ne kadar özgür olabilir?
Belki de nükleer ve iklim felaketleri yüzünden distopik bir gelecekte internet tamamen düşman kabul edilecek ve başkaldıranlar hiç kullanamayacak. Tıpkı bilim kurgu filmlerindeki gibi!
'Altılı Masa'dan daha ilgi çekici bir konu değil mi? Farkında mısınız; siyasetle o kadar yoğunlaştık ki, bilim ve sanat konuşmayı da unuttuk!
***
TWİTTER'DA GILGAMIŞ DÖNEMİ
Twitter'ı satın alan Elon Musk, sosyal medya platformunda radikal güncellemelere devam ediyor. Musk'ın, tweetlerdeki karakter sınırını 4 bine çıkarması bekleniyor
Uzunca bir süre en fazla 140 karakter tweet'ler paylaştık. 280 karaktere çıkınca Twitter'ın ruhuna uygun değil diye yorumlar yapmıştık. Ama 4 bin karakter "Yok artık" denecek bir durum. Bu gelişmeyle ilgili "Twitter'da Gılgamış Dönemi başlıyor" esprileri yapıldı. Bence de haklı bir tepki. 4000 karakter ne yazacaksınız; Gılgamış Destanı'nı mı Dede Korkut hikayelerini mi?
Belki bu gelişme 'flood' denilen garipliğin bitmesine vesile olur ama beş-yedi tweet'lik 'flood'lar bile çoğu zaman sıkıcı geliyor ve okunmuyor. Elbette isteyen kısa isteyen de roman yazar gibi paylaşım yapabilir.
Musk'ın amacı kullanıcıların link vermelerinin önüne geçip böylece kullanıcıların diğer platformlara ya da internet sayfalarına geçmesini engellemek mi?
Ama Twitter'ı çekici yapan özelliklerinden biri de iki cümle yazıp link paylaşmak değil mi? Birçok kurum ve kuruluş tık alabilmek için Twitter'ı kullanıyor.
***
EFSANE OLMAYA ADAY!
Arjantin-Hollanda çeyrek finali Beşiktaşlı Weghorst oyuna girip iki gol atana kadar sıkıcıydı.
Daha sonrasında Arjantin'in oyuna tutunuşu, uzatmalar ve penaltılarla maç efsane moda geçti!
Reuters fotoğrafçısı Paul Childs, bu nefis fotoğrafı tribünden çekmiş. Artık fotoğraf makineleri teleskop gibi bir kilometreden diş dolgunuzu çekebiliyor ama Childs gibi doğru pozisyonda doğru açıda beklemek daha önemli.
Şansına son penaltıda Arjantinli futbolcular da rakiplerine reaksiyon göstermişler ve ortaya bu harika poz çıkmış.
***
ARKA CEPTE CÜZDAN TAŞIMANIN ZARARI
Türkiye'deki erkeklerin cüzdanlarını genellikle arka ceplerinde taşımayı tercih ettiklerini belirten Dr. Öğr. Üyesi Arzu Dinç Yavaş, arka cepte taşınan cüzdanların omurga eğriliğine neden olduğunu söyledi.
Sürekli arka cepte taşınan cüzdan oturma bozukluğuna neden olabiliyormuş. Tedavi edilmez ve hâlâ arka cepte cüzdan taşınmaya devam edilirse durum, yürüme bozukluğu ve omurga eğriliğine kadar ilerleyebiliyormuş.
Desenize hele bir de çok paranız varsa Notre Dame'ın Kamburu gibi oluruz! Demek ki, cüzdanların boş olmasının da faydası varmış! Bu örnekten yola çıkarsak kadınlar da cep telefonlarını genelde arka cepte taşıyorlar! Aslında kredi kartı nakit paradan az yer kaplıyor ama herkesin o kadar çok kredi kartı var ki, buna ehliyet, nüfus cüzdanı, ulaşım kartı, bozuk paralar vs. eklenince cüzdan ağırlaşıyor! Çözüm cüzdanı hafifletip ön cepte taşımak, böylece cüzdanı emniyete de alırsınız. Ya da on binlerce İsveçlinin yaptığı gibi ele mikroçip yerleştirip, kimlik bina giriş kartlarını ve hesap ödemesini mikroçiple yapmak.
***
KLOZETTEKİ TEHLİKE!
Araştırmacılar sifonu çekerken klozet kapağını açık bırakmanın önemli zararları olduğunu parlak yeşil lazer ve yüksek çözünürlüklü kamera kaydıyla gözler önüne serdi.
Bu görünmez sıçramalar mikroskobik idrar ve dışkı partikülleri içeriyormuş. Su damlacıkları saniyede 2 metre hızla havaya fışkırdığı ve yaklaşık 1.5 metre yüksekliğe çıktığı için koli basili, C. difficile, norovirüsler gibi patojenleri taşıyabilen bu partiküller etrafa yayılıyormuş.
O yüzden sifon çekerken klozet kapağını kapatmalıyız. Hadi bunu evde yaptık dışarıda kim klozete el sürmeye cesaret eder. Temiz bir tuvalet olsa bile otururken sifonu çekince yine mikroplar üzerimize sıçrıyor. Yazı iğrençleşecek ama umumi tuvaletlerdeki bakteri düzeyini hayal bile edemiyorum.
Bu haberle alaturka tuvaletin bir yararını daha görmüş olduk!
***
Altyazı
"Hayata anlam veren şey; ölümdür. Günlerin sayılı olduğunu bilmektir." (Dr. Strange)