Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Geleneksel sporların kalbi İznik’te atacak

Bilal Erdoğan, sporun sadece futbol, basketbol ve voleyboldan ibaret olmadığını bize ispatladı. Yıllardır başkanı olduğu Dünya Etnospor Konfederasyonu çatısı altında düzenlenen etkinlikler sayesinde okçuluk, cirit gibi geleneksel sporları yeniden hatırladık. Türk halkı, bu sporlara büyük ilgi gösteriyor. Ben de 29 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında İznik’te düzenlenecek olan 4. Dünya Göçebe Oyunları etkinliği vesilesiyle Bilal Erdoğan’la buluşup ona merak ettiğim soruları yönelttim

Öncelikle organizasyonun geçmişinden bahsedebilir misiniz?
Dünya Göçebe Oyunları'nın ilki 2014'te Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Kırgızistan'da gerçekleşmişti. Organizasyonu Türkiye'nin liderliğinde düzenli hale getirmek istiyorlardı. İkinci ve üçüncü organizasyonlarda Dünya Etnospor Konfederasyonu olarak çok katkımız ve yardımlarımız oldu. Dördüncüsü 2020'de Türkiye'de yapılacaktı ama araya Kovid-19 salgını girdi. Şimdi Allah'ın izniyle bu önemli organizasyonu İznik'te düzenleyeceğiz.



Neden İznik?
Kırgızistan'daki oyunlar ünlü Issık Gölü'nün etrafında düzenlendi. Geleneklerimizde de göllere ululuk, kutsallık verilir. Issık Gölü'nün kenarında başlayan bu güzel hikayeyi İznik Gölü etrafına taşımak istedik. İznik, hem Hristiyanlar hem de bizim tarihimiz açısından önemli başkentlerimizden biri. Tarihi ve turistik özellikleri çok güçlü. İznik'e gittiğimde bunu gördüm. "İstanbul'a bu kadar yakın bir yer olmasına rağmen biz İznik'in farkında değilmişiz" dedim. Havalimanlarına, büyük yerleşim yerlerine yakın olması gibi lojistik avantajları da değerlendirince İznik'i seçtik.
40'ın üzerinde farklı dalda müsabakalar gerçekleşecek. Büyük bir şampiyona bizi bekliyor galiba.
Bu organizasyonda merkeze bağlı sporları koymaya çalışıyoruz. Yoksa yaptığımız araştırmalarda dünyadaki geleneksel sporların sayısı binleri geçiyor. Olimpiyatlara bile yeni bir spor dalının girmesi, çıkması büyük mesele. Göçebe oyunlarında ilk defa kendi coğrafyasının dışına çıkan oyunlar da oluyor. Örneğin Arjantinliler 'Pato'yu, Meksikalılar Aztekler'den miras kalan 'Ulama' oyunlarını oynuyorlar. Amerika'dan vs. birçok ülkeden katılım var.



Çok kapsamlı ve zorlu bir organizasyondan bahsediyorsunuz.
Evet, dünyanın en büyük geleneksel spor etkinliğini düzenliyoruz. Ancak Etnospor Konfederasyonu olarak Olimpiyatlar'daki gibi sporları benzeştirip bir potada eritmektense, oyunların farklılıklarını korumalarına çalışıyoruz. Aslında göçebelik işin kökeninde, hikayesinde olan tematik bir şey. Misyonumuz dünyadaki geleneksel sporların unutulmasının önüne geçmek ve geliştirmek.
Bazıları neden geleneksel sporlara yoğunlaştığınızı merak ediyor...
Dünyadaki kültürel ihya hareketini önemsiyorum ve bunda geleneksel sporların rol oynayacağını düşünüyorum. Dünya Göçebe Oyunları aslında geleneksel sporların olimpiyatı. İznik'te geleneksel sporların en iyileri, şampiyonları ortaya çıkacak. Bu oyunlar oynanmasa yitip gidecek, kuralları unutulacak.



CİRİT SPORUNA İLGİ BÜYÜK
Ülkemizde geleneksel spor dallarına ilgiyi nasıl görüyorsunuz?
Etnospor'un çalışmalarıyla ilgi her geçen gün artıyor. Örneğin Anadolu'nun dört bir yanında yağlı güreş müsabakaları yapılıyor ve tribünler doluyor. İstanbul'da bile doluyor. Örneğin cirit. Erzurum'a, Bayburt'a, Uşak'a gittiğiniz zaman cirit sporuna kitlesel bir ilgi olduğunu görüyorsunuz. Yağlı güreş şampiyonaları artık televizyonda canlı yayınlanıyor. Hatay'da 'Aba güreşi', Maraş'ta 'Şalvar güreşi' var. Onları da geliştirmeye, yaymaya çalışıyoruz. Özellikle son beş yılda geleneksel spor dallarına ilgi arttı.
Peki, altyapı açısından ne durumdayız?
Geleneksel sporlar için büyük devasa beton tesislere ihtiyaç yok. Güreşlerimiz çayırda yapılıyor. Ok atışları için üstünüzde bir sundurma olsun, yağmurda da atış yaparsınız. Ama atlı sporlar, 'cirit', 'rahvan', 'atlı kızak' gibi sporlarda tesis gerekiyor. Yavaş yavaş belediyelerimiz atlı spor tesisleri kurmaya başladı. Örneğin Kayseri'de yapıldı güzel bir tesis. Gaziantep'te de böyle bir tesisin yapımı devam ediyor. Böylece çocukların gelir durumundan bağımsız olarak at binmeyi öğrenmeleri sağlanmış olacak. Atlı sporların varlıklı ailelere hitap eden bir spor dalı olmaktan çıkıp yeniden halka inmesine çalışıyoruz.
Faaliyetlerinizle ilgili halktan geri dönüşler nasıl?
Yerel yönetimlerdeki arkadaşlar vatandaşlardan, özellikle çocuklardan olumlu dönüş aldıklarını, katılımların sürekli arttığını söylüyorlar.



HEDEFİMİZ ÇOCUKLAR
Çocuklar ana hedef kitleniz değil mi?
Evet. Örneğin İstanbul'daki Etnospor Deneyim Merkezi'nde çocuklara geleneksel sporları ve oyunları tanıtıyoruz. Zaten etkinlik ve festivallerde geleneksel çocuk oyunlarına da yer veriyoruz. Etnospor'un son İstanbul'daki festivalinde katılımcılarımızın yarısı 12-13 yaşın altındaydı. 250-300 bin kişiden bahsediyoruz. Bu kadar çocuğun ilk defa ok atması, ilk defa at binmesi, bazı geleneksel oyunları görmesi, çember çevirmesi, masal dinlemesi bize umut veriyor. 10 yaşındaki çocuk geleneksel bir spor dalından zevk alıp, devamını getirdi mi o kültür ve gelenek gelişmiş oluyor. Çalışma felsefemiz bu.

MANGALA'YA İLGİ ARTTI
"Çocukların da oynayabileceği geleneksel oyunlara da ilgi arttı. Örneğin artık Mangala oyunu birçok oyuncakçıda var. Bu oyun organik bir şekilde yerleşti. Artık internette Mangala oyununu bulabiliyorsunuz. Bunların yavaş yavaş devamı gelecek. Televizyonda geleneksel spor ve oyunların gösterilmesi artacak. Örneğin Survivor tarzı yarışmalarda artık geleneksel oyunlar yapmaya başladılar."



GELENEKSEL YAY YAPAN YOKTU!
"2012'de Okçuluk Vakfı'nı kurduğumuzda, geleneksel okçuluğa başladığımızda Türkiye'de geleneksel okçulukta ok yay imalatı yapan neredeyse kimse kalmamıştı. Yay imalatı Türkiye'de yeniden başladıysa eğer, Macaristan, Amerika, Kanada'da bu işi hâlâ devam ettirenler sayesinde olmuştur. Dünyada da geleneksel sporlar çok az insanın elinde unutulmaya yüz tutmuş durumda. Nasıl nesli tükenme tehlikesindeki hayvanları yaşatmak için özverili çalışmalar yapılıyorsa, geleneksel sporlarda da onu yapıyoruz. Çünkü bu oyunlar dünyanın zenginlikleri."

FELSEFEMİZ OLİMPİYATLARDAN FARKLI
'Olimpiyatlar' dediğiniz zaman işin içine sponsorluklar, dev bir spor endüstrisi, kazanmaya dayalı acımasız bir rekabetle gelen doping vakaları vs. akla geliyor. Biz Göçebe Oyunları'nın kazanmayı değil yarışmayı teşvik eden bir dünyanın olmasını istiyoruz. Yani çevreye özen gösteren, hayvana sevgiyle yaklaşan... Örneğin atla yapılan sporlarda ata olan muamelenin de insani olması önemli. Zaten geleneksel sporlarda çocuklarda, gençlerde hayvan ve çevre sevgisini de yerleştiren bir anlayış var. Biz doping ve şikenin olmadığı doğaya, çevreye, geleneklere saygılı bir spor eko sistemi istiyoruz.
Zaten bizim geleneksel spor kültürümüzde de bu anlayış var. Örneğin yaşça büyük usta bir yağlı güreşçi, genç bir rakibine ya da öğrencisine yenildiği zaman onun elini öpüyor. Ya da ciritte yakına gelip vurma mesafesinde rakibini affedersen puan alıyorsun. Bunlar olimpiyat dünyasında, acımasız rekabetin olduğu profesyonel spor dallarında anlaşılabilir ve yerleştirilebilir şeyler değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA