Yıllar sonra belediye seçimlerinde İstanbul'un AK Parti'den alınması başta CHP'liler olmak üzere muhalif cephede Ekrem İmamoğlu'nun yıldızını parlatmıştı.
İmamoğlu, İBB Başkanı olduğu günden beri Cumhurbaşkanlığı adaylığına oynuyordu. Sosyal medya siyaseti yapıyor ve insanların karda yollarda mahsur kaldığı gün bile İstanbul'un sorunlarıyla uğraşmıyor, İngiliz büyükelçisiyle balıkçıda adaylık stratejisi geliştiriyordu.
İmamoğlu, nasıl olsa CHP'liler bana oy verecek diye düşünüp hep sağ seçmene oynadı. Resmi bayramlarda Atatürkçü kimliğe bürünerek denge politikası uyguladı. Davası, ülküsü olan bir lider değil, yakaladığı siyasi rüzgârdan pragmatik sonuçlar çıkarmaya çalışan tipik bir politikacıydı.
Ve kendini olduğundan farklı gösteren bu denge politikası son Karadeniz turunda iflas etti! Üç büyüklerin şehrinin belediye başkanıydı ama bordo mavili kravat taktı. Fenerbahçe ve Koç grubu ile kavga etti. Koç da sarı lacivertli taraftarın futbola siyaset karıştıran Mesut Yılmaz'a oy vermediği hatırlatarak, "Umarım aynısı tekrarlanmaz" dedi. Ve İmamoğlu da dik duracağım diye FB Başkanı'nı taraftara şikayet etme hatasını yaptı.
Oysa CHP'liler "İBB Başkanı Karadeniz'de niye miting yapar?" diye sorgulamamıştı. O meşhur otobüs fotoğrafı medyaya düşünce 'piston indi', her şey değişti!
Karşı mahalleden diye kendi çıkarından başka bir şeyi düşünmeyen, dün söylediğinin tam tersini bugün söyleyen Nagehan Alçı gibi gazetecilerin Karadeniz gezisine davet edilmesi İmamoğlu'na destek veren sanatçıları, sosyal medya fenomenlerini haklı olarak kızdırdı.
Ama İmamoğlu yine dik duran lider profili çizmek için "Vız gelir, tırıs gider" gibi kibirli bir dille kendisini eleştiren taraftarlarını azarladı. Oysa yaptıklarının dik durmakla bir alakası yoktu. Olmadığı birini oynuyordu!
Sonra yarım yamalak özür diledi. Kısacası son birkaç günde İmamoğlu resmen intihar etti. Seçim gecesi saklanan Muharrem İnce gibi İmamoğlu da kendi ipini çekti!
GÜYA 2. ATATÜRK'TÜ!
Bazen siyaset rakibinin hata yapmasını beklemek, sabretmektir. Kemal Kılıçdaroğlu da yenile yenile siyaseti öğrendi ve bir Cumhurbaşkanı adayını daha eledi!
Bence muhaliflerin en büyük sorunu dalga geçtikleri muhafazakâr seçmenler gibi safları sıkı tutmaması. Kendi elleriyle adaylarını bir bir eliyorlar!
'Ekmek için Ekmeleddin'e oy vermişlerdi. Şimdi de müteahhit İmamoğlu'nun, ikinci Atatürk olacağını sanan Athena Gökhan gibi "Ben bu otobüsten inerim arkadaş" diyorlar.
Onlar da haklı aslında, "Her şey güzel olacak" diyen adam şimdi parmak sallayıp "Akıllı olun" diyor! Büyük hayal kırıklığı yaşadılar!
Şimdi muhalif fenomen Jahrein "Ellerim kırılsaydı da İmamoğlu'na oy vermeseydim... Birinci turda herkes istediğine oy versin. Bütün siyasi partiler aday çıkarsın. Kimin kaç kişi olduğunu görelim. Ondan sonra tuvalet terliği de gelse oyu basacağız. Yapacak bir şey yok" diyor. Birçok muhalif aynı şeyi düşünüyor ve sorun da burada başlıyor!
"Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin" anlayışıyla sürekli seçim kaybediyorlar. Güya biat kültüründen gelmiyorlar ama Erdoğan gitsin diye tuvalet terliğine bile olsa oy verecekler!
Muhalifler kendi içlerinden gelen, planı, programı, davası, ülküsü olan doğal bir lider çıkarmadan, muhafazakâr siyasetçi devşirerek sağın oyunu alacağını sanarak, nefret ve kinle seçim stratejisi yürüterek daha çok seçim kaybeder!
***
DEMANS YAPAN 5 GIDA
ABD'nin Harvard Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre; ileri yaşlarda hafızayı zayıflatan, düşünmeyi ve sosyal becerileri etkileyen demans hastalığına yol açan beş gıda açıklandı:
Ekmek, şeker, alkol, işlenmiş et (salam-sucuk), yağda kızartılmış gıdalar.
Elbette bu beş gıda tek başına demansa yol açmıyor, başka faktörler de var. Ama bu beş gıda çok tüketilirse demansın en sık görülen türü Alzheimer olma riski artıyor.
Genelleme yaparsak alkol hariç dört gıda Türk halkının temelde çok tükettiği gıdalar.
Halen dünyada 47 milyon Alzheimer hastası var. Türkiye'de ise 600 bin. Dünyada demans hastalığının en yoğun görüldüğü ülkelerden biriyiz.
Ülkemizde nüfusun yüzde 8,7'sini oluşturan 65 yaş üstü insanların sayısının hızla artmasıyla birlikte demans hastalarının sayısı da yükseliyor.
Demansa karşı toplumsal farkındalığı artıracak kampanyalar düzenlenmeli.
***
NFT BALONU PATLADI
Blokzincir teknolojisinin geçtiğimiz yılki trendi 'Değiştirilemez token' olarak da bilinen NFT'lerdi. Birçok insan NFT aldı ya da sattı.
Ama Forbes'in haberine göre Eylül 2021'de günlük 225 bin dolar olan NFT satışı, mayıs 2022'nin ilk haftasında günlük 19 bin dolara düştü.
Bu da NFT piyasasında yüzde 92 daralma demek!
Yani NFT balonu patladı! Patlamadı, blokzincir piyasası yükseldikçe NFT'ler de yükselecek diyenler de var!
Her trendin başında birileri voliyi vuruyor, kısa yoldan para kazanmak isteyenler de genelde hüsrana uğruyor.
***
EN PAHALI FORMA
Arjantinli efsane futbolcu Diego Armando Maradona'nın 1986 Dünya Kupası'nda meşhur 'Tanrının eli' golünü attığı sırada giydiği Milli Takım forması, açık artırmada 7,1 milyon sterline alıcı buldu.
Koleksiyonculuk kültürünün gelişmiş olduğu İngiltere'de tarihi öneme sahip futbol eşyaları çok satıyor. Futbolu seviyoruz ama koleksiyonculuk kültürü gelişmemiş.
Bizde açık artırmada rekor fiyata satılmış bir forma hatırlıyor musunuz? Peki, hangi forma yüksek fiyattan alıcı bulurdu dersiniz?
Metin Oktay'ın Fenerbahçe ağlarını delen şutu çekerken giydiği forma, 1956'da Macaristan'ı 3-1 yendiğimiz maçta iki gol atan Lefter Küçükandonyadis'in forması, Prekazi'nin Monaco'ya frikikten attığı efsane golde giydiği forma ilk aklıma gelenler.
Nerede bu formalar?
***
Altyazı
"Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun' der Gorki. İzahını Sartre yapar; 'Uyursan gece biter uyuyamazsan sen.' Son noktayı Freud koyar: 'Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamak ise yakalanmak." (Şahsiyet)
