Yeni yıl ile birlikte Türkiye'de yeni depozito dönemi başladı. Alışverişte aldığı ürünün fiyatına ek olarak depozito bedeli ödeyecek olan vatandaşlar, tükettikleri ürünün ambalajını iade ettiklerinde depozito bedelini geri alacak.
Depozito uygulamasının devreye girmesiyle yıllık 1 milyon ton ilave atığın çevreye dağılmasının önüne geçilmesi bekleniyor. Ayrıca karbon emisyonunun 260 bin tondan fazla azalacağı düşünülüyor. Atıkların çöp olmadan endüstrinin hammadde tedarikine destek sağlaması ve olan alanda oluşacak yeni istihdam da hesaba katılınca depozit sisteminin ekonomiye yılda 4 milyar lira katkı sağlaması bekleniyor.
SORUNLAR YAŞANABİLİR
Doğadaki plastik çöpleri azaltacak olması bile depozito sisteminin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ancak yeni sistemin uygulamaya geçme aşamasında sorunlar yaşanabilir.
Yeni uygulamaya göre ürünlerini depozitolu ambalajlar ile piyasaya sürenler, belirlenen çerçevede bir depozito sistemi kuracak.
Diyelim ki, bir zincir marketten pet şişe su aldınız ve hemen bitirdiniz, depozito ücreti için sıraya mı girilecek? Sadece depozito ödemeleri için ayrı bir kasa olmalı! Bunu her market yapar mı?
Örneğin İçecek ambalajları (0,33 litreye kadar). 1.48 kuruş ve metal içecek ambalajları için 4.3 kuruş depozito ücreti alınacak ya da ödenecek. Diğer ambalajlar da genelde kuruş hesabı!
Kim 5-10 kuruş için depozito iade eder? 66 tane 33'lük pet götürürseniz bile karşılığında sadece 1 lira alıyorsunuz. O 66 tane peti geri dönüşüm için hurdacıya satsanız daha çok para kazanırsınız!
Hadi inat ettin 66 tane ufak su şişesini götürdün. Kim sayacak onları? Kimse 3-5 kuruş için depozito peşinde koşmaz!
Sonuçta olan yine müşteriye olur! Her alışverişte geri almayacağı depozitoyu öder. Öte yandan her ürün için en az 50 kuruş depozito alınırsa belki o boş şişe ve paketler geri döner!
***
DOKTOR EGOSU!
Bir arkadaşım, İstanbul Okmeydanı Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi'ne gittiğine pişman oldu. Yaşadıklarını bana şöyle anlattı: "Randevu aldığım doktor gelmediği için beni başka bir doktora yönlendirdiler. Bu güzel bir uygulama, boşuna gitmemiş oldum. Numara verdiler ama dijital ekranda sorun vardı. Ben de muayene bölümüne gittim. Kapı açıktı ama ben yine de içeri girmeden uzaktan 'Burada mı bekliyoruz?' diye sormak isterken diş hekimi 'Çık dışarı, biz sizi çağıracağız' diye bağırdı. Neyse sıram geldi, muayene odasına girdim.
Montumu çıkaracaktım 'Çıkarma montunu, uzan şuraya' dedi. Kışlık montla panda gibi oturdum dişçi koltuğuna. Şikayetimi sordu, 'Dişlerini fırçalıyor musun?' dedi. Elbette dedim, 'Bakalım şimdi göreceğiz' dedi. 'Bir hasmı mı var yoksa beni ona mı benzetti' diye içimden geçirdim.
Diş hekiminin yaklaşım ve konuşma tarzını kaba ve itici bulan arkadaşım anlatmaya devam etti: "Baktı dişlerime ve 'Bir şey yok, dolguların sağlam' dedi. Birkaç dakika bazı diş taşlarını temizledi ve 'Tamam, bitti' dedi. Ben de 'Bir dişimde hassasiyet var çürük başlangıcı olabilir, arada ağrıyor' dedim. 'Baktım hiçbir şey yok, gidebilirsin' dedi."
EMPATİ DERSİ ŞART
Arkadaşım "Şimdi doktorlara neden saldırdıklarını daha iyi anlıyorum" diyor. Ben de "Doktora saldırmanın hiçbir mazereti olamaz" diye karşılık verdim.
Evet, doktorların mesaisi yoğun, zamanla yarışıyorlar ama bu hastalara kaba davranma hakkını onlara vermez.
Bence sorunun iki nedeni var: Birincisi doktor egosu. Soru soran, anlamaya çalışan hastalara tahammülleri yok. İkincisi ise bazı doktorların hastaya yaklaşım tarzı kibirli ve kaba!
Doktorlara hastayla konuşma ve empati kurma yöntemleri hakkında mezun olduktan sonra da eğitim verilmeli!
***
İNTERNETİ AŞKA TERCİH EDİYORLAR
Yapılan bir ankete göre gençler, güvenilir bir internet bağlantısının aşkı bulmaktan daha önemli olduğunu düşünüyor. Ankete göre, 1997 ve 2012 arasında doğanlar için çevrimiçi olmak; tatile çıkmak, arkadaş edinmek ve hatta bir ev satın almaktan daha önemli.
Ankette internete bağlanabilmenin Z kuşağının yüzde 74'ü için büyük önem taşıdığını ortaya çıkardı. Ankete katılanların sadece yüzde 43'ü evlenmeyi, yüzde 40'ı da çocuk sahibi olmayı düşünüyor.
İnternet artık, elektrik, su gibi temel ihtiyaç. Z Kuşağı'nın interneti aşka tercih etmeleri de beni şaşırtmadı. Çünkü aşkı da internet üzerinden buluyorlar.
Z Kuşağı'nın evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı da ikinci planda görmeleri de normal. Bireysel yaşam, insanları daha bencil yaptı. Ayrıca bu devirde çocuk yetiştirmek çok pahalı! Evliliklerin azalmasının önüne zor geçilir. Belki teşviklerle doğum oranları artırılır o kadar!
***
DAMLA SÖNMEZ'DEN ŞARKICI OLUR
Damla Sönmez'in bazı dizi tercihlerini hatalı bulsam da oyunculuğunu beğeniyordum. Meğer şarkıcılıkta da iyiymiş.
Yılbaşında yayınlanan 'O Ses Türkiye'deki performansı başarılıydı. Sanki bir yarışmacı değil popüler bir ses sanatçısı gibiydi. Damla, sahnede Murat Boz'la da güzel bir ikili oluşturdu.
Kısacası Damla sesi, sahnedeki duruşuyla şarkıcılığı da çok rahat yapabileceğini gösterdi.
***
BLAIR SAVAŞ SUÇLUSU MU?
Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, İngiliz Kraliyet Ailesi tarafından şövalyelik unvanına layık görüldü. Bunun üzerine ünlü TV sunucusu Angus Scott, unvanın iptali için imza kampanyası başlattı.
Blair'in, çeşitli çatışmalarda sayısız masum ve sivilin hayatından ve askerlerin ölümünden 'bizzat sorumlu' olduğunu savunan Scott, Blair'in sırf bunun için bile savaş suçlarından sorumlu tutulması gerektiğini dile getirdi.
Çok doğru bir kampanya bu.
İngiltere'de 1997-2007 yıllarında 10 yıl başbakanlık yapan Blair, Irak'ın 2003'te ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri tarafından işgaline destek vermişti.
Irak'ın kitle imha silahlarıyla ilgili de İngiliz parlamentosunu yanlış yönlendirdiği ortaya çıkan Blair, yüz binlerce masum insanın ölümüne neden oldu.
Irak'ın kitle imha silahlarının olduğunun koca bir yalan olduğu sonradan ortaya çıktı. Tabii bu kayıpları geri getirmez ama bu yalanın baş mimarı Blair mutlaka hesap vermeli!