İhracat yüklerini teslim edecekleri Avrupa ülkelerindeki adreslere götürmek için yola çıkan tırlar, Hamzabeyli Sınır Kapısı'nda 25 kilometrelik bir kuyruk oluşturdu.
Tır şoförü Mehmet Çiğin, "Dün akşam 23 kilometrelik tır kuyruğuna girdik... Mümkün mertebe Türkiye'nin ihracatını engellemeye çalışıyorlar. Biz Türkiye'den Bulgaristan'a girdiğimizde kuyruk bitmiyor" diyor.
Şoför Onur Kostak ise "25 kilometrelik sırada bekliyoruz. 3 gün, 4 gün, 5 gün kadar uzadığı oluyor" diyor.
Şoför Mehmet Kosta'nın yorumu ise şöyle: "Bulgaristan tarafı ağır çalıştığı için kuyruklar uzuyor."
Gerçekten Türkiye'nin ihracatını engellemeye çalışıyor olabilirler mi? Yoksa ihracatta patlama yaşanıyor ve Bulgar sınır polisleri bizim tırların yoğunluğunu kaldıramıyor mu?
Ülke ekonomisine büyük katkıları olan şoför kardeşlerimizin sorunu çözülmeli! Ama ihracatımız açısından bu sorun sadece Hamzabeyli'de yaşanmıyor!
Toplam giriş-çıkış kapasitesi 2 bin 200 olan Habur Sınır Kapısı, 3 Aralık'ta günlük 4 bin 327 tır geçişiyle zirveye çıktı. Sarp Sınır Kapısı ise günlük 721 tır ile kapasitesinin 3 katına ulaştı. Kapıkule'de kapasite artışı yüzde 11.4'e ulaştı. Günlük 1376 tırla 1250 olan iş hacmi aşıldı.
300 tır kapasiteli İpsala, 7 Aralık'ta 296 tır çıkışı ve 600 tır kapasiteli Gürbulak ise 1 Aralık'ta 620 tırla zirveyi zorladı.
1.5 MİLYON TIR...
Türkiye'de aylık 120 bin tır ürün, dünyanın çeşitli noktalarına taşınıyor. Bu rakam yıllık bazda ise 1.5 milyon tırı geçiyor.
Ülkede ekonomi konuşulurken genelde dövizdeki artış ve enflasyondan bahsediliyor ama temel sorun cari açık değil miydi?
Cari açık, bir ülkenin dünya ile olan ekonomik ilişkilerinde, giderlerinin (ithalat, faiz ve kar transferleri gibi) gelirlerinden (ihracat, dış yardım ve işçi gelirleri gibi) yüksek olduğu anlamına gelir. Türkiye'de cari açığın temel belirleyicisi ticaret açığıdır.
SAVUNULAN MODEL NE?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TL'nin değer kaybıyla rekabetçi bir para birimine dönüştüğünü, bu sayede Çin gibi Türkiye'nin de ihracatını ve istihdamını artırarak dış piyasaya üretim yapan bir ekonomi olacağını aktardı.
Neden bir ekonomist çıkıp da şu tır kuyruklarını yorumlamıyor? İhracattaki artışı şimdiden görmeye başlamamız olumlu bir gelişme değil mi? İhracat yapan tırlarımızın sınır kapılarında kilometrelerce kuyruk oluşturması topluma umut aşılayan bir gelişme değil mi?
İhracatta kasım ayında yüzde 33.4 artışla 21.5 milyar dolara ulaşıldı. Bu Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık rakamı! Kasımda ithalat 26.8 milyar dolar, dış ticaret açığı ise 5.3 milyar dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 80.1'e geldi. Bu tır kuyrukları aralık ayının daha da güzel geçeceğinin işareti olabilir. Türkiye'nin ihracatı, ithalatını geçmeye başlayınca işler yavaş yavaş rayına oturacak.
Evet, daha alınacak çok yol var, enflasyon sorunu acilen çözülmeli ama olumlu gelişmeleri de görmek lazım!
***
YAĞIŞLI GÜNLERDE TÜNEL VE KÖPRÜLER ÜCRETSİZ OLSA...
İstanbul'da son günlerde devam eden yağışlı hava, trafiği durma noktasına getirdi. Kentteki trafik yoğunluğu, mesai bitiminde yüzde 89'a ulaşıyor.
Aslında artık günün her saati İstanbul'un trafiği yoğun! Oysa Ekrem İmamoğlu trafiği çözeceğini vaat etmişti. Evet, önceki belediye başkanları da aynı vaatte bulunmuştu. Bu sorunun çözüldüğünü bizim kuşak göremeyecek herhalde.
Demekki Avrasya Tüneli, Marmaray ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılmasaydı, İstanbul'da hayat duracakmış!
Ben İmamoğlu'ndan ümidi kestim. Artık işkenceye dönüşen bu sorunu devlet çözmeli. Evet, daha çok metro hattına, raylı sisteme ihtiyacımız var. Ama kriz anlarında pratik çözümler de üretmeliyiz!
Yağışlı günlerde tek-çift plakaya geçmeyi denesek mi? Ya da trafik yoğunluğu yüzde 89 gibi zirveye ulaştığı kriz anlarında 18.00-20.00 saatleri arasında Kuzey Oto Yolu ve Avrasya Tüneli'nden geçiş ücretleri diğer köprülerle aynı olsa...
Türkiye'de en çok üreten, en çok vergi veren İstanbullular için arada güzellik yapılsa, insanlar yollarda sefil olmasa keşke!
Trafikte milim milim ilerleyen bütün araçlarda yakılan benzinden elde edilen tasarrufla, o gün bütün köprülerin ücreti çıkar belki de! Bayramlarda değil, yağışın çok yoğun olduğu ve trafiğin felç olduğu zamanlarda köprü ve tünel geçişleri ücretsiz olsa daha anlamlı hediye olur!
***
BOY FARKI ÖNEMLİ Mİ?
Tom Holland başrolünde oynadığı 'Örümcek Adam: ve Dönüş Yok'un galasına 'Dune' filminin yıldızı olan sevgilisi Zendaya ile geldi.
İki sevgilinin arasındaki boy farkı kırmızı halıda da dikkat çekti. Tom Holland aralarında sadece altı santimlik bir boy farkı olduğunu belirterek erkeklerin, sevgilileri ya da eşlerinden daha uzun olmaları gerektiği yaklaşımının aptalca bir varsayım olduğunu savundu.
Elbette boy farkı önemli değil ama bunu söyleyen adamın ayakkabısına bakar mısınız?
Zeki Müren'in apartman topuklu ayakkabısını giyseydi bari!
Galadaki tüm fotoğraflarda da sanki Zendaya asıl yıldız, Tom da onun sevimli arkadaşı gibi durmuş. Bazen şöhretler dünyasında yükselişte olan yıldızlar 'PR' amaçlı sevgili rolü yaparlar. Bu ikilide de öyle bir hava sezdim.
***
SOSYAL MEDYADA KAÇINCIYIZ?
Dünyada sosyal medyada harcanan günlük zamanın ortalaması 2 saat 25 dakika. We Are Social'ın 2021 verilerine göre; Türkiye'de günlük sosyal medyada harcanan süre ise 2 saat 57 dakika. Yani dünya ortalamasının üzerine çıktık.
Listede Filipinler 4 saat 15 dakika ile sosyal medyada en çok vakit geçiren ülke konumunda. Filipinler'i 3 saat 45 dakika ile Kolombiya, 3 saat 42 dakika ile Brezilya ve Kenya takip ediyor.
Türkiye ise en çok sosyal medya kullanan 14. ülke.
47 ülkenin yer aldığı listenin son sırasında ise günde sadece 51 dakikasını sosyal medyada geçiren Japonlar yer alıyor. Teknoloji denince akla ilk gelen, interneti bize göre ışık hızında olan Japonlar, yine çok çalışmaktan sosyal medyaya girme fırsatı bulamamışlar!
Zaten listedeki ilk dört ülke sosyal medyanın toplumları nasıl uyutup, vaktini nasıl çaldığının en güzel kanıtı!
***
DAHA BAŞIMIZA NELER GELECEK?
Rusya'da hükümet, anormal hava sıcaklıkları yaşanan Sibirya'daki buzların erimesinin ölümcül antik virüs ve bakterileri serbest bırakabileceği konusunda uyardı.
Bir antik Sibirya virüsü eksikti! Daha başımıza neler gelecek?
Yine geldik 'Küresel Isınma'nın zararlarına değil mi? İşimiz çok; hem iklim değişikliğini durduracağız hem de olası yeni bir virüs salgınına çabuk cevap verecek aşı teknolojisine sahip olmalıyız. Ama insanoğlu her zaman yumurta kapıya dayanınca harekete geçer!