Önceki gün İstanbul Sarıyer'de, kaldırıma park eden araçlar nedeniyle yolda yürümek zorunda kalan bir vatandaş, minibüs çarpması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Bu kazada minibüs şoförü değil, kaldırıma park eden araç sahipleri suçludur.
Fotoğrafta gördüğünüz araçlar kaldırıma park edilmeseydi o vatandaşa minibüs çarpmazdı.
Araç sahipleri hem kazanın masraflarını karşılamalı, hem de yaralanan vatandaşa tazminat ödemeli.
İstanbul'da birçok merkezi yerde aynı sorun yaşanıyor; kaldırıma park edilen araçlar yüzünden insanlar yolda yürümek zorunda kalıyor. Örneğin ben; Beşiktaş'ta çocuk arabasıyla gezerken, kaldırıma park eden araçlar yüzünden yola inmek zorunda kaldım ve bir kaza atlattım. Bazen kaldırıma park eden lüks araçlar da görüyorum. 200-300 bin liralık lüks araçları var ama 8 lira park parası ödememek için kaldırıma park ediyorlar. Kaldırıma park etmek bir kültür sorunu olduğunu gösteriyor.
Kaza sonrası basına konuşan mahalle sakini Arbil Uzunhekim, şunları söyledi: "Valeler buraları esir almış durumda. Yayalara yürüyecek, bisikletlilere de gidecekleri yol yok. Araçlar kaldırımlara park ediliyor. Valeler burada rant peşinde..." Arbil Bey haklı. Bazı valeler değnekçilerden de beterler; kaldırıma araç park ediyorlar. Vatandaşın yürüme alanını gasp edip bir de üstüne para kazanıyorlar. Belediyeler, otoparkı ya da park edecek alanı bulunmayan valelere çalışma izni vermemeli. Kaldırıma park eden sürücülere karşı etkin bir mücadele başlatılmalı.