Beşiktaş'ın yıldız futbolcusu Ricardo Quaresma, hayatını anlatan bir kitap yazıyor. Kitapla ilgili Portekiz basınına yansıyan bazı notlarda en çok şu yorumu ilgimi çekti: "Bana bir ilkokul öğretmenim katlanırdı, bir de Şenol Güneş katlanıyor.
Hata yaptığımda, çalıştığım bazı teknik direktörler gibi beni eleştirip küçük düşürmeye, hatalarımı yüzüme vurup acımasızca eleştirmeye çalışmıyor..." Bu sözlerden Güneş'in ne kadar değerli bir hoca olduğu anlaşılıyor ama Quaresma'nın açıklamasının bir de psikolojik analizini yapmak gerekiyormuş!
Lig Radyo'da, milli takımlarda görev alan ünlü spor psikoloğu Esra Karagöz'ün, Quaresma'nın sözlerini yorumlamasına denk geldim.
Karagöz, "Neye katlanırız?
Kötü ya da zor olan bir şeye değil mi? Burada Quaresma, ilkokul öğretmeninin ya da Güneş'in iyi bir eğitimci olduğunu değil, aslında kendisinin katlanılması gereken bir karakter olduğunu vurguluyor.
Quaresma'nın narsist bir kişiliği var ve bu da bazen bencilliği ve aykırı davranışları beraberinde getiriyor. Quaresma'nın hayatını biraz araştırdım; anne ve babası ayrılıyor. Quaresma, aslında hokey oyuncusu olmak istiyor ama annesi onu futbolcu olmaya zorluyor.
Sorunlu bir mahallede büyüyor, çevresinde hep kötü alışkanlıkları olan gençler oluyor ve o ortamdan futbolla kurtuluyor. Aileye bakmak zorunda olması Quaresma'yı erken yaşta olgunlaştırıyor ama bir taraftan da örnek figür olmak onu sıkıyor.
Quaresma'nın sıra dışı giyim tarzı, dövmeleri, hatta kendine has 'trivela', 'rabona' vuruşları bile ünlü futbolcunun farklı görünmek ve diğerlerinden farklı olduğunu göstermek isteğinin bir dışa vurumu.
Quaresma bence 'En iyi benim' sendromunu üzerinde çok iyi taşıyamıyor.
Bu sendrom onu bazen farklı, başarılı yapıyor ama aynı zamanda sürekliliği olan başarıya ulaşmasını engelliyor." Medyada pek rastlamadığımız ilginç, güzel yorumlar değil mi? Karagöz, Türkiye'de felsefe ve psikoloji, yurt dışında ise spor psikolojisi eğitimi almış. Spor medyasında Karagöz gibi meselelere farklı açılardan yaklaşabilecek uzmanlara ihtiyaç var.