Dün Hıncal Abi'nin (Uluç) okul servislerinde yaşanan skandallarla ilgili yazısında belirttiği gibi, bu sorunda velilerin de payı var. Okul servisi denince aklımıza ilk, ödenecek ücret geliyor. 'Okul servisine de bu kadar para verilir mi!' diyoruz. Bu algıyla hareket edince de hizmet kalitesi daha baştan düşüyor. Önce 'Servis firması güvenilir mi?', 'Şoför deneyimli mi?', 'Şoförün sabıkası var mı?' sorularına yanıt aramalıyız.
Elbette servis fiyatlarından önce güvenliği sorgulayan veliler de var ama çoğunluk maddi konularla ilgilenince, asıl alınması gereken önlemler ikinci plana itiliyor.
Dün Habertürk'te, okul servislerindeki sorunların kaynağı olarak servis araçlarını düzenleyen 2007 tarihli hizmet yönetmeliğinin 7'nci maddesini gösteren bir haber çıktı. Söz konusu madde, 'Öğrenci velileri istemeleri halinde, çocuklarını herhangi bir okul servis aracı işleteni ile anlaşarak da taşıtabilir' diyerek yetkiyi okul aile birliğine veriyor.
Bu madde, Milli Eğitim Bakanlığı'nı okul servisi seçiminde devre dışı bırakırken, 'Daha çok bağış yapan servisi çeker' mantığını getiriyor. Sorun da burada başlıyor.
Servis firması hem yaptığı bağışın maliyetini düşürmek, hem de daha çok kazanmak için düşük maaşlı, deneyimsiz, sabıkalı insanları şoför olarak çalıştırıyor.
Sonra da serviste unutulunca ölen çocukları, çıkan kavgaları, çocuğa cinsel istismardan sabıkası bulunan şoförlerle ilgili çıkan haberleri okuyoruz.
Bu arada okul servislerinin ücretleri de sanıldığı gibi ucuz değil. Özellikle İstanbul'da çok çocuklu aileler, servis ücreti öderken zorlanıyorlar!
Aynı haberde İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün, sorunlara neden olan yönetmeliğin 7'nci maddesinin değişmesi ya da kaldırılması için çalışma başlattığı yazıyor. Bu kadar skandaldan sonra nihayet harekete geçtiler.
Umarım sorunu kökten çözecek bir formül bulunur.