Cannes Film Festivali'nde kırmızı halıda yürüyen Fahriye Evcen için bazı internet sitelerinde 'İlgi görmedi' diye haberler çıkmıştı. Kırmızı halı fotoğraflarına baktığımda hakikaten fotoğrafçılar başka yere odaklanmıştı. Ben de bazı markaların Türkiye'den Cannes'a ünlü götürüp kendi fotoğrafçılarına o ünlünün kırmızı halıda fotoğraflarını çektirip basına servis ettiklerini yazdım, 'Yine olmadı Fahriye' diye de başlık attım ve tartışma büyüdü. Kelebek'ten Cengiz Semercioğlu da Cannes'a Türkiye'den ünlü götürme hadisesini detaylı anlattı. Yani Cannes'a sırf fotoğraf çektirmek için ünlü götürmek diye bir şey var.
Öte yandan dün Hıncal Abi nasıl hata yaptığımı nefis özetleyen bir yazı yazdı. Hem de benim kanıt olarak kullandığım fotoğraftan yola çıkarak.
Hıncal Abi haklı, kırmızı halıda fotoğrafçılar iki yana dizilir. Evcen bir tarafa döndüğünde diğer taraftakiler ünlü oyuncunun sırtını niye çeksin ki! Bu fotoğrafa bakarak Evcen'e ilgi gösterilmedi yargısında bulunmak hata.
Yazımda 'Cannes'da kırmızı halıda yabancı basının ilgisini çekmeniz için ya filminizin festivalde gösterilmesi lazım ya da dünya starı olmanız' diye de yazdım. Bu doğru bir genelleme ama gazetecilikte hiçbir zaman peşin hükümlü olmamak gerektiğini Hıncal Abi'nin verdiği şu örnekle hatırlamış oldum:
"Yıllar önce, Mehmet Y. Yılmaz kardeşimle, Cannes'da, ünlü festival sarayında açılış galasına davetliydik. Smokinleri çekip kırmızı halıda yürüdük. Tam sarayın merdivenlerine geldik... 'Hıncal!.. Hıncal' diye bir çığlık. Döndüm. Zamanın en ünlü Bab-ı Ali paparazzisi Zozo Toledo orada. 'Durun bir resminizi çekeyim' dedi. Durduk. Poz verdik.
Ertesi sabah Nice Matin gazetesinin birinci sayfasında bir kocaman fotoğraf vardı. Ne o açılışa katılan onlarca dünya starı, ne de o geceki filmin yıldızlarından biri.
Mehmet'le ben duruyorduk, fotoğrafın göbeğinde. Niye biz?
Önümüzde de şeffaf tuvaletinin içinde nerdeyse çırılçıplak poz veren isimsiz biri duruyordu da ondan.
Bizim yerimiz balkonun en arkadan ikinci sırasındaydı. O kız, bizim de arkamızda. Anlayın! Ama gazetede onun resmi.
Yıldızın, mıldızın değil. Medya dünyanın her yerinde ve her zaman aynı medya.'
İşte Hıncal Abi'den güzel bir gazetecilik dersi. Teşekkürler Hıncal Abi.