Geçtiğimiz hafta Beyoğlu'nda Taksim Yağhanesi Sokak'ta çöken beş katlı tarihi metruk binanın ünlü oyuncu Kenan İmirzalıoğlu'na ait olduğuna dair haberler çıkmıştı.
Sabah, Hürriyet ve Posta gibi birçok gazetenin internet sayfasında çıkan haberlerde; binanın bilinçli olarak çökertildiği şüphesi uyandıran bilgiler vardı.
Ben de bu bilgilerden yola çıkarak 'Yoksa o bina 'Restorasyon yapıyoruz' diyerek bilinçli mi yıkıldı?' diye bir yazı yazıp İmirzalıoğlu'ndan iddialara açıklık getirmesini istemiştim.
Konuyla ilgili, İmirzalioğlu'nun yeğeni Burak Mirza'dan ayrıntılı bir e-posta aldım.
Daha önce Kenan İmirzalıoğlu'nun da ortak olduğu Cihangir'de iki bina yapan Mirza; Beyoğlu'nda yıkılan binanın kendisine ait olduğunu yazmış, kanıt olarak da tapunun görselini yollamış.
Mirza, ayrıca binayı satın aldıktan çok çok önce, 1978 yılında dört kattan oluşan binanın, taşıyıcı kolonları açılarak üstüne kaçak üç kat ilave edildiği için mühürlendiğini belirtmiş.
Binanın bu haliyle restorasyon yapılmasının mümkün olmayacağı için Mirza, 04.02.2014 yılında Tabiat Varlıkları Koruma Kurulundan röleve restitüsyon projelerini onaylatmış.
Mirza, yıkılan binanın yanında bulunan üç binanın da kendisine ait olduğunu ve bu binaların, tarihi eser oldukları için birbirleriyle birleştirilemeyeceğini de ayrıca belirtmiş.

KAÇAK KAT VARMIŞ
E-posta'da, binanın tehlike arz ettiği için belediyeden onay alınarak güvenlik iskelesi kurulduğu da yazıyor. Mirza, son olarak "Tapusu üzerime kayıtlı bir binayı bilerek çökertmek için çalıştığımı söylemek insafsızlık olacaktır" diyor.
Özetle Kenan İmirzalıoğlu, Burak Mirza ile ortak birçok iş yapmış ama yıkılan bina ve yanındaki binaların ünlü oyuncuya ait olmadığını, tüm bu binaların tapularının Mirza'ya ait olduğunu öğrenmiş olduk.
E-posta'da binanın nasıl ve neden yıkıldığına dair ise bir bilgi yok. Zaten kaçak katlar vardı, çok eskiydi deyip kendi kendine yıkıldığını farz edeceğiz herhalde. Ancak Mirza, eposta'da "Yıkılan bina maddi anlamda hiçbir kar getirmiyor. Burası her ne şekilde olursa olsun üç katlı bir bina olacak ve diğer tarihi binalarla birleştirilemeyeceği onaylattığımız projelerde net bir şekilde bellidir" diyor.
Özetle durum budur, hayatımda hiç bu kadar inşaattan bahsetmemiştim, bu da yazarlık kariyerimin en sıkıcı yazısı oldu herhalde.