Dün internet âleminde Tansu Çiller'in Anıtkabir Defteri'ne yazdıkları tekrar gündeme geldi. Kimisi yazılanların palavra olduğunu, dünyanın en iyi okullarında eğitim almış bir profesörün bunları yazamayacağını düşünüyor. Kimisi ise Ali Poyrazoğlu'nun tiyatro oyununda dile getirdiği Çiller'in yazısının doğru olduğuna inanıyor.
Aslında bu tartışmaya usta yazar Arda Uskan, Poyrazoğlu ile konuştuklarını köşesine taşıyarak noktayı koymuştu.
Poyrazoğlu: "Ben orada gördüğüm cümleleri yorumladım. Gerçek mi diye sorarsan hayal gücüm ile gerçek birbirine karışmıştır, hangisi gerçek hangisi hayal gücü, onu da okuyanlar anlasın artık" demiş.
Aslında yazılan, anlatılandan da felaket!
Bense olaya farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Bu aralar gündemimiz 28 Şubat ya...
Atlanan bir nokta var. O da 28 Şubat'a zemin hazırlayan politik beceriksizlik. Medyanın gazıyla öyle bir insan başbakan yapılmış ki, o gün yapılan hataların hâlâ acısını çekiyoruz.

YARIM ASIR YANİ 40 YIL
İşte 28 Şubat'a asıl zemin hazırlayan Tansu Çiller'in Anıtkabir Defteri'ne yazdıkları:
"Yüce önder. Ulu ve büyük Atam. Doğru Yol Partisi'nin 14. yılını idrak ediyoruz. (14'ün üstünü karalamış 15 yapmış bu arada). Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin ve demokrasinin bekçileri olarak 16. yılımızda huzurunuzdayız. Davamız yarım asırlık yani 65 yıllık bir davadır.
Milliyetçilik ve çağdaşlık adına yarım asır yani tam 40 yıldır yürüyoruz. Bu ülkenin çimentosuyuz. Bizimle tuğlaları yapıştıracaklar, duvar örecekler, bina yapacaklar, içimize girecekler. İlkelerimizin ışığı altında partimizin 17. yılını kutluyor, saygılar sunuyorum. Görüşmek üzere."