'Savaş Atı/ War Horse'u izlemeye niyetim yoktu ta ki, Hıncal Abi'nin (Uluç) 'Spielberg'ün haince filmi' başlığını görene dek!
Bir başlık bu kadar 'haince' atılır! Dikkatinizi çekiyor işte, neden 'haince' dediğini çözmek için daha da bir hevesle okuyorsun yazıyı. Sonra da tıpış tıpış izlemeyi düşünmediğiniz filme gidiyorsunuz.
HINCAL ABİ FARKI
Hıncal Abi; Atilla Dorsay ya da Uğur Vardan gibi SİYAD'cı bakış açısıyla ağır analizler yapmasa bile filmin ciğerini okuyor. İzleyiciye "Bu filmde iş var ya da yok" mesajını direkt veriyor. Sanki Vedat Milor gibi bir yemeği ağzınızın suyunu akıtacak derecede lezzetli anlatıyor. Hemen filmi 'yiyesiniz' geliyor..
Hıncal Abi, iyi ki 'Savaş Atı'nı üst üste yazdı... Bu film ne kadar çok izlenirse, o kadar çok sevgi bulaşır insanlara...
Ama benim yine de bir sorum olacak: "Neden bizde hayvan dostlarımızın başrolde olduğu filmler çekilmiyor?" Belki de vardır Yeşilçam'dan bir iki film ama hemen aklınıza gelmiyor değil mi? Çünkü klasik olmamışlar!
HAYVAN SEVGİSİ AŞILAMAK
Şuraya gelmek istiyorum: Hıncal Abi'nin kuşağı belki de çocukluğunu en şanslı yaşamış kuşak. Bizim kuşak bile kıyısından ucundan hayvanlarla dostluklar kurdu çünkü. Şimdiki kuşağın ise İstanbul'da gidecek bir hayvanat bahçesi bile yok.
Sorum şu: Hıncal Abi'nin kuşağından bile hayvan sevgisini anlatan filmler çekenler yokken, yeni kuşaklar ne anlatacak?
Steven Spielberg gibi bir sinema dehası bile hayvanlara sevgi aşılamaya çalışırken bizim entel dantel yönetmenler hayvan sevgisini neden önemli görmez?