Hıncal Uluç röportajı iyi analiz etmediğimi iddia ederken, 'Belli, Hürriyet'i pek sevmiyor ve iyi okumuyormuş' diye yazmış. Bence bu, böyle ağır bir ithamda bulunmak için çok anlamsız bir gerekçe. Ama benim de kulağıma, "Mevlüt, Hürriyet'i sevmiyor. Daha ilk günden Ercan Saatçi'ye çaktı" dedikodusu geldi. Uluç da daha ilk gün Ercan Saatçi'yi eleştirmemden yola çıkarak böyle bir yargıya varmış olabilir. Beni bilen bilir... Kimseyle ahbap- çavuş ilişkisine girmem. Eğer eleştirecek bir konu veya yanlış varsa direkt yazarım. Saatçi'nin Daum'a dair Fenerbahçe Başkanı edasıyla kaleme aldığı yazıyı da sıcağı sıcağına hemen eleştirmek istedim. Çünkü yazıdan gerçekten de Saatçi'nin Fenerbahçe fanatikliği fışkırıyordu. Evet, Hürriyet'i seviyorum, oradan güzel anılarla ayrıldım. Ayrıca insan mesleğe başladığı okuldan nasıl nefret edebilir ki... Ama şunu da söylemeden edemeyeceğim: Ercan Saatçi yazısını Hürriyet'te yayınlatamazdım. Çünkü orada 'Derin Hürriyet' var... Televizyon kanallarıyla, gazeteler arasında eleştiriyi engelleyen derin bir dayanışma var. Eleştiremeyeceğiniz sanatçılar, anchorman'ler, TV programcıları, futbol yöneticileri, eğlence dünyasından işletmeciler var... Ama bakın, burada sizi eleştirebiliyorum. Siz de Sabah'ı eleştirebiliyorsunuz... Hem de yeri gelince en an ağır dille. Şirin Sever'in "Günaydın'da yazar mısın?" teklifini kabul etmemin nedeni de Sabah'taki bu özgür ruhtur. Sayın Uluç, lütfen samimiyetime inanın. Siz Türkiye'de köşe yazarlığı tarihini baştan aşağı değiştiren, biz genç yazarlara yeni ufuklar açan yazarsınız. Lütfen genç yazarların eleştirilerine de açık olun. Kaldı ki, pazartesi çıkan yazı da eleştiri değildi...