Hermes'in yazılı olmayan ancak her Hermes aşığının bildiği mağaza satış kuralı artık sona eriyor. Neden mi bahsediyorum? Bir Kelly ya da Birkin çanta alabilmek için markanın başka ürünlerinden satın almak zorunda kalınmasından bahsediyorum. Mağaza satış görevlisinin size bir Kelly ya da Birkin çanta çıkarmadan önce geçmek zorunda kaldığınız sınavdan bahsediyorum. Kısacası hedefiniz olan çantaya ulaşabilmek için neredeyse çanta kadar alışveriş yapılmasından bahsediyorum.
Tabii o anda satış temsilcisiyle kurduğunuz iletişim de oldukça önemli bir paya sahip. Yaptığınız on binlerce Euro alışverişten sonra beklediğiniz o sihirli cümle gelir; "Bir müşterimiz Kelly çanta sipariş etti ama almaktan vazgeçti. Görmek ister misiniz?"
Ama bu yöntem ancak hiç Hermes çanta almadıysanız, müşteri bilginizin geçmişinde dünyadaki herhangi bir mağazasından çanta aldığınız görünmüyorsa söz konusu oluyor. Eğer geçmiş alışverişlerinizde çanta ya da çantalar aldığınız görünüyorsa mağaza görevlilerinin yaklaşımları çok daha insancıl oluyor.
İşte bu sistemi değiştirmek isteyen ve bu markadan çanta alabilmek için servet yığdıklarını söyleyen Tina ve Mark isimli iki Kaliforniyalı müşteri on binlerce dolar harcamalarına ve sadık müşteri olmalarına rağmen kendilerine hâlâ Birkin satılmamasından şikayetçi olmuşlar. Ve ön harcamaların kalkması için markaya dava açmışlar.
Zira bu satış politikası Amerika'daki antitröst yasasına da aykırı olarak kabul ediliyormuş.
Marka henüz dava için bir açıklamada bulunmasa da müşteriler haklı bulunursa bir devrin sonu gelmiş olacak. Bu iki müşteriyi takdir etmedim desem yanlış olur. Yıllardır bu haksız kazanç stratejisine kimsenin karşı çıkmamış olması çok ilginç.
ZENGİNLERİN SAHTE SEVDASI
Normalde böyle hırslı müşteriler amacına ulaşamayınca daha fazla uğraşmak istemez ve en iyi kalite replika çantalara yönelir. Kolay yolu seçmek yerine orijinal çantaya sahip olamadıkları için markaya dava açıp zor yolu denemişler.
Aslında, günümüzde en varlıklı insanların sahte ürün alma kültürü de yok değil. Benim bu konuda keskin bir görüşüm var; "Maddi gücün varsa orijinalini al, yoksa alma!" Ama böyle düşünmeyenler de az değil. Ultra zenginlerin de Hermes, Chanel gibi statü belirleyen markalardan birinci sınıf yüksek fiyatlı sahte ürün satın aldığı bilinen bir gerçek. Bunu yapan isimler de büyük paralar kazanan servet sahibi kişiler. Hatta bir çoğunun ismini de yakından biliyorsunuz. Savunmaları da; "Bir çantaya bin dolar vermek varken neden yirmi beş bin dolar vereyim?" şeklinde oluyor.
Bir kesim de var ki, onlar hem orijinalini alıp, hem de sahtesini alıyorlar. Orijinal ürün sadece en önemli yerlerde kullanılırken aynısının birebir sahtesi çalınma tehlikesine karşı uçak yolculukları ve seyahat gibi gündelik yerlerde kullanılıyor.
Hem de hava atmaktan geri kalınmamış olunuyor. Eskiden bu yöntem değerli mücevherler için yapılırdı. Artık mücevher kadar pahalı çantalarda da aynı yöntem uygulanıyor.
ASYA'YI KAYBEDEN OYUNU KAYBEDİYOR
Lüks moda devi Kering Grup'un hisseleri, markalarından Gucci'nin ilk çeyrekteki düşüş uyarısının yankılarıyla sarsıldı! Satışlar yılın ilk çeyreğinde yaklaşık yüzde 20 düşüş yaşadı.
Paris'in kalbinde, marka hisseleri yüzde 14'e kadar çakıldı ve 7 milyar Euro'nun üzerinde bir piyasa değeri kaybı yaşandı.
Moda devi, kârının yaklaşık üçte ikisini sağlayan İtalyan markasını yeniden canlandırmak için yoğun çaba sarf ediyor ancak başarı sağlayamıyor.
Peki, nerede takıldılar? Tabii ki, cevap Asya'da gizli. Sabato De Sarno'nun Gucci'si, henüz eski Kreatif Direktör Alessandro Michele'nin büyüsünü Asya'da tam anlamıyla yakalayamadı ve bu da direkt satışlara yansıyor.
Markanın Asya pazarındaki tüketici beklentilerini daha iyi karşılamak için yerel talebe uygun koleksiyonlar sunmaya başlayacağına şimdiden eminim diyebilirim.
DİKKAT ÇEKEN KIRMIZI HALININ EN DEĞERLİLERİ BELLİ OLDU
Hollywood Reporter Dergisi, sektörde detaylı araştırmalar yapan ve istatistikler sunan Launch Metrics işbirliği ile geçen hafta gerçekleşen Oscar törenindeki markaların ve isimlerin medya etki değerlerini ölçen bir istatistik çalışma hazırlamış.
Bu değer, medya tarafından yayınlanan içeriğin ne kadar geniş kitlelere ulaştığını, ne kadar etkileşim aldığını ve ne kadar maddi getiri sağladığını belirlemeye yardımcı olur.
Çalışmada en büyük değere sahip marka America Ferrera'nın etkisiyle 14.2 milyon dolarlık getiri ile Versace olmuş. Versace'yi sırasıyla Dior, Louis Vuitton ve Gucci takip ediyor. Kadın ünlülerde gecenin medya etkisi en değerli olanı tabii ki Louis Vuitton elbisesiyle ve 6.8 milyon dolar medya etki değeriyle Emma Stone olmuş. Tabii bunda Emma Stone'un kopan fermuarının büyük etkisi var. Dev bir marka olunca reklamın kötüsü de iyi reklam olabiliyormuş.
Emma'yı Armani elbisesiyle Zendaya, Versace elbisesiyle America Ferrera ve Dior elbisesiyle Anya Taylor Joy takip ediyor.
Beylerde ise en üst sırada gecenin yıldızlarından Gucci takımıyla Ryan Gosling yer almış. Değeri en yüksek aksesuar markası Jimmy Choo iken, birinciliği götüren mücevher markası da son yıllarda müthiş bir atağa geçen Tiffany&Co. olmuş.
TECRÜBELİ KREATİF DİREKTÖRLERDEN YAPRAK DÖKÜMÜ
Moda endüstrisinin demirbaşlarından Dries Van Noten 40 yıldır emin adımlarla ilerlediği kariyerinin ardından haziran ayında veda edeceğini açıkladı. Van Noten ayrılık sebebini yerini genç yeteneklerin alması gerektiğine bağlayarak açıklıyor. Kendi adını verdiği markasındaki son defilesi, Paris Moda Haftası için planlanan 2025 ilkbahar sezonu erkek defilesi olacak.
Bir diğer ayrılık haberi de Valentino'dan geldi. Bu haberle moda endüstrisi büyük şok yaşadı desem abartmış olmam. Zira marka ile ortak kararıyla Pierpaolo Piccioli kreatif direktörlük görevinden 8 yılın ardından ayrılıyor. Şimdilik keskin bir neden ve detay açıklanmadı. Yeni kreatif direktör olacak kişi de çok yakında açıklanacağı söyleniyor. Piccioli 8 yıldır kreatif direktör olsa da markada çok daha köklü bir geçmişi var. Piccioli, markaya ilk olarak 1999 yılında Maria Grazia Chiuri ile birlikte aksesuar tasarımcısı olarak katılıyor. 2008 yılında ise ortak kreatif direktör oluyor. 2016 yılında Chiuri'nin Dior'a geçmesinin ardından Piccioli, tek kreatif direktör rolünü üstleniyor. Bunca yılın ve deneyimin ardından Piccioli'siz bir Valentino'ya alışmak hiç kolay olmayacak.