Dondurma ve çikolatada haz otoritesi Magnum'un yeni dondurması Magnum Düet'in kutlandığı, müzik dünyasının efsane ismi Kylie Minogue ve Güney Kore'nin ünlü DJ'i Peggy Gou'nun ev sahipliğinde Cannes'da gerçekleşen partiye başarılı oyuncularımızdan Dilan Çiçek Deniz, Türkiye'nin onur konuğu olarak katıldı. Özenle hazırlandığı Cannes için giydiği iki elbise de Hakan Yıldırım imzalıydı. Dilan'ın Cannes serüvenindeki hazırlık aşamasında Yıldırım ile kısa bir görüşme ve bilgi alma fırsatım oldu.
"Ben tasarımla hep bir şeyler anlatırım. Giyen kişi sesi oluyor, tercüme ediyor onu. Dilan da her zaman zahmetsizce anlatıyor" diye konuştu. Tasarım yaparken markayı da göz önünde bulundurmuş. Renk seçimlerini de kırmızı meyveler üzerinden yapmış. Muare kumaş seçimini sağlayan ana unsur ise Magnum Düet'in içindeki meyvelerin renklerinden oluşan muare benzeri renk şeritleriymiş. Dilan ile yaptıkları konuşmalar da tasarımı önemli ölçüde etkilemiş.
FİYONKUN HİKAYESİ
Mesela korse kullanımı bu konuşmaların ürünüymüş. Gündüz giydiği tasarımda, pembe ipek tafta bir pelerin yine ikisinin de çok sevdiği bir detaymış. Tabii gidilecek yer Cannes'ın kırmızı halısı olunca Yıldırım kısıtlamaları kaldırmış, hayalindeki tasarımın sesi çok daha yüksek çıkmış. Tasarımcının artık imzası haline gelen fiyonk detayının hikayesini de öğrenmek istedim. Magnum için yaptığı tasarımlar vesilesiyle bunu da öğrenmiş oldum. Söylediğine göre imzası olmuş fiyonk detayının nereden geldiğini hiç düşünmemiş. Fiyonkun kendisinde yarattığı ilk anlam, iletişim kurmanın bir biçimiymiş. "Küçükken ayakkabımızın bağcığını tek başımıza bağlayamayız ve mutlaka bir desteğe ihtiyaç duyarız. O fiyonku yapmak için mutlaka biri sana yardım eder. O anlar eğlenceli ve aslında duygusaldır" diyerek tanımlıyor fiyonkun kendindeki anlamını...
HERKES PEMBEYE BÜRÜNDÜ
Dilan Çiçek Deniz'in Hakan Yıldırım imzalı elbisesinde de gördüğümüz gibi bu sezon pembenin her tonu trend! Bu kadar popüler olmasını sağlayan ve akımı zirveye taşıyan marka Valentino oldu. Marka öyle bir rüzgâr başlattı ki, normalde pembenin pek kullanılmadığı Cannes Festivali'nin her köşesini pembeler sardı. Favori influencer'lardan Caroline Daur da Valentino pembesini seçenlerden.
Hem mini hem platform kombini kendi başına güzel olsa da maalesef Cannes'a pek uygun bulamadım. Zaten ilginçtir ki en iyi dediğim global influencer'ların hepsi günün birinde kırmızı halıda çuvallıyor. Berenice Bejo, Katherine Langford, Bollywood yıldızı Aishwarya Rai de Valentino pembesini tercih eden ünlülerdendi. Anlaşılan Miu Miu'nun kolejli kız looku artık cazibesini yitirdi. Yeni trend lookumuz Valentino pembesi!
EN DİKKAT ÇEKEN İSİMLER
Rihanna'nın başlattığı "bebekli göbeklere özgürlük" akımının Cannes temsilcisi Adriana Lima oldu. Balmain marka elbisesi mi kötü yoksa Adriana'nın duruşu mu karar veremedim ama ortaya çıkan görünümü beğenmediğimden eminim.
Meryem Uzerli düzenli olarak bu festivale katılan ünlülerimizden. Beğendiğimiz zamanlar da oldu beğenmediğimiz de. Ama bu sefer Yanina Couture elbisesiyle çok kötü görünüyor. Zira yaptığı kombinden ziyade giydiği elbisenin tasarımı başarısız. Yoksa saç, makyaj ve aksesuarlarında bir sorun yok. Giydiği ikinci siyah tasarım da tam bir fiyasko. Maalesef Cannes'a yakışır kalitede görünmüyor. Giydiklerine ve yaptığı işlere bakınca herkesin bana sıkça sorduğu bir soru var: "Meryem her yıl Cannes'da ne arıyor?" Doğru kontaklar, doğru sosyal çevre ve büyük olasılıkla Almanlığının da verdiği avantaj, ona Cannes'ın kapılarını açıyor. Tek bir dizinin başarısıyla Cannes'a katılabiliyorsa birkaç başarılı işi daha olsa demek ki Oscar'da ödül sunanlardan biri olabilirmiş. Tebrik etmek lazım, akıllı bir kadın.
Açılış töreninde en beğendiğim isim Gucci elbisesiyle Rebecca Hall oldu. Kırmızı ve pembe uyumunun şahaneliğine ve Rebecca'nın kusursuz taşımasına benden tam not! Başka bir gün giydiği yeşil Burberry etekceket takım kışlık olsa da Rebecca'nın aurasına o kadar yakışmış ki... Chopard'ın yemeğinde giydiği Akris imzalı kıyafet ise muhteşem!
Popüler influencer'lardan Leonie Hanne, Cannes fırsatını kaçırmadı. Bir önceki Cannes çıkartmasında sükse yapmıştı. Bu sebeple yeniden katılmasına şaşırmadım. Giambattista Valli'nin ikonik tasarımlarını anımsatan Nicole+Felicia Couture elbisesiyle adeta devasa bir pamuk şeker gibi görünüyor. Valdrin Sahiti imzalı ikinci elbisesiyle tam bir Seda Sayan havasında. Neden Leonie gibi lüks moda markalarıyla çalışan bir kadın, Cannes Festivali'nde adı duyulmamış abiye markaları tercih ediyor diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Cevap veriyorum; çünkü çok ünlü olmayan markaların kıyafetlerini giyerek bunun karşılığında para alıyor. Sistem hep aynı. Eğer Dior, Valentino gibi markalardan seçim yapsaydı, karşılığında para alamayacaktı. Aynı taktiği Meryem Uzerli'de de görebiliyoruz.